Ertuğrul harikalar diyarında
YILLARCA önce Cirque du Soleil’in “Mystere” gösterisinden çıkarken şunu düşünmüştüm.
“Bu gösteriyi tasarlayan, bu kostümleri düşünen insanla mutlaka tanışmalı, konuşmalıyım...”
Kendimi “Alis Harikalar Diyarında” gibi hissetmiştim.
Harika kostümler, sirkle büyük şovu bir araya getirmiş muhteşem dekorlar, dans ve akrobasi...
Aralarına girip o dünyada dolaşmak istemiştim.
“Ertuğrul Harikalar Diyarında” diye bir senaryo yazmıştım kafamda...
20 yıl sonra nasip oldu...
* * *
O gösteriyi sahneye koyan insanın adı Franco Dragone’ydi...
Geçen hafta işte o insanla, Antalya’da bir akşamüzeri güneş batarken, bir lagünün önünde yan yana oturuyoruz.
Bayanlar baylar...
Karşınızda geçen yüzyılın gösteri alanındaki en büyük mucizelerinden biri olan Cirque du Soleil’in “Saltimbanco”, “O”, ‘Quidam”, “Alegria” ve “Mystere” gibi harika gösterilerini tasarlayan insan...
Sinyor Franco Dragone...
* * *
Sahneye koyduğu gösterileri bugüne kadar 100 milyondan fazla insan izlemiş. Las Vegas’taki o harika Celine Dion gösterisini tasarlayan da o...
Çin’deki “Han”, Macau’daki “Sular” gösterilerinin mimarı...
* * *
İşte bu büyük sanatçı 5 aydan beri Antalya’da...
Onu Antalya’ya getiren ise Rixos Otelleri’nin kurucusu Fettah Tamince’nin vizyonu...
Tamince Antalya’da 1200 dönüm arazi üzerine bir çocuk imparatorluğu yaratmış.
Bir Dinseyland’ı alın, ona Las Vegas’ın eğlence ve büyüklüğünü ekleyin... Önünüzde Türkiye’nin gerçek anlamda ilk temalı parkı “Land of Legends”...
Çocuklar için tasarlanmış bir dünya, çocuklar için tasarlanmış bir otel...
Bir “Alis Harikalar Diyarı...”
Geçen hafta işte bu çocuk dünyasında 24 saat geçirdim.
Bir çocuk olarak...
PLAJLARIN KUMU BERGAMA’DAN GELİYOR
850 dönümlük devasa parkın çeşitli yerlerinde doğal plajı andıran mekânlar var. Park, denizin kenarında değil ama size deniz kenarının bütün duygularını veriyor. Çeşitli yerlerde resmen harika kum plajlar var.
Bu kum da doğal plaj kumu değil. Bergama’daki bir tesiste silikondan üretiliyormuş.
Yetkili, “Maldivler’den getirmekten çok daha ucuza geliyor” diyor.
OTELİN BARINDA OTURUP KOKTEYL İÇEN ÇOCUKLAR
PARKIN oteli, Paris’teki Disneyland’da gördüğüm otellere beş basar.
Her şey çocuklar için tasarlanmış.
Odalarda playstation’lar var, otelin her yerinde çocuklar için dijital veya dijital olmayan bir eğlence köşesi var.
Otelin lobisinden aşağı inerken ortadaki barı görüyorum.
Etrafı çocuk dolu.
Ve ellerinde meyvelerden yapılmış alkolsüz rengârenk içecekler var.
Burası çocuk barı... Alkolün “A”sı yok... Vitaminin “V”si ise çok.
Bu parkta enerji lazım çocuklara...
LAS VEGAS’IN HAYAL ÂLEMİNİ FETHEDEN SOLCU BİR SOKAK TİYATROCUSUNUN HİKÂYESİ
FRANCO Dragone, 1952 yılında İtalya’nın Carano kasabasında doğdu.
Yedi yaşındayken ailesi ile birlikte Belçika’nın maden şehri olan Louviere’e göç etmişler.
Maden işçisi bir babanın oğlu ne olur? Tabii ki solcu...
