İnce’nin Harmandalısı Meral Hanım’ın kedisi

Hayatımda gördüğüm en renkli, en güzel, en umut verici seçim kampanyalarından birini yaşıyoruz...

*

Bu kampanyada...

- SEVDİM Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Daha tarafsız yargı, daha özgür ve demokratik Türkiye” vaadini sevdim.

*

- NEŞELENDİM Muharrem İnce’nin esprileri ve özellikle de Aydın’da harmandalı oynayışından neşelendim.

*

- MUTLU OLDUM Meral Akşenir’in kucağındaki kedi, seçim klibindeki köpek ve hayvanlarla ilgili vaatlerinden mutlu oldum.

*

- KEYİFLENDİM Temel Karamollaoğlu’nun sakin ve sıcak üslubundan, özellikle de torununun ona “Bi düşün dede” lafından keyiflendim.

*

- UMUTLANDIM Vatandaşların, dengesiz bir kampanyayı, meydanlarda ve sosyal medyada dengelemesinden çok umutlandım.

*

- İNANDIM 24 Haziran’dan itibaren Türkiye’de artık hiçbir şeyin 23 Haziran’daki gibi olamayacağına inandım.

NEHİR KENARINDAKİ BEYAZ TÜRK’ÜN HATIRA DEFTERİ

2010 yılında nehrin kenarına oturan bir Türk’tüm...

Kürt hassasiyetine açılım politikası başladığında, “Türk hassasiyetini de unutmayın” diye yazınca, “Beyaz Türk” oldum, yemediğim hakaret kalmadı.

Beni “Beyaz Türk” diye aşağılayanlar,  kendilerini “Zenci Türk” diye yüceltiyorlardı.

Şimdi Muharrem İnce kendisinin “Zenci”, adında AK kelimesi bulunan AKP’lilerin de “Beyaz” olduğunu söyledi ya...

Nasıl değerlendireceğim?

- “Partinin adında zaten ‘beyaz’ var, o nedenle alınmaya gerek yok mu” demeliyim...

- Yoksa “Beyaz Türk nehrimin kenarında münhal koltuklar var, siyahtan beyaza dönen Türkleri de beklerim mi” demeliyim...

KİM SERVİS ETTİ, TRUMP NE  DİYOR, MERKEL NE YAPIYOR

DÜNYANIN en büyük 7 devletinin liderlerinin bugüne kadar çok fotoğrafını gördük. Adları “aile fotoğrafı”ydı...

Bu fotoğraf ise, dağılan bir ailenin son fotoğrafı gibi...

*

- BİR: TRUMP NE DİYOR? Kollar birleştirilmiş. Manası açık:  “Siz kimsiniz ya”  diyor.

Gözler sabit. “Sizi görmüyorum” diyor.

Dudaklar çizgi halinde. “Sizi iplemiyorum” diyor.

- İKİ: MERKEL NE DİYOR? Çok önemli bir ipucu. Bu fotoğrafı bizzat Alman hükümeti servis etti...

Çünkü Trump artık Merkel’i bile çileden çıkartmış. Masaya ellerini dayamış, biraz değil, hallice bir edayla, “Siz kimsiniz ya” demeye çalışan Trump’a, “Asıl sen kimsin ya” diyor gibi bir hali var.

En önemlisi de, fotoğrafı servis ettirerek bu sahneyi bütün dünyaya göstermek istiyor.

BU DURUŞ KİM GİBİ DEDİM VE BULDUM

YİRMİ dört saattir, Trump’ın bu duruşu, bu ifadesi, bu hali tavrı bana birini hatırlatıyor deyip duruyorum. Sonunda buldum.

Charlie Chaplin’in ‘Büyük diktatör’ filmindeki bu pozunu hatırlattı.

ALMAN OLSAYDINIZ BU ADAMA TAKILIR MIYDINIZ

ŞU fotoğrafa iyi bir bakın...

Bir kere daha bakın...

Yüzündeki şu manyakça ve sapıkça ifadeye...

Üzerindeki komik yavrukurt kıyafetinin sakilliğine...

Duruşundaki manyakça kibre...

Ve düşünün...

Goethe’yi, Hegel’i, Kant’ı, Thomas Mann’ı, Beethoven’ı, Bach’ı, Einstein’ı çıkarmış bir toplumun ve kültürün mensubusunuz...

Ve Alman olduğunuzu düşünün...

Şu palyaçonun peşine takılır mıydınız...

Takılıp, insanlık tarihinin en büyük soykırımına suç ortağı olur muydunuz?

Takıldılar...

Koskoca bir Alman milletinin koskoca bir bölümü işte bu palyaçonun ardından gitti...

O yüzden hâlâ kendi kendime soruyorum...

Faşizm ve diktatörlük milletlerin alın yazısı mıdır...

Yoksa kolektif günahı mı...

FİKRET ORMAN’IN POST-PUNK SAÇ MODELİNE KAÇ  PUAN

BEŞİKTAŞ Kulübü Başkanı Fikret Orman’ın, Erdoğan Demirören’in cenazesinde çekilen bu fotoğrafına takıldım.

Sid Vicious tarzı Punk desem... Vallahi benziyor...

Manchester Hacienda dönemi Post-Punk desem...

Tam değil ama andırıyor...

Ezhel, Tahribatı İsyan tarzı desem... Iıı uymuyor...

Tam anlamadım yani...

Ters ışığın oyunu veya yataktan uyanış anı desem...

Belki...

Fikret Orman’dan beni aydınlatmasını bekliyorum...

Ama eski bir punk müzik hayranı olarak, ben memnunum bu tarzdan...