Gevşetin trollerinizin ipini konuşalım

EĞER salı ateşiniz düştüyse, “Bunu da atlattık” duygusu ve rehavetine kavuştuysanız...

Haberin Devamı

Oturun şöyle rahatça koltuğunuza, gevşetin yakanızı ve trollerinizin ipini biraz...
Kessinler yaygarayı, biraz sükûnet...
Sonra şöyle medeni insanlar gibi konuşalım...


* * *


Bak kardeşim.
Onu bunu hedef göstererek, ona buna “Cambaza bak” diyerek, malum “Kara Salı”yı unutturduğunuzu sanıyorsanız, bilin ki unutmadık, yutmadık, unutmayacağız, yutmayacağız...


* * *


-Burası berbat bir Ortadoğu “tek adam rejimi” değil de, gerçek bir demokrasi olsaydı...
-Bu ülkede nepotizm, yani akraba-i taallukat zihniyeti değil de meritokrasi olsaydı...
-Yani insanlar, bazı görevlere, sadakat ve “sen ben bizim oğlancılık” değil de, liyakat anlayışı ile gelebilselerdi...
-Bu ülkede cüzdan ve kaba güç değil, vicdan ve yumuşak güç iktidarda olsaydı...


* * *


İşte öyle bir ülke olsaydık eğer...
O salı, Türkiye’nin 12 yıllık ampul idaresi söndüğünde, beklerdik ki...
Önce Elektrik İdaresi’nin başındaki adam, sonra onun başındaki Enerji Bakanı istifa edecek..


* * *

Haberin Devamı


İşte öyle bir ülke olsaydık eğer...
O salı akşamı Türkiye’nin gurur devleti yıkıldığında, savcısı katledildiğinde, önce İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü, ardından Emniyet Genel Müdürü ve İçişleri Bakanı, onun ardından ilgili hangi istihbarat birimi varsa onun başındaki istifa edecek...
Hadi onu yapmadılar, hiç olmazsa bir jest yapacak, istifasını verecek ve Başbakan kabul etmeyecek...


* * *


Allah’tan burası öyle bir demokrasi değil de
böyle zarif jestleri beklemek zahmetinden kurtulduk...
Tarihi bir skandalın faturası sadece bir müdüre çıkarıldı, o da bütün öteki sorumlulara vekâleten istifa etti... Biz de yedik yuttuk...


* * *


-Ha sahi o gün bütün Türkiye’nin ampulü niye söndü.
-Savcının katilleri olan teröristler o binaya nasıl girebildi.
-Muhaliflerin nefes alışlarını izleyen istihbarat neden çuvalladı.
-Savcı neden hemen ertesi gün defnedildi.
-Doğru dürüst bir otopsi yapıldı mı.
-Savcı odasındayken mi hayatını kaybetti yoksa hastanede mi.
-Teröre karşı tek yumruk olacaksak eğer...
-Vatandaşa bu soruların da cevabını vermek lazım değil mi.

Haberin Devamı

Şimdi biz de o adamın başına bir IŞİD kukuletası geçirip manşet mi yapalım


O malum provokatör gazete, savcımızın katledildiği gün dünyanın en insafsız iftirasını attı.
“Geziciler savcı öldürdü.”


* * *


Ya korkusundan, ya desteğinden kimse sesini çıkarmadı.
Unutmayın, bu vicdansız, bu uğursuz kafa, bu ülkede hâlâ A330 mürettebatında kendine yer bulabiliyor.


* * *


Bu ülkenin en popüler kulüplerinden birinin otobüsü, resmen toplu katliam amacıyla, hedef gözetilerek saldırıya uğradı.


* * *


Fenerbahçe bu ülkede laik, modern hayat tarzını savunan, Cumhuriyetçi, Atatürk’ü seven, Gezi’yi destekleyen bir kulüp olarak biliniyor...
Ne demeliydik şimdi, o uğursuz, vicdansız kafanın mantığı bizde de olsaydı...
“Gezi karşıtları Fenerbahçelileri katletmek istedi mi...”
“Gezi karşıtları” kontenjanına kimlerin girdiğini tahmin ediyorsunuz herhalde...
En fazla karşı olanını da...


