Paylaş
Aynen size de aktarıyorum, eminim siz de inanamayacaksınız.
Cümle aynen şöyle:
“MİT’in yayınladığı yasal telefon konuşmalarından da görünüyor ki...”
Yazının konusu, Fethullah Gülen’in bazı işadamları ile yaptığı telefon görüşmeleri.
* * *
Cümlenin ne anlama geldiğini anlamak için zeki olmak gerekmiyor.
Demek ki, MİT birtakım insanları dinliyor.
Dinleyebilir.
Ülkenin istihbarat birimidir... Zaten gazetecileri dinlediği de ortaya çıkmıştı.
İtirazım yok.
* * *
Ama yazıdan öğrendiğimize göre, MİT orada kalmıyormuş.
İşine geldiği zaman, dinlediği kişilerle ilgili tapeleri “yayınlıyormuş...”
MİT’in iç siyasete yönelik bu tür faaliyetleri ile ilgili dedikoduları Soğuk Savaş döneminde, komünist avında çok işitirdik.
Ama burada durum farklı.
* * *
Bu sözlerin yayınlandığı gazete Yeni Şafak...
İktidarın neredeyse resmi yayın organı...
İçtikleri su ayrı gitmiyor.
Çok önemli bir şey daha var.
Yakın zamana kadar başında Cumhurbaşkanı’nın damadının kardeşi bulunan Sabah da 9 Nisan sabahı alıp internet sitesine koydu.
Demek ki onlar da bu yazıdaki MİT’in bu tapeleri sızdırdığı bilgisine itibar etmişler.
Bitmedi...
Bu yazıyı yazan kişi, son zamanlarda “MİT’le ilişkileri çok sıkı” biri olarak biliniyor...
Burada da orijinal bir şey yok.
Neticede Türk medyasında “MİT tarafından kullanılan” ilk kişi değil.
* * *
Ancak çok önemli bir şey var.
Türk basın tarihinde ilk defa, MİT’le bu kadar sıkı fıkı ilişkisi olan birinin ağzından, “MİT’in iç siyasete yönelik operasyon yaptığı” açıklanıyor.
Böylece, 17-25 Aralık döneminde yayınlanan bazı tapelerin bizzat MİT tarafından servis edildiğini öğreniyoruz.
Hükümete ve Saray’a çok yakın iki gazete de, MİT’i çok ağır töhmet altında bırakan skandalı çok açık bir dille ifşa ediyor:
Demek ki o dönemde bazı işadamlarına yönelik “Ananas tapeleri” bizzat MİT “operasyonuymuş...”
MİT, iç siyasette AKP ve Saray’ın muhaliflerini sindirmek, yok etmek, bitirmek için kullanılıyormuş.
* * *
O günlere dönelim...
Hükümetle Cemaat arasındaki savaş var gücüyle sürüyor.
Hükümetin, ayakkabı kutuları, para sayma makineleri ve sıfırlama tapeleri ile köşeye sıkıştığı bir anda, Fethullah Gülen’le, bazı önemli işadamları arasındaki telefon konuşmaları internete sızdırılıyor.
Yine hatırlayın, bizzat iktidarın en tepesinden başlayarak, AKP milletvekilleri, AKP yanlısı medya, denize düşen yılana sarılır misali bu tapelere sarılıp tepe tepe kullanmaya başlıyor.
* * *
Şimdi bir flashback daha yapalım.
Yine hatırlayın.
O günlerde medyada bir MİT raporu yayınlanmıştı.
MİT, Reza Zarrab ve bakan çocuklarının yolsuzluk iddialarını anlatıyor ve dönemin başbakanını şöyle uyarıyordu:
“Aman dikkat... Bu kişiler size ve ailenize zarar verebilir...”
Skandal bir rapordu ve MİT bu habere sessiz kaldı.
Ancak aradan 1 yıl geçip de olay mahkemeye intikal edince, işin vahametini anlayıp 2 Ocak 2015 günü mahkemeye yazdığı bir yazı ile bunu yalanlamak zorunda kaldı.
MİT, mahkemeye yazdığı yazıda aynen şunu diyordu:
“Rıza Sarraf’ın suç işlediğine dair tesbitleri havi teşkilatımızca hazırlanarak Başbakanlık makamına iletilmiş bir rapor bulunmamaktadır.”
Gazetecilikte bir kural vardır. 24 saat içinde yalanlanmayan haber doğrudur.
* * *
Şimdi ortada çok, ama çok daha vahim bir durum var.
Eğer bu iki gazetenin iddiası doğruysa, tarihi bir skandalla karşı karşıyayız.
Kendisine en yakın kişinin ve iktidarla kucak kucağa iki resmi yayın organının ağzından öğreniyoruz ki, devletin istihbarat servisi bir partinin istihbarat servisi haline gelmiş.
Son dönemin moda deyişiyle “andıç” siteleri kurmuş ve bu tür illegal faaliyetler yapıyor.
O zaman şunu sorma hakkımız doğuyor.
-MİT geçmişte başka hangi siyasi faaliyetlere “kumpas kurmuştur”?
-Geçmişte, siyasileri tapeler yoluyla devirme faaliyetleri de MİT tarafından mı tezgâhlanmıştır?
-Yani o ananasları MİT mi yedi? Yediyse başka hangi siyasi yasak meyveleri yedi...
-MİT’in MGK kararı veya kanunla kurulmuş iç siyasete yönelik andıç siteleri var mıdır?
* * *
Dudaklarım uçuklamış vaziyette MİT’ten bir açıklama bekliyorum.
Bu yazıdaki ifade doğru mudur, yalan mıdır?
Eğer açıklama yapmazlarsa, bunu “Sükût ikrardan gelir” olarak kabul edeceğim.
Çünkü bu, “Evet o tapeleri biz servise koyduk” anlamına gelecektir.
O takdirde Türk siyasi hayatının “En derin siyasi skandalı”, bizzat iktidarın resmi yayın organları tarafından deşifre edilmiş demektir.
Buna CHP’nin fişlenmesi olayı da eklenince karşımıza çıkan derin yapılanma tam anlamıyla bir “Watergate skandalı” boyutuna çıkmaktadır.
* * *
Buradan söz veriyorum.
MİT bu sözleri yalanlamazsa, bu tarihi skandalı ortaya çıkaran Yeni Şafak yazarını, Türkiye’nin Pulitzer’i sayılan “Gazeteciler Cemiyeti Ödülü”ne bizzat aday göstereceğim.
Şeref sözü...
Çünkü MİT’in, bütün vatandaşların hayatına ve demokrasiye kasteden bir “Baas muhaberatına” dönüştüğünü gösteren en derin komployu ortaya çıkarmış olacaktır.
İnşallah cevabı 1 yıl sonra mahkemeye veya Yüce Divan’a yazılacak bir yazı ile gelmez.
Paylaş