1970’li yıllardır. 68 Mayıs’ı henüz geçmiştir.
İtalyan Commedia dell’arte geleneğini, solun sokak sanatı ile birleştirir.
Oyun konuları, yoksul sınıflar, cezaevlerindeki mahkûmlar, evsizler ve uyuşturucu bağımlılarıdır.
Yani tiyatro yaptığı yer bir sokak kumpanyasıdır.
Sonra yolu Kanada’ya düşer.
Orada kendisi gibi büyük bir vizyoner olan Guy Laliberte ile tanışır ve bir dünya efsanesi olacak olan Cirque du Soleil doğar.
Bu iki isim, yollarının ayrılacağı 1998 yılına kadar, mega şov dünyasının mimarı olarak birlikte yürürler.
Cirque du Soleil’in efsane gösterileri bu vizyon ortaklığından doğar.
LAS VEGAS’TAKİ VENETİAN HOTELİ’NİNKİNDEN UZUN KANAL
TEMA parkının tam orta yerinde, 1 kilometre uzunluğunda bir kanal var.
Bu kanalın bir ucu, Walt Disney’in “Fantasia” filmindekine benzeyen bir şatoya açılıyor.
Şatonun tam önünde, kanalın üzerinde uzun bir at ordusu var. Gece şatonun renkleri değişirken, suyun üzerine vuran görüntüsü harika oluyor.
Saat 21.00’den sonra Dragone’nin tasarımladığı harika şov başlıyor.
Üzerinde dev enstrümanlar olan kayıkların üzerindeki rengârenk kostümlü sanatçılar, Las Vegas’ta bile göremeyeceğiniz güzellikte bir defile yapıyor.
SİNEMADA BEŞİNCİ BOYUT BÖYLE BİR ŞEY OLUYOR, SIRILSIKLAM ISLANIYORSUNUZ
PARKIN en eğlenceli yerlerinden biri “Beşinci Boyut” sinema salonu. 3D’yi biliyorum.
Ama 5D’yi orada gördüm.
Oturup filmi izliyorsunuz. Burası suni denizlerle, göllerle ilgili bir park olduğu için tabii ki filmler de suyla ilgili.
Beşinci boyut da şu. Filmi seyrederken dalgalar sizi de ıslatıyor.
ARKADAŞ PENGUENLER AYLAK BALİNALAR BENEKLİ VATOSLAR
ÇOCUKLARLA el ele dolaşan penguenler, dev akvaryumlarda aylakça dolaşan beyaz balinalar, tropik bölge balıkları, mantraları andıran benekli vatoslar, Akdeniz balıkları ile harikulade bir çocuk dünyası burası...
En kısa zamanda Sinan Ali’yle geleceğim bu dünyaya...
Onun yaşına ineceğim, dünyaya onun gibi bakacağım...
Ve eğleneceğim...
Bir de “Allah’ım burası gerçekten Türkiye mi” diye şaşıracağım.
DENİZ DİBİNDE 20 BİN FERSAH
ÇOCUKLUĞUMUN en efsane romanlarından biri Jules Verne’in “Denizler Altında Yirmi Bin Fersah” adlı kitabıydı.
Land of Legends’de en eğlendiğim yerlerden biri 5 metre derinliğindeki dalma havuzuydu.
Amerikalıların geliştirdiği bir dalgıç başlığı takıyorsunuz. 30 kilo kadar ağırlığı var ve yukarıdan oksijen veriliyor. Su çenenize kadar çıkıyor ve çok rahat nefes alıyorsunuz.
Bununla daldık ve 15 dakika suyun altında kaldık. Binlerce balığı besledik.
SEN BU ÇAĞIN WALT DİSNEY’İSİN GEL BUNU ANTALYA’DA İSPATLA
FETTAH Tamince yıllar önce Las Vegas’ta Cirque du Soleil’in gösterisini izler.
Çıktığında şöyle düşünür:
“Uçak tasarımlamayı anlarım, bina yapmayı anlarım ama böyle bir şov nasıl tasarlanır...”