* * *

Haberin Devamı


Aynı vicdansız kafanın ikiz kardeşinin mantığı bizde de olsaydı, hangi montajı yapmalıydık...
Biz de gazetelerimizin birinci sayfalarına, o kâğıt parçasının havuz başındaki patron kimse, onun kafasına IŞİD kukuletası geçirip rövanşımızı mı almalıydık...
Allah bize o vicdansızlığı, o gaddarlığı vermedi...
Ayrıca şuurlu insanlarız... Vatan sevgisi nedir biliriz, yaşadık, arkadaş kaybettik, toplu katliam girişimlerinden tesadüfen kurtulduk, terör denen melanet nedir, hepinizden iyi biliriz...


* * *


Bak kardeşim, o yüzden tekrar ediyorum...
Bu yol yol değil.
Aklımızı başımıza alalım.
Terör üzerinden siyaset yapan herkes bedelini öder, herkes suçludur.
Sınırları yanlış politikalar yüzünden Afganistan’a dönmüş ülkemizin başında yeterince bela var...
Bir de içeride biz kendi kendimize bela olmayalım...

Haberin Devamı

Oraya kadife eldiven buraya demir yumruk


DİYARBAKIR’a, Bitlis’e, Batman’a gönderilen valilere bakıyorum...
Hepsi iyi seçilmiş... Vatandaşa iyi davranıyor...
Öyle asarım keserim havası yok.
Çoğu “devletin valisi” havasında.
Çok da iyi yapıyor... Gönülden destekliyorum...
Bir de batıya atananlara bakıyorum.
İzmir’e, Adana’ya, Edirne’ye, Trabzon’a...
Son olarak da Yalova’ya...
Adamların her biri küçük birer Tayyip Erdoğan...
Racon hep aynı... Her biri sanki tek parti döneminin il başkanı...
Asarım, keserim, vururum, kırarım...
Cumhurbaşkanı yolda giderken, kafeteryadaki genç adamın sigarasına mı saydırıyor, mukallit sayın vali de öğretmenin sakalına, kılık kıyafetine saydırıyor.
El aynı el, devletin eli... Ama oraya kadife eldiven uzatıyor, batıya ise demir yumruk.
O yüzden yine aynı dilekçemizi veriyoruz.
“Oraya ne veriyorsan, buraya da onu istiyoruz...”
Devletin kadife eldivenini yani...

Haberin Devamı


Sivillere ayakkabı kutusu askerlere harakiri kılıcı


“İNŞALLAH devlet alır” demiştim.
Devlet henüz almadı ama alma kararı aldı.
Daha doğrusu devletin askeri kanadı.
Japon imparatorunun Enver Paşa’ya hediye olarak gönderdiği harakiri kılıcı dün müzayedeye çıkacaktı. Ama Murat Bardakçı’nın yazısından öğrendik ki Genelkurmay, Enver Paşa’nın eşyalarının çoğunu alıp müzeye koymak istemiş.
Böylece, Japon imparatorunun memleketimize ibretlik hediye olarak gönderdiği, haysiyetli Japon mühendisin de nasıl ve nerede kullanılacağını, bizzat uygulayarak gösterdiği “Gurur intiharı kılıcı” olarak kabul edilen hediye, askeri müzeye konacak.
Eh ne diyelim, bir başka müzeye bir ayakkabı kutusu, bir para sayma makinesi, bir de kasa konursa devletin “Sivil Masumiyet Müzesi” de yapılmış olur ve bu güzel işbirliğiyle milli masumiyet tarihimizin yazılmasına başlanmış olur.
Harakiri kılıcı hayırlara vesile olur.

Yazarın Tüm Yazıları