Erol Olçok olsaydı 'pudra şekeri' krizini nasıl yönetirdi

AKP’nin yükseliş yıllarındaki iletişimcisi Erol Olçok’u son defa galiba Kanyon’da gördüm. Bir restoranda oturuyordum ve o da geçerken beni görmüş birkaç dakika sohbet etmiştik.

Haberin Devamı

Geçen hafta sonu arabasında kokain çeken gencin görüntüleri önüme geldiğinde nedense aklıma o gün geldi...

Bugün hayatta olsaydı ve bu görüntüler önüne gelseydi acaba bu krizi nasıl yönetirdi...

*

Benim görüşüm şöyle...

Dünyanın her yerinde görülebilecek sıradan bir polisiye olay bu...

Böyle olayları bir siyasi partiyle ilişkilendirmek, bunun üzerinden o partiye vurmak ne adil bir davranış ne de çağdaş bir siyaset yapma tarzı...

Dolayısıyla kanunlar ne diyorsa o yapılır ve olay da geçer gider...

Erol Olçok olsaydı pudra şekeri krizini nasıl yönetirdi

Öyleyse, böylesine sıradan bir polisiye olay, neden üç günde dallanıp budaklanıp bu hale geldi...

Kendi görüşümü anlatayım:

*

Haberin Devamı

BİR: Ülkede kutuplaşma öylesine keskinleşti ki, artık herkes “Her araç mubahtır” biçiminde Makyavelik bir zihniyete geçti.

İKİ: İktidar son 6-7 yılda siyasetini o kadar fazla semboller üzerinden yürüttü ki, artık toplumun öteki kesimi de sembollere sarıldı, her şeyi totemleştirmeye başladı.

“Beyaz Türk” kavramını aşırı sembolleştirip onun üzerinden siyaset yapan AK Parti, şimdi rakip partilerin sembolleştirdiği bu dönemde zenginleşmiş yeni bir “Beyaz AKP’li” imajı ile karşı karşıya kaldı...

ÜÇ: Ama en önemlisi şimdi anlatacağım üçüncü faktör...

Yargı ve adalet...

Yani Ezhel meselesi...

Asıl sorun işte orada yatıyor...

Onu da anlatayım.

‘PUDRA ŞEKERCİ’NİN ÇIKIŞI MI, EZHEL’İN 27 GÜN YATMASI MI

Ezhel gibi milyonlarca hayranı olan bir sanatçı, “Uyuşturucu kullanıyor” diye gözaltına alınıp 27 gün içeride tutuluyor...

Savcı, yıldırım hızıyla bu genç insan hakkında 10 yıla kadar hapis istemi ile iddianame hazırlıyorsa...

Erol Olçok olsaydı pudra şekeri krizini nasıl yönetirdi

Buna karşılık bir başka genç, kokain çekerken görüntülenip içeri alınır alınmaz serbest bırakılıyor... Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine yine içeri alırsan bile artık zararı önleyemezsin.

Haberin Devamı

Bir de “Pudra şekeri çekiyordum” zırvası ile hepimizi enayi yerine koymaya kalkıyorsa...

*

Bunu ne iktidar karşıtı gence, ne AKP’ye oy veren Ezhel hayranı gence anlatabilirsin....

*

Yani sonunda her şey gelip yargı ve adalete dayanıyor...

Emin olun tarafsız bir yargı, herkesin saygı duyacağı şekilde işleyen bir adalet sistemimiz olsaydı...

Dünyada milyonlarca gencin başından geçmiş sıradan bir olay böyle bir savaşa dönmez.

Ezhel hâlâ Türkiye’de olur...

Ezhel hayranı milyonlarca işsiz genç de içindeki öfke ve umutsuzluğun hıncını lüks arabanın içindeki bu “sonradan görme” gençten çıkarmazdı.

*

O yüzden bir kere daha söylüyorum...

Adalet ve insan hakları reformu bir an önce hayata geçirilmeli...

*

Haberin Devamı

Tanıdığım Erol Olçok hayatta olsaydı, büyük bir ihtimalle o da aynı şeyleri söylerdi...

GÜNÜN TARTIŞMASI
EVLİLİĞİNİZE DIŞARIDAN GAZEL OKUYAN VARSA HİİİÇ İPLEMEYİN

FAZIL Say’la Ece Dağıstan Say’ı tanıyan biri olarak şu “Evlilikte ayrı evleri korumak” meselesine, biraz geç de olsa ben de dalıyorum. Çünkü bu konuda epey de tecrübeliyim...

Erol Olçok olsaydı pudra şekeri krizini nasıl yönetirdi

Tansu’yla 51 yıldır evliyiz ama ilk günden itibaren çok fazla ayrı kaldığımız da oldu...

Ben Paris’te doktora yaparken o sık sık Türkiye’de olurdu.

Çok sık ayrı yerlerde olduk.

Odalarımızı çok erken ayırdık.

