Milli irade recmi

HER zaman söylüyorum

Her zaman haklı çıkıyorum.

Haberin Devamı

Kadın daha cesurdur.

Dün Vatan Gazetesi’nin birinci sayfasında, Venezüella’da yaşanan olayı okudunuz mu?

* * *

Venezüella’da “halkın oylarıyla” iktidara gelen Chavez, kendine muhalefet eden bir işadamına takar.

Bir punduna getirip adamı içeri attırır.

Anlayacağınız “bitaraf veya taraf olduğu için bertaraf olan” insanlardan biri.

Adam 3 yıl boyunca içerde yatar ve yargılanmayı bekler.

(Size bir şey hatırlattı mı?)

Neyse, tehlikeli sulara girip, fazla zorlamayalım.

Adam 3 yılın sonunda ilk duruşmaya çıkar.

Mahkemenin hâkimi bir kadındır.

Bakar ki, adam hakkında doğru dürüst ne belge, ne kanıt var; ilk celsede işadamını serbest bırakır.

Ama unuttuğu bir şey vardır.

Burası Venezüalla’dır ve başında “halkın oylarıyla iktidara gelmiş” “demokrat ve antiemperyalist” bir arkadaş vardır.

Kadın hâkim, Chavez’in kızdığı, gıcık olduğu işadamını içerden çıkarır ya; Vay sen misin bu kararı alan.

Kendine yakın hâkim ve savcıları harekete geçirtir ve kadın hâkimi tahliye kararını verdikten yarım saat sonra içeri attırır.

Hem de nereye biliyor musunuz?

O kadın hâkimin mahkûm ettirdiği azılı suçluların bulunduğu hapishaneye.

Daha içeri girdiği anda, öbür mahkûmlar tarafından yakılarak öldürülmek istenir.

Çevreden kadın hâkime haberler gönderilir:

“Özür dile, belki affeder.”

Bir saniye düşünmeden reddeder.

Diyorum ya; kadın cesurdur.

Kafa tutar, erkeğin ezberini bozar.

Fiyakasını bozar.

Halkın oylarıyla iktidara gelmiş, “milli iradeyi temsil eden”, bu “demokrat” ve “antiemperyalist” arkadaşın adalet anlayışını gördünüz mü?

Bu hikâyeyi neden mi anlattım?

- Milli irade kavramının çağdaş demokrasilerdeki anlamı üzerinde biraz kafa yoralım diye.

- Umarım öyle olmaz ama; bir 12 Eylül nizamı giderken, yerine gelebilecek yeni 12 Eylül nizamının ne olmaması gerektiği konusunda fikir sahibi olalım diye.

- Bir de aldığı oyu “tek ve mutlak milli irade kabul eden” Güney Amerikalı bir diktatörün bindiği ihtiras tramvayının, bizlere de vereceği bir güzergâh dersi olduğunu görelim diye.

İYİ HABER KÖTÜ HABER

Türkiye’de 7283 hâkim var.

Bunların 5006’sı erkek, 2277’si ise kadın.

Bu bizim için iyi haber.

Tabii bizim için iyi haber, onlar için ne olur bilemem.

Haberin Devamı

Yeni derin devletin adresi

Haberin Devamı

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin; yani hangi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin?

- 12 Eylül’de, 12 Eylül rejimi ile hesaplaştığını söyleyen;

- 12 Eylül’de ülkeye “Demokratik bir adalet sistemi getireceğini iddia eden”;

- Avrupa Birliği ile tam üyelik chapter’ları açan Türkiye Cumhuriyeti’nin;

Evet bu devletin; Hrant Dink davasında kendini nasıl savunduğunu gördünüz mü?

Bu yurtsever insana neredeyse “vatan haini” diyerek.

Devlet adına bir halt işlenmiş, devasa bir çam devrilmiş; şimdi bu kızgın topu, bakanların biri alıp ötekine fırlatıyor.

Hadi onları anladım.

Ya 3 yıldan beri her gün Hrant Dink’in arkadaşı olduğunu, onu “derin devletin” öldürttüğünü söyleyerek onun üzerinden herkesi suçlayan liberal arkadaşlar?

Beni “Hrant Dink’i öldürmekle” suçlayacak kadar kendinden geçmiş zevat;

Günlerdir izliyorum.

Çıt yok...

Neden?

Aynı korku...

”Cephede delik açılmasın.”

Çünkü çok iyi biliyorlar ki; o cephede bir delik açılırsa, o delikten giren vicdan Ergenekon davasında işlenen hukuk cinayetlerine kadar uzanacak.

Onlara bir de şunu hatırlatmak isterim.

Hrant Dink hangi gün öldürüldü?

19 Ocak 2007...

O gün kim başbakandı; iktidarda kim vardı?

Aradan 3 yıl geçti.

Artık “derin devletin” adresi değişti.

O yeni “derin devleti” kendi cenahınızda aramaya başlamanızda yarar var.

Yoksa böylesine rezil bir savunmayı başka kim yaptırabilir?

Yazarın Tüm Yazıları