Vicente Amigo ile El Pele'nin çaldıkları ‘‘Habla con ella’’.
Ve ötekiler.
Bir plak baştan sona güzel olabilir mi?
Bazıları oluyor. Yani o kedi plaklar.
Dedim ya, kendiliğinden gelip hayatınıza giren ve orada kalanlar.
Bu plağı da BMC çıkarmış.
Bazı insanlarda, mesela bende, çok güzel bir müzik dinlediğim zaman bunu mutlaka başkaları ile paylaşma duygusu vardır.
Hem de öyle az buz değil, bayağı güçlü bir duygu.
Bazen kendinizi tutamaz, insanlara zorla dinletmeye kalkarsanız.
Onlar da çoğu kez nazik insanlardır. Sizi kırmazlar, en azından dinler gibi yaparlar.
Allah'tan yazı yazdığınız zaman böyle bir durum yok. Ama sizinle kavga etmeyen, elinizden, ruhunuzdan tutup bir yerle götürecek bir müzik istiyorsanız, bunlar işte o.
Sevdiğiniz, kaybından acı duyduğunuz bir insan için hiçbir şey yapamıyorsanız, ona güzel bir şey ithaf edin.
Onları siz yazmamış, siz bestelememiş olsanız bile, bu ithaf güzel bir çelenk haline gelebilir.
Ben de bu iki plağı, önceki gün kaybettiğimiz büyük hoca, Ekrem Akurgal'a ithaf ediyorum.
Çünkü o, benim ruh ikizim olan arkeologların en güzeliydi.
* * *
Hep düşünürüm. Hayatını, insanın yarattığı eserlerin ölümsüzlüğünü toprak altından çıkarmaya adamış bir insanın ölümü ne anlama gelir?
Yine hep şöyle düşünürüm. Büyük arkeologlar, en az çıkardıkları eserlerin ölümsüzlüğü kadar, ölümsüzlüğü hak etmişlerdir.
Onlar şanslı bir Gılgamış soyundandırlar. Bu ölümsüz eserler, onların sonsuz mozelyumlarıdır.
İşte o yüzden istedim ki, bu iki güzel plaktaki müzikler, Ekrem Hoca'nın bu sonsuz mozelyumu üzerine yıldızlı bir gökyüzü gibi serilsinler.