Şu sıralarda da Tansu bazen Urla’da, ben İstanbul’dayım...

Bu arada hayatımızın belki de en uzun süreli aynı evde olma halini pandemide yaşadık.

Haberin Devamı

Yani evlilik hayatının iki biçimini de çok iyi biliyoruz.

*

Sonuç....

Bu yıl birlikteliğimizin 53, evliliğimizin 51’inci yılındayız.

Bu 51 yıl boyunca şu iki sorunun cevabını birlikte verdik.

SORU 1: Evli bir çiftin veya partnerin fiziken aynı evde yaşıyor olması mutlaka “birlikte yaşadıkları” anlamına mı gelir?

CEVAP: Bazen evet, bazen kesinlikle hayır...

SORU 2: Evli bir çift veya partnerin ayrı evlerinin olması, ayrı yaşadıkları anlamına mı gelir?

CEVAP: Bazen evet, bazen hayır...

*

Birlikte şunu öğrendik:

Yeryüzünde bir tek “evlilik” veya “beraberlik” biçimi yok. Herkes kendine uygun bir beraberlik biçimi yaratabiliyor...

Kimse de kendi hayatına, korkularına, tarzına, ahlakına, inancına bakıp... Evliliği farklı yaşayan

Haberin Devamı

insanları yargılama hakkına sahip değil. Tavsiyem beraberliğinize böyle dışarıdan gazel okuyan varsa...

Hiiç iplemeyin...

ECE NE DİYOR
YOKSA ASIL MESELE AYRI EVİ KADININ İSTEMESİ Mİ

DÜN Ece Dağıstan Say’la biraz sohbet ettim. Bazı şeyleri Instagram hesabından da yazmıştı.

Bana biraz daha açtı.

*

43 YAŞIMA KADAR: “Ben 17 yaşından beri yurtdışı, yurtiçi kendi düzeninde tek başına yaşayan biriyim. Amacım her zaman kendi huzur ve mutluluk formülümü bulmak oldu. Evlenmek de hiçbir zaman ana hedefim olmadı, keza 43 yaşında evlendim.”

*

İKİ EVİMİZ VAR AMA: “Doğru... Bizim 2 evimiz var, ama bu ayrı yaşamlar sürmek değil. Kimse birbirinin üstüne çökmedi bizim ilişkimizde sadece, ama biz her günümüzü gecemizi çoğunlukla iki ev arasında geçiriyoruz. Sırt çantamızla gidip geliyoruz...”

*

AYRI YAŞAMAK DEĞER Mİ: “En önemli soru şu: Bu zahmetli mi? Evet bazen. Ama değer mi?

Hem de nasıl.”

*

ASIL KABULLENEMEDİKLERİ ŞU: “Bence burada sorun asıl şuradan kaynaklanıyor. Böyle bir durum varsa mutlaka erkek istemiştir de ondan ayrı evleri var. İşin en tuhaf yanı bunu daha çok kadınlar söylüyor.”

*

ÜÇ KERE BOŞANMIŞ KADIN DİYOR Kİ: “En ilginci de 3 evlilik, sayısız ilişki yaşamış bir televizyon sunucusu da ‘Kadın bunu kabul etmek zorunda kalmıştır’ diyor...” 

*

BU HAYAT BİZE ÇOK YAKIŞIYOR: “Bu tür bir beraberliği evliliğe yakıştıramıyorlar. Ama bilsinler ki bu hayat bize çok yakışıyor.”

Erol Olçok olsaydı pudra şekeri krizini nasıl yönetirdi

MİLLİ VE YERLİ NFT’YE ‘TOKEN’ Mİ DESEK, YOKSA ‘JETON’ MU DESEK

DÜN Hürriyet’te Fulya Soybaş’ın köşesinde okudum.

Türkiye’den de ilk NFT formatında ürün satışı başlamış. İlki Fenerbahçe oyuncusu Mesut Özil’in forması, öteki ise sanatçı Tarık Dolunay’ın “Fractal İstanbul” adlı eseriymiş.

Günlerdir NFT’yi Türkçeye nasıl çevirebileceğimizi düşünüyorum. Kavram ingilizce “non-fungible-tokens” kelimelerinden oluşturuldu. Soybaş’ın yazısında üç ayrı yerde üç ayrı çeviri var.

Girişte “Değiştirilemeyen token” denmiş.

KRIPTOMEDIA kurucusu Eray Dengiz, “Değiştiri-lemez ve benzersiz jeton” demiş.

BİTTRT Araştırma Müdürü Helin Çelik ise “Eşsiz token” diyor.

Daha önce birileri “Değiştirilemez kripto para” demişti.

Her şeyi “yerli ve milli” yapmaya çalıştığımız şu dönemde ne yapsak araya ya “token” ya da “jeton” giriyor. Araya “kripto” kelimesi kaynak yapıyor.

Yazarın Tüm Yazıları