Kadın duygum yine uyandı

BU ayki dergilerde Nicole Kidman’ın yeni halinin fotoğrafını gördüm.

Haberin Devamı

Dünyanın en önemli üç kadın ayakkabı markasından biri olan Jimmy Choo için poz vermiş.
Buyurun şu fotoğrafa bakın.

* * *

Önce saç kesimini bulan ve yapan kişiye helal olsun diyeceğim.
Sadece kesim değil, hafif dağınık, pejmürde bırakılmışlığına da helal olsun.
Sonra makyajcısına.../images/100/0x0/55ead09ef018fbb8f8987254
Gözlere verilen o bakışa...
Sonra o pozu verdiren, çeken ve yandaki çantanın sapını jartiyer gibi sere serpe bacağının üzerine bırakan fotoğrafçısına...
Ona da helal olsun.

* * *

Eee kadın?
Onu sona bıraktım ki, keyifle anlatayım.
Nicole Kidman’ı geç keşfettim.
Cannes Film Festivali’nde bir kırmızı halıda birlikte yürümüştük.
Sonra gelip, Stanley Kubrick’in “Eyes wide shut” filmindeki çıplak sahnesini ve bir de dans ederkenki halini bir daha, bir daha seyretmiştim.
Oscar törenindeki halini hiç beğenmemiştim.
Ama bu yeni tarzı harikulade...

* * *

Haberin Devamı

Yükselen “Boy girl” tarzı.
Biraz Blade Runner filminde, Daryl Hannah’ın oynadığı klon kadın...
Rebel...
İsyankâr...
Beyaz erkek gömleği, içindeki bedenin kadınlığını en cezbedici haliyle veriyor.
Dağınık, daha doğrusu birlikte dağıtılmış bir yataktan henüz çıkmış gibi...
Eminim yatakta yarı oturmuş, çıplak bir erkek onu hayranlıkla seyrediyor.
Aynanın önündeki çıplak Simone de Beauvoir’a bakan erkek gibi.
Bir erkek için röntgenciliği meşru kılan o en harikulade an.
Sabah kahvesine hazır bir ruh halindeki kadını seyretmek...
Kadın olağanüstü duruyor.
Bu fotoğraftaki kadının yaşı kaç biliyor musunuz?
“Kırk6”
Yani benim bestseller olan kitabım “Kırk7”de anlattığım kadınlar kuşağından...
Bu yazıyı, Ferzan Özpetek’in film setinde avarelik yapmak, ayak altında dolaşmamak için İtalya’nın Lecce şehrine giderken uçakta yazıyorum.
Birden her şey silindi.
Ne Tahrir, ne Adviye, ne Mursi, ne Nusra...
İtiraf edeyim, bu fotoğraf bir süredir uykuda olan kadın duygumu yeniden canlandırdı.
Benim için yaz şimdi başlıyor...
Fotoğraf cebimde...
Bu yaz çıkarıp çıkarıp bakarım...
Ve içimde uyanan o duyguyu tekrar uykuya daldırmam...

Haberin Devamı

Polisten bana mesaj var: Teşkilatımız rencide oldu

EMNİYET Genel Müdürlüğü’nden bir mesaj aldım.
İki paragraflık bir metin.
Size aktarıyorum.

* * *

“Gazetenizin 16 Temmuz 2013 tarihli nüshasının 21’inci sayfasında ele almış olduğunuz ‘Omurgalı, dimdik, ilkeli ve berbat’ başlıklı köşe yazısında, ‘... Bizim ülkemizde, hükümetin emrindeki polisin, şiddet kullanmadan demokratik hakkını kullandığı için öldürdüğü, öldürttüğü 7 insan niye çapulcu, niye terörist oluyor’ şeklinde kesin ifadeler yer alıyor.
Köşe yazınızın
, ‘Demokrasi isteyen insan şu riskleri göze alacak’ ara başlığı altında verilen bölümde de, ‘Gezi’ye eyleme çıktı diye gazlanmaya ve kadınsanız polis araçlarında soyularak taciz edilmeye hazır olmalısınız’ ifadeleri yer alıyor.
Köşe yazınızda bahsetmiş olduğunuz iddialar gerçeği yansıtmıyor.
Teşkilatımızı rencide edici ifadelerin düzeltilmesini rica ederiz.”

