Paylaş
Türkiye’nin Melbourne konsolosuymuş.
12 Haziran seçimlerinde AK Parti’den aday olmak için görevinden istifa etmiş.
Açıklaması aynen şöyle:
“Dünya lideri, kadim dostum, muhterem başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın emrinde bir nefer olarak hizmet edebilmek amacıyla görevimden istifa ediyorum.”
Üst düzey komutanların biliyordum ama, parti başkanlarının yanında “hizmet eri” çalıştırdığını ilk defa işitiyorum.
Önemli değil.
Biz Türkler abartmayı severiz.
Ben de bazen takdirlerimi ifade ederken abartırım.
Güzel bir Doğululuk özelliğidir der geçerim.
Evliymiş, 2 çocuk babasıymış. İngilizce, Fransızca, Almanca, Farsça ve Rusça biliyormuş.
Bir diplomat için 5 yabancı dil iyi bir referans.
* * *
Ama hemen altında bir bilgi var ki, çok dikkatimi çekti.
Vahit Özdemir, “1973-75 yılları arasında Fransa Türk Öğrenci Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığını” yapmış.
“Bir dakika” dedim... “Bunda bir tuhaflık var.”
Vahit Özdemir, o tarihte öğrenci birliğinin bırakın başkanlığını, yönetim kurulu üyeliğini bile yapmış olamaz.
Nereden mi biliyorum?
Basit. Çünkü o yönetim kurulunda ben de görev aldım.
Hatırladığım kadarı ile o dönemdeki yönetim kurulunda şu isimler vardı.
Kemal Elitaş, Necmiye Alpay, Hayri Sayın ve ben. Dördüncü kişi galiba Muvaffak Tekin’di..
Ama Vahit Özdemir adını hiç hatırlamıyorum.
* * *
Bunun üzerine o dönemde öğrenci birliğini en iyi bilen arkadaşımız ODTÜ Öğretim Üyesi Raşit Kaya’yı aradım.
Raşit, “Kesinlikle böyle biri yoktu” dedi.
12 Mart dönemiydi.
Öğrenci Birliği solcuların elindeydi. Acaba söz ettiği dernek, sağcıların kurduğu başka bir dernek olabilir miydi?
Raşit Kaya, “Ben o günlerde Fransız polisinin dernekler masası ile epey görüşme yaptım. O masaya kayıtlı böyle bir dernek yoktu” dedi.
Necmiye Alpay’ı, Kemal Elitaş’ı aradım. Onlar da hatırlamıyor.
O nedenle merak ettim.
Acaba AK Parti aday adayı, Fransa’da hangi öğrenci birliğinin genel başkanlığını yapmış?
Siyaset etiğinin çok yaygın olduğu ülkelerde, geçmişlerine ait bu tür bilgilerin doğruluğu, adayın karakteri bakımından önemli sayılıyor.
Hiç kuşkusuz, ben sadece kontrol edebildiğim bilgilerden ve hatırlayabildiklerimden hareketle bunu yazıyorum. “Hiçbir derneğin başkanlığını yapmadı” demiyorum.
Ola ki, bizim derneğin adı “Fransa Türkiyeli Öğrenciler Derneği” olarak değiştirilince, ona tepkiyle kurulmuş bir dernek olabilir.
Veya Paris dışındaki şehirlerde kurulmuş bir yerel dernek.
Eğer gerçekten solcu bir dernek olan FTÖB’den gelip, AK Parti’den aday olacaksa bu güzel bir şey. Buna da çok sevinirim.
O durumda kaderin ilginç bir de tecellisi var.
Onu da yan tarafta anlatacağım.
Nadir Nadi’nin yazısı ile bursum kesildi
FRANSA’daki öğrenci birliğinin ilginç bir tarihi vardır.
Yanılmıyorsam, 1948’de Metin Toker’in de aralarında bulunduğu Türk öğrenciler tarafından kurulmuştur.
Ben, 1970 ile 76 yılları arasında Paris’te devlet bursuyla doktora öğrenimi yaptım.
Dernek 12 Mart döneminde kendini duyurmaya başladı. Çok ilginçtir, derneğin Saint Michel Meydanı’ndaki merkezi, Türkiye’nin o günlerdeki Paris Büyükelçisi rahmetli Hasan Esat Işık’ın sağladığı 60 bin franklık parasal katkı ile kiralanmıştı.
Yani devlet, Türkiye’de solcu öğrenci avına çıkmışken, büyükelçisi bizleri dernek kurmaya teşvik ediyordu.
Hasan Esat Işık gerçek bir demokrattı ve hepimizde hayranlık uyandıran kişiliğe sahipti. 12 Eylül döneminde kanser hastalığı ile mücadele ederken, bir yandan da tek başına askeri rejime karşı muhalefet yapmıştı.
Derneğin adı, 1974 veya 75’te “Fransa Türkiyeli Öğrenciler Birliği” olarak değiştirildi. Biz, 1974 yılında yönetim kuruluna seçildik. Kaderin tecellisine bakın, genel kurulda yapılan seçimde çoğunluğu alıp, derneği devraldığımız kişilerden biri de son Ergenekon dalgasında tutuklanan Doğan Yurdakul’du.
Vahit Özdemir eğer aynı dernekten geldiyse, bu da kaderin ilginç bir tecellisi.
Hepimiz 12 Mart askeri muhtırasına karşı mücadele ediyorduk.
Biz 74 yazında tatil için Türkiye’ye geldiğimizde yönetim kurulundan Paris’te kalan iki arkadaşımız bir bildiri yayınlayarak “Türkiye’yi Kıbrıs’ta faşist müdahale yapmakla” suçladı.
Bunun üzerine Nadir Nadi Cumhuriyet Gazetesi’nde, “Bunlar da devrimci ha” diye bir başyazı yayınladı.
Arkasından İzmir’de yayınlanan ve genel yayın yönetmenliğini Altemur Kılıç’ın yaptığı “Devir” dergisi bizi kapak konusu olarak işledi.
Bu nedenle doktora bursum kesildi. Kızım Gülümsün daha 2 yaşındaydı. Doktoramın bitmesine 2 yıl kalmıştı. Otellerde ve konfeksiyon atölyelerinde çalışıp doktoramı tamamladım.
Bir süre sonra kayınpederimin arkadaşı olan Adalet Partili Eğitim Bakanı Ali Naili Erdem müdahale ederek bursumun tekrar bağlanmasını sağladı.
O öğrenci birliğinden, bugün aralarında CHP milletvekili Oğuz Oyan, Prof. Seyfettin Gürsel’in de bulunduğu birçok tanınmış insan geçmiştir.
Paylaş