Fenerbahçe'nin takipçisi neden 3.4 milyon daha az
Kulüplerin sosyal medya hesaplarının rakamlarına girdim. Girdim ve bir Fenerbahçeli olarak beni çok şaşırtan bir durumla karşılaştım.
Instagram’da Fenerbahçe’nin, Galatasaray’dan 3.4 milyon daha az takipçisi var.
Eğer “takipçi” sayısı “taraftar” sayısını yansıtıyorsa yıllardır “Türkiye’de en çok taraftarı olan kulüp Fenerbahçe’dir” inancım yerle bir olacak demektir.
Ancak iki kulübün takipçi profillerini ve davranışlarını çok dikkatle izlediğimde tuhaf bir durumla karşılaştım.
Sekiz yaşımdan beri iyi bir Fenerbahçeliyim ama önyargılı bir Fenerbahçeli olmamaya çalıştım.
O nedenle kulüplerin takipçi profillerini ve davranış biçimlerini vereceğim, yorumu sosyal medya analizcilerine bırakacağım.
GALATASARAY
EN YÜKSEK BEĞENİ: İYİ Kİ DOĞDUN İMPARATORE FATİH
Galatasaray resmi Instagram sayfası:
9.1 milyon takipçisi var.
17.8 bin paylaşım yapılmış.
105 hesabı takip ediyor.
Reklam amaçlı olmayan son paylaşımını dün yapmış. 148 bin beğeni almış. 1.523 yorum yapılmış.
Eylül ayından bu yana en fazla beğeni alan paylaşım Fatih Terim’in doğum günü için yapılan paylaşım olmuş. 901 bin beğeni almış.
“Bugün günlerden Galatasaray” hashtag’i ile yapılan sezon açılış paylaşımı 750 bine yakın beğeni almış.
Fenerbahçe sayfasından farklı olarak, “Sağlıkta şiddete hayır” ve “Sanat güneşimiz Zeki Müren’i anıyoruz” gibi etkili sosyal paylaşımları var.
EN BÜYÜK BEĞENİYİ BİR UÇAK PAYLAŞIMI ALDI
FENERBAHÇE’nin resmi hesabı:
5.7 milyon takipçisi var.
Bugüne kadar 18 bin görsel paylaşmış.
128 hesabı takip ediyor.
Son paylaşımını önceki gün yapmış. 292 bin 522 beğeni almış. 3 bin 170 yorum yapılmış.
Eylül başından bugüne kadarki paylaşımlarına bakıldığında...
Derbi paylaşımı 689 bin beğeni almış.
‘Bütün stat ayağa’ paylaşımı 963 bin beğeni almış.
Ama beğeni rekoru kıran paylaşımı havada maket bir uçak fotoğrafı.
“Samata’nın transferi tamam, uçakta” anlamına geliyormuş.
2 milyon 176 bin beğeni almış. 44 bin yorum yapılmış.
AKTİF KULLANICIDA FENERBAHÇE ÖNDE
Fenerbahçe’nin 3.4 milyon daha az takipçisi var. Ama aktif katılımcı kullanıcı sayısı Galatasaray’ınkinden fazla görünüyor.
Ayrıca Fenerbahçe sitesinde paylaşımlara yapılan yorum sayıları da Galatasaray’ınkinin çok üstünde.
Bir başka dikkatimi çeken de son derbi maçı ile ilgili paylaşım rakamları. Mesela o gün Fenerbahçe sayfasındaki “Bugün maçımız var” paylaşımı 601 bin beğeni alırken, Galatasaray’da bu
heyecanı gösteren rakamın yarısı bile yok.
*
NOT: Beşiktaş, Trabzonspor, Başakşehir ile Galatasaray ve Fenerbahçe basketbol takımlarının sayfalarını da yarın vereceğim.
TECRÜBE
RAKI, ŞARAP, VİSKİ, BİRA... HANGİ İÇKİ NE ETKİ YAPAR
Rakı: En yerli ve milli içkidir. Memleketin bunca meselesi varken katiyen başka mesele konuşturmaz. Çok yorar, gece sonunda aşka meşke hiç yer bırakmaz.
Şarap: Tam aksine, memleket meselelerine Fransız kalma içkisidir. Aşkı meşki çok konuşturur, ama “siesta”nın davetini hiç kıramaz. Erken uyutur, masa ve masadakiler başkalarına kalır.
Viski: “Hype” yapar, yani yükseltir. Teorik olarak sevişmeye en uygun içkidir, ama fiiliyatta iki kadehte bırakılmadığı için sonuç şaraptan da beter olur.