* * *

Haberin Devamı

Emniyet’in böyle bir açıklama gönderme ihtiyacı duymasına sevindim.
En azından, teşkilatın imajını korumaya çalıştığını gösteriyor.
Benim ifadelerim teşkilatı rencide etmişse, sözlerimin hepsini düzelteyim.
Ancak ben o sözleri düzeltirsem, Türk Polis Teşkilatı rencide olmaktan kurtulacak mı? İmajı düzelecek mi?
Polis uygulamaları hakkındaki haberleri her gün gazetelerde, televizyonlarda, internet sitelerinde görmüyor musunuz?...
Bütün bu olup bitenlerin, görevini dürüstçe yapan polisleri rencide etmesi normal.
Bilin ki, rencide olan sadece siz değilsiniz...
Bu ülkenin vatandaşı olarak bizleri de rencide ediyor.
Etmesi gerekir.
Ben geçmişte, adi olaylarla mücadelede, terörle mücadelede polisine çok destek vermiş bir gazeteciyim.
Ne var ki, operasyonlar artık muhalif sesleri sindirme girişimleri haline geliyor.
İtirazımız bu.
Yazdıklarımı geri almam meseleyi çözecek mi?
Çözer diyorsanız, buyurun o lafların hepsini geri aldım.
Eğer bu bizi sakinleştirdiyse, şimdi gelin, şu büyük fotoğrafa hep birlikte bir kere daha bakalım.

Haberin Devamı

Hiçbir demokratik ülkede böyle şeyler olmaz, olamaz

SAYIN İçişleri Bakanı, Sayın Emniyet Genel Müdürü...
Yurtiçinde ve dışında küçük bir araştırma yapın, yurtdışında Türk polisi hakkında yazılanların bir özetini isteyin.
Kurumsal iletişiminiz belki size tam bilgi vermiyor.
Ben hiç sansürsüz açıkça yazayım.
Türk Polis Teşkilatı’nın imajı iyi değil.
Nasıl olsun ki...
-  Hiçbir demokratik ülkede en masum demokratik hakkını kullanan insanın üzerine böylesine insafsız ve orantısız biçimde kimyasal madde sıkılmaz.
Hiçbir demokratik ülkede, insanlar sabahın köründe evlerinden yaka paça alınıp götürülmez.
-Hiçbir demokratik ülkede, bir din adamı terörle mücadele bölümüne alınıp, olmayan bir şeyi söyletmek için 6 saat sorgudan geçirilmez.
-Hiçbir demokratik ülkede, insanların özel iletişimi, telefonları, mahremiyetleri bu kadar keyfi biçimde ihlal edilmez.
Hiçbir demokratik ülkede, polis bu kadar savcıların yerini alacak davranış içinde olmaz.
-Hiçbir demokratik ülkede, sonradan yalan olduğu açıkça ortaya çıkan derme çatma bilgiler basına sızdırılmaz, haysiyet infazı yapılmaz.
-Hiçbir demokratik ülkede ölüme, yaralanmaya neden olan emniyet görevlileri bu kadar kolay, elini kolunu sallayarak yargıdan kaçamaz.
-Hiçbir demokratik ülkede, bir polis yetkilisi, vatandaşa karşı ölçüsüz şiddet uygulayan, orantısız güç kullanan mensuplarına mesaj çekip, “Sizler İkinci Çanakkale Zaferi’ni kazandınız” demez.
Bütün iyi niyetimle bir kere daha yazıyorum:
Bu uygulamalar giderek Türkiye’ye bir “Polis Devleti” görüntüsü veriyor.
Askeri vesayetin yerini bir polis vesayetinin aldığı duygusu yaratıyor.
Bizlere bu açıklamaları gönderin. Şikâyetinize kulak verir, köşemizden duyururuz. Ama lütfen siz de bir durup kendinize bakın.
Son söz: Askerine çeki düzen veren Türkiye, polisine de çeki düzen vermeli.

Yazarın Tüm Yazıları