Paylaş
* * *
Yıl 1964... Türkiye Kıbrıs’a müdahale kararı almak üzere...
İşte tam o sırada, kesin tarihiyle 5 Haziran 1964 günü Türkiye’nin hiç beklemediği bir şey oluyor.
* * *
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Johnson, Türkiye Başbakanı İsmet İnönü’ye bir mektup yazarak, resmen “Sizi Kıbrıs’a çıkarttırmayız” anlamına gelen bir mesaj iletiyor.
Türk halkı böyle bir mektubun varlığını öğrendi, ama içeriğini bilmiyordu.
Onu da 13 Ocak 1966 günü Hürriyet gazetesinin manşetinden öğrendi.
* * *
Bu haberi rahmetli Cüneyt Arcayürek yazmış ve yılın gazetecisi seçilmişti.
* * *
Yıllarca bu mektubu Hürriyet’e kimin sızdırdığı tartışıldı.
Nihayet resmi bir ağız haber kaynağını açıkladı. Açıklayan emekli büyükelçi Yalım Eralp.
Doğan Kitap’tan yeni çıkan “Perdeyi Aralarken” adlı kitabından aktarıyorum.
SIZDIRANI SAKLAYIP ÇETİN ALTAN’IN ÜZERİNE YIKMIŞLAR
YALIM Eralp Dışişleri’nde genç bir diplomatken, dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in bütün görüşmelerine katılırmış.
Çağlayangil, 12 Ocak 1966 günü Eralp’i çağırmış. Gittiğinde yanında Hürriyet muhabiri Cüneyt Arcayürek varmış.
Bakan Yalım Eralp’e onun yanında “Şu Johnson mektubunu bana getirsene” demiş.
Mektubun tam metni ertesi gün Hürriyet’in manşetinde yayınlanınca gözler Yalım Eralp’in üzerine çevrilmiş.
Bakanlık soruşturma açtırıp, savunmasını istemiş.
Gerisini Eralp’in ağzından dinleyelim:
“Savunmamda ‘Bakan kendisi verdi’ diyemezdim. Desem, meslek hayatım başlamadan son bulurdu.”
Yıllardır bildiğimiz o pratik zekâsıyla çözümü şöyle bulmuş:
“Bu olay Meclis’in gizli oturumunda görüşülmüştü... ‘Meclis’teki gizli zabıttan İşçi Partisi milletvekili Çetin Altan vermiştir belki’ dedim. Bakanın bu cevabı çok beğendiğini öğrendim.”
YALIM ERALP HANGİ BÜYÜK GAZETECİYİ FENA İŞLETMİŞ
YALIM Eralp, “Hayatımda bir kere dezenformasyon yaptım” diyor.
1985 yılında Sovyetler Birliği başbakanı Türkiye’ye geldiğinde, Ege konusunda Türkiye’nin değil, Yunanistan’ın yanında yer alınca, ortak bildiri çıkmamış. Tabii durum sıkıntıya girmiş. Tam o sırada Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Yalçın Doğan aramış.
Durumu kurtarmak için ona 4 atmasyon neden saymış:
“Bir: Afganistan. İki: Silahsızlanma. Üç: Contadora (El Salvador Barış Grubu). Dört: Şimdi hatırlayamadığı bir konu.”
Biraz sonra Hürriyet Ankara Temsilcisi Mehmet Ali Kışlalı aramış.
Ona da 3 neden saymış. Bu atmasyon ertesi gün Cumhuriyet’in manşetinde yayınlanmış. Kışlalı “dördüncü nedeni öğrenemedi” diye yayınlamamış.
Bu işletme olayı, basın tarihine “Contadora vakası” olarak geçti.
DUVARIN ÖTEKİ TARAFINA GEÇERİM DİYEN ECEVİT’İ BAKIN KİM GAMMAZLAMIŞ
BÜLENT Ecevit 1977 yılında başbakan olunca, Türkiye’yi NATO’dan çıkarıp “Bağlantısız ülkeler grubu”na sokmak için Dışişleri Bakanlığı’nda bir ekip kurmuştu.
Bu ekipte Onur Öymen, Temel İskit ve Gündüz Aktan gibi çok etkili büyükelçiler vardı. Gündüz Aktan Hindistan’a gittiğinde Ecevit’in bu fikrini Hintlilere söylemiş.
Ancak birisi bunu İngilizlere sızdırmış.
Bilin bakalım sızdıran kimmiş?