Votka; Shot shot içilir, ayakta içilirse eh. Ama oturarak içilirse, etraf o kadar kalabalık, laf ise daha da kalabalık olduğu için sabaha kadar konuşulur sonra dağılınır. Masada içilirse dağılınmaz, masadan toplanılır.
Tekila: Çoğunlukla etraf çok gençtir. Herkes yine ayaktadır. Herkes durmadan içmektedir, herkes durmadan gülmektedir. Ben içmediğim için hiçbir şey anlayamamışımdır.
Bira: Sadece yazın öğleyin içtim. Gerisini sokakta, maç veya konser öncesi içenlerde gözlemledim. Ya çökertiyor ya da saldırganlaştırıyor. Bu arada sık sık gittiğiniz tuvaletlerden birinden döndüğünüzde birlikte olduğunuz kızı bulamama ihtimaliniz yüksek.
Kokteyl: İşte o renkli sıvıları içenleri hiç anlamadım, anlamıyorum ve anlayamayacağım. İçenler de sonradan asıl içkiye geçtikleri için o renkli sıvının etkisinin ne olduğunu da bilmiyorum.
Kımız: Herkesin bildiği kimsenin içmediği efsane içki. At sütünden yapılıyormuş. Mersi ben almayayım, Kızılelmacılar önden buyursun.
DETAYLAR
TÜRK GİYİM SEKTÖRÜNÜ NİYE SEVİYORUM, İŞTE BUNLARDAN
Sevindim: Yıldız Teknik Üniversitesi’nce hazırlanan bu yılki “İtibar endeksi”nde 3 Türk
giyim markası Koton,
Kiğılı ve L.C. Waikiki “Elmas ligi”ne,iki marka Damat ve Defacto “Altın ligi”ne girmiş.
Sevdim: L.C. Waikiki’nin pandemi sonrası tasarımında yepyeni bir boyuta geçmesi ve bunu özellikle sosyal medyada paylaşım stratejisini çok modern buldum ve sevdim.
Beğendim: Bu yıl pandemi dolayısıyla mağazaları çok geç gezdim. Onun için de görüşümü geç yazıyorum. Mudo’nun geçen yaz tasarımlarını çok beğenmiştim. Bu yılkileri daha da çok beğendim.
MARAKEŞLİ ANDY WARHOLL, İMAAN, ERDEM VE ELİF ŞAFAK AYNI KAREDE
ŞU fotoğrafın güzelliğine bakar mısınız...
Son zamanlarda büyük ilgiyle izlediğim yeni nesil süper modellerden biri olan Imaan Hammam...
Fas ve Mısır kökenli bir manken.
Fotoğraflardan birinde üzerinde Erdem’in (Moralıoğlu) harika bir tasarımı...
Metropolitan’ın Camp sergisinin albümlerine giren tasarımcı. Bu gördüğünüz bir diğerinde Stella McCartney’in bir tasarımı...
Ve bu harika fotoğrafları çeken Hassan Hajjaj...
Dünya artık onu, “Marakeşli Andy Warhol” olarak tanıyor.
Bu fotoğraflar ve yazıyla Vanity Fair’in bu ayki dijital sayısında karşılaştım.
Celine, Stella McCartney, Fendi, Versace ve Erdem’in bu sezon tasarımlarını giymiş.
O yazıyı okurken şunu da öğrendim.
Pandemi sırasında evine kapanan İmaan Hammam, iki kitap okumuş.
Robin Sharma’nın “Ferrari’sini Satan Bilge” ve Elif Şafak’ın “Aşkın 40 Kuralı” kitaplarının İngilizcesi...
*
İmaan, Hassan, Erdem, Elif...
Bu isimleri art arda görmek...
İçimi açtı...
BABAMIN UÇAN OTOMOBİLİ, BENİM ‘SUSTALI MACK’İM
RAHMETLİ sağcı babamın müzikal şarkısı “Otomobil uçaar gider”di.
Solcu benim müzikal nakaratım ise “Köpekbaaalığı” diye ağzıma takılan Bertold Brecht’in antikapitalist “Üç Kuruşluk Operas”ıydı...
Müziklerini Kurt Weill’in yazdığı müzikalin en ünlü şarkısı “Mack the Knife”dı...
Türkçeye “Sustalı Mack” diye çevrilmişti.
Önceki hafta streaming plotformlarına işte bu müzikalin bu şarkısını Ella Fitzgerald’ın söylediği haharika bir yorumu kondu.
Bilmiyordum, 1950’lerde sahnede canlı kaydedilen bir yorummuş...
Ama nasıl neşeli, nasıl renkli ve eğlenceli anlatamam...
Günümüzün beş para bile etmeyen vodvil gerçeklerinden bıktıysanız tavsiye ederim.
Ben bir haftadır dinliyorum.
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