Franco ile böyle temas kurar.
O sırada Macau ve Arap Emirlikleri’nde mega şovlar sahneye koymaktadır.
Onu Antalya’ya gelmeye ikna eder. 850 dönümlük arazinin üzerine yapılan tesislerin ortasında Dragone’ye şunu söyler:
“Sen bu yüzyılın Walt Disney’isin. Gel buraya çocuklar için bir hayal âlemi tasarla...”
Franco Dragone, “İşte bu cümle beni etkiledi” diyor.
HAYATIMDA İLK DEFA BİR YUNUSA DOKUNUYORUM
LAND of Legends’in en ilgi çeken yerlerinden biri yunus balıklarının bulunduğu göletler.
Yarı belime kadar suya giriyorum. Bakıcısı talimat veriyor ve dişi yunuslardan biri önüme doğru geliyor. Hayatımda ilk defa bir yunusa dokunuyorum.
Hiç balığa dokunur gibi bir duygu değil. Tahta kadar sert bir derisi var.
Önümde başını kaldırıyor ve öpüyorum.
Sonra yüzerek göletin ortasına doğru gidiyorum.
Bir başka yunus önümden geçerken, üst yüzgecine sarılıyorum ve büyük bir süratle yüzüyoruz.
Karın kaslarımın acayip biçimde sarsıldığını, kollarımın gerildiğini hissediyorum.
İnsan bir yunusla böyle günde yarım saat yüzse karın kaslarını altı baklava olmasa da, iki yuvarlak haline getirebilir.
HAVUZ YUNUSLARI NE KADAR YAŞAR
KIZIM ve torunum birer hayvan aktivisti olduğu için, yunus göletinde soru üstüne soru soruyorum.
İşletme ortağı Murat Süğlün, yunuslar konusunda uzman biri. 1984 yılından beri gösteri yunusları ile ilgili.
Dünyada bu konuda oluşan kamuoyunun hassasiyetini çok iyi biliyor. O nedenle hayvan aktivistleriyle işbirliği yapıyorlar.
Ona her şeyi soruyorum.
Yunuslar ne kadar yaşıyor?
“Denizde doğal hayatta yaşayan yunusların ömrü 25 yıl. Ama havuz yunusları 40-45 yaşına kadar yaşayabiliyor.”
Havuz yunusu ne demek?
“Havuzda doğan yunuslar. Doğal hayatı bilmiyorlar. Doğal hayata bırakılırsa en fazla 2 gün yaşayabilirler. Avlanmayı bilmiyorlar.”
Gösteri yunusları için tepki yok mu?
“Yunuslara çok iyi bakıyoruz. Her hafta kan alınıyor ve inceleniyor. Kan tahlilleri hakkında hayvan derneklerine de bilgi veriyoruz. Mikrop alan yunus hemen tedavi havuzuna alınıyor.”
Bir gösteri yunusu günde kaç saat çalışıyor?
“Günde 4 saat kadar. Ama buna çalışıyor demek doğru değil. Çünkü yaptıklarının çoğu, denizde yaptıkları normal hareketler.”
Bir yunus günde kaç kilo balık yiyor?
“8 ile 10 kilo arasında.”
İNSAN ELİNDEN ÇIKMIŞ BİR UZAKDOĞU LAGÜNÜNDE SUNİ DALGALARLA YÜZMEK
LAND of Legends’in dip taraflarından birinde kayaların arasında harika bir lagüne geliyoruz.
Kendimi Leonardo DiCaprio’nun “Island” filmindeki lagünde hissediyorum.
Güneş batmak üzere.
Deniz değil sanki durgun bir gölün kenarındayız ve zencefille yapılmış harika bir kokteyli içiyoruz.
Biraz sonra dalga çıkıyor. Lagünün kum sahiline birden dalgalar vurmaya başlıyor.
Burası insan elinden çıkmış suni bir lagün.
Dalgalar suni...
Ama insanda yarattığı etki harika.
Bir kere daha anlıyorum ki 21’inci yüzyıl, insan eliyle yaratılmış suni cennetler yüzyılı olacak.