Hintliler durumu Yugoslavya Devlet Başkanı Tito’ya iletince o da anında İngilizlere şunu söylemiş: “Türkiye böyle bir şey yapmaya kalkarsa dünya dengelerini bozabilir...”
Ey gençler Tito kim biliyor musunuz... Bağlantısız Ülkeler Hareketi’nin neredeyse lideri denebilecek kişi...
Görüyor musunuz “reel politika” nasıl bir şeymiş.
AMAN ALLAHIM, BİR BANA BAKIN BİR ÇETİN BEY’E
ERALP 1987 yılında Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcülüğü’nden ayrılırken Devlet Konukevi’nde bir
kokteyl verdi.
Ben o sırada Hürriyet Ankara Temsilcisi’ydim.
Rahmetli Çetin Emeç genel yayın yönetmeni.
Kokteyle eşiyle birlikte o da geldi.
Yalım Eralp kitaba o gün çekilen bu fotoğrafı da koymuş.
Aman Allahım, bir benim halime bakın, bir de Çetin Bey’in duruşuna, yakışıklılığına...
Yalım Eralp, Yalçın Doğan’ı dolduruşa getirdikten sonra bana da bu kazığı attı...
KARDAK’A ÇIKARKEN ZODYAKIN MOTORU BOZULMUŞ
1996 yılında Türk SAT komandoları Kardak’a çıkarken kullandıkları zodyakın (şişme lastik bot) motoru bozulmuş. Zamanın Donanma Komutanı Salim Dervişoğlu “Kürek çekerek gidin” demiş. Öyle yapıp adaya çakmışlar.
TÜRKİYE O GÜN DE BATI’YA NATO’DAN ÇIKARIZ DEMİŞTİ
JOHNNSON Türkiye’yi resmen tehdit eden bu mektubu 5 Haziran 1964 günü yazmıştı.
O mektuptan 2 ay önce çok önemli bir başka tarihi olay yaşandı.
Türkiye’nin Kıbrıs’taki soydaşlarını korumak için adaya çıkmak istemesi ABD tarafından zora sokulunca dönemin Başbakanı İsmet İnönü 16 Nisan günü demeci vermişti:
“Kıbrıs’taki bu haksız durum devam eder, müttefikler bizi yalnız bırakır, NATO yanımızda olmaz, anlayışsızlık hüküm sürer, Türk azınlık ezilir, bu böyle devam ederse günün birinde Batı’nın bu savunma sistemi yıkılır, yeni şartlarla yeni bir sistem ve dünya kurulur, Türkiye de bu yeni dünya içinde yerini bulur.”
Sonuç: Türkiye o gün Kıbrıs’a çıkamadı.
Bugün hâlâ NATO üyesiyiz.
Ama Türk ordusu, o mektuptan 10 yıl sonra yine bir CHP’li başbakan olan Bülent Ecevit’in aldığı kararla Kıbrıs’a çıktı.
Ve bugün Türkler orada özgürce yaşıyorlar. Yani tarih bugün başlamadı.
Bu ülkenin başbakanları geçmişte de onurlu ve kişilikli politikalar izledi.
ÖĞRETİLMİŞ ÇARESİZLİK İÇİNDE BİR İNSAN ŞARKISI
SON günlerde en gözde şarkılarımdan biri “Human”. “Her şeyden önce insanım” diyor bir genç adam. Adı Rag’n’Bone Man. İngiliz. Asıl adı Rory Graham.
Bugünlerde bütün dünya listelerinde en üst sırada.
Tipine baksanız bir holigan dersiniz. Ama şarkısının sözleri insanlığını yitirmiş dünyaya verilmiş bir manifesto, bir insanlık muhtırası gibi. Spotify, şarkı çalınırken sözlerini de yazıyla üzerine bindiriyor.
Çıldırmış bir dünya bir zamanlar John Lennon’ın “Give Peace a Chance” (Barışa fırsat tanı) şarkısı gibi bir etki yapıyor.
Öğretilmiş çaresizlik günlerimde bana tek kişilik bir milletin marşı gibi geldi.
REFERANDUM SIKINTISINA İLAÇ
BUGÜNDEN itibaren, şu boğucu ve tek yanlı referandum kampanyasından canını kurtarmak isteyenler için her sabah hayata güzel başlayacakları bir şarkı tavsiye edeceğim.
Bugün:
Chris Botti: “La Belle Dame Sans Regrets”
Paylaş