Paylaş
BAŞBAKAN Davutoğlu’nun salona girişi, iki defa anons edildi.
O salona girerken, davetlilerin hepsi ayağa kalktı.
Davutoğlu’nun gülüşü artık onun hepimizin hafızasındaki resmi olarak kaldı.
Eşi Sare Hanım da yine güler yüzlüydü.Masadakilerin hepsinin ellerini sıktı.
* * *
Yemek Başbakan’ın kısa bir konuşması ile başladı.Ama daha girişte altını çizerek ve iki defa şunu söyledi:
“Burada şunu söylemek istiyorum. Önümüzdeki 4 yıl ülkemizde hiçbir seçim olmayacak.
Biz 4 yıllık bir programla karşınızdayız.”
* * *
İlk bakışta insana sıradan gibi gelen bu cümle, bulunduğumuz konjonktürde tabii ki çok önem kazanıyor.
Ortalıkta şu söylenti dolaşıyor:
Meclis’ten başkanlık sistemi anayasası geçmeyecek.m Son anketlere göre, şu an AKP oyları yüzde 50’yi geçmiş durumda.
MHP baraj sınırında görünüyor. HDP ise barajın altında.
Erken seçime gidip ezici bir AKP zaferiyle çıkmak ve başkanlık sistemini Meclis’te kabul ettirecek veya referanduma götürebilecek bir çoğunluğa sahip olmak, insana çok mantıksız gelmeyen bir söylenti ama bu Türkiye’nin bu yılı da seçimle kaybetmesi demek.
O nedenle Davutoğlu’nun bu sözleri çok önemliydi.
* * *
Aynı cümleyi, yemekten sonra sorulara cevap verirken iki defa daha tekrarladı.Bu da bende sanki bu cümlenin tesadüf değil, altı çizilerek inançla söylendiği hissini yarattı.Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek.
BUDHA BAR
FETTAH Tamince’nin Rixos Oteli, Davos’un çıkışında bir yerde. Otel henüz Davos Forumu (WEF) resmi listesine girmemiş. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Her yıl bir hafta boyunca dünyanın merkezi haline gelen bu şehrin gece gidilebilecek en güzel barı burada. Fransa’nın ünlü Budha Bar’ı ile anlaşmışlar ve aynı atmosferi yaratmışlar.
MASADAN 2
İstanbul yolcu sayısında FRANKFURT’U GEÇTİ
BAŞBAKAN konuşmasında bir bilgi verdi.“Size çok önemli bir haberi burada vereyim. Geçen hafta itibariyle İstanbul Havalimanı, yolcu sayısı bakımından Frankfurt Havalimanı’nı geçerek, Avrupa’da üçüncü sıraya oturdu.” Bu arada bir şaka da yaparak, “Alman dostlarımız alınmasın. Biz onları çok seviyoruz. Türkiye’ye gelen çok Alman var” dedi.
Atatürk Havalimanı 250 bin fark yapmış
YEMEKTE TAV’ın patronlarından Hamdi Akın da vardı.
Ona sordum, “Evet geçtik” dedi.
Rakamları ezbere biliyordu, orada bana söyledi:
Heathrow Londra: 75 milyon.
Charles de Gaulle Paris: 65 milyon.
Atatürk İstanbul: 61 milyon 300 bin
Frankfurt: 61 milyon 50 bin
Schiphol Amsterdam: 58 milyon.
Işidizm ve rasizm aynı şeylerdir
BAŞBAKAN’ın önceki akşamki konuşmasından bir şey dikkatimi çekti.
Türkiye’ye yapılan en büyük eleştirilerden biri “IŞİD’e karşı yeterince mücadele etmemesiydi”.
Buna verdiği çevap genellikle şöyle özetleniyordu:Biz hem DAEŞ hem PKK terör örgütüne karşı savaşıyoruz.
Bu konuşmada biraz daha ileri giderek, ilk defa IŞİD’i ayrı ve çok vurucu bir cümlede ifade etti:
“DAEŞ hem bütün dünyaya hem de İslam’a zarar veren barbar bir örgüttür.” Ayrıca bunu çok vurucu bir cümleyle şöyle ifade etti: “Işidizm ve rasizm (ırkçılık) arasında hiçbir fark yok."
”Böylece IŞİD örgütünü sapkın bir ideoloji olarak gördüğünü ve ırkçılıkla bir tuttuğunu açıkça ifade etti.
Bu arada araya şunu da ekledi:
"Ben Palmira şehri hayranıyım. DAEŞ oraya da saldırdı. Bu insanlığa ve insanlık kültürüne saldırıydı."
”Davos’tan aklımda kalacak en çarpıcı cümlelerden ve “vaziyet alışlardan” biri buydu.
Sorulan ilk soru basın özgürlüğü oldu
DAVUTOĞLU’na burada en çok sorulan iki sorudan biri, “Türkiye’de basın özgürlükleri ve özellikle özgürlüklerin çok gerilemesi” oldu.
Tabii ki öteki de Suriye ve IŞİD’di.Masalara kartlar konmuştu.
Herkes sorusunu yazıp verdi.
Okunan ilk soru basın özgürlüğüydü.Başbakan konuşmasının ilk bölümünde klasik tezlerini tekrarladı.
Yani Türkiye’nin özgür bir ülke olduğunu uzun uzun anlattı.
Bu arada içeride 17 gazetecinin bulunduğunu ama hiçbirinin gazetecilik suçundan içeride olmadığını söyledi.
Ama bu sözlerin Davos’a katılanlar gözünde çok ikna edici olduğunu sanmıyorum.
MASADAN 3
Özgürlükler ve demokrasi yeni bir anayasa ile tam teminat altına alınacak
BAŞBAKAN’ın konuşmasında, bence yeni sayılabilecek bir ayrıntı daha vardı.
Yeni anayasayı anlatırken, yine bence önemli bir çerçeve çizdi.Söze “Hiçbir demokrasi kusursuz (perfect) değildir...
Önemli olan perfect’e en yakın olanını sağlayabilmektir.
”Önce demokrasinin üç ana kolonunu tarif etti.
“Kanunların geçerli olması” (rule of law), “Özgürlükler” ve “Kamu düzeni” (kamusal düzen) “Kamu düzeni” kavramını konuşmasında en az 10 kere tekrarladı.
Bunu da “En özgür devletlerin bile kamu düzenini bozacak eylem ve hareketlere izin vermeyeceği” anlamında kullandı.
Bana göre konuşmasının en can alıcı noktası hemen bundan sonra geldi.
Şöyle dedi:
“Yeni anayasadan sonra Türkiye siyaseten çok daha demokratik yönelimli bir ülke olacaktır.”
Bu cümlede, bugünkü durumun yeterince arzu edilen bir düzeyde olmadığının kabul edilmesi de saklı.
Tabii yeni anayasaya atfedilen önem de açıkça dile getiriliyor.
Eğer bu yorumum yanlış değilse, Başbakan yeni anayasa yapılabildiği takdirde bugünkü şikâyetlerin de ortadan kalkabileceğini ima ediyor.
Ama bu son cümle tamamen benim yorumum...
Yemek tam bir şef tadım listesi gibiydi
EV sahibi, davetiye üzerinde şöyle yazmıştı:“Senior Advisor of the World Economic Forum H. Cüneyd Zapsu and Chairman of Rixos Group Fettah Tamince...
”Zapsu’nun Davos Forumu’nun danışmanı olduğu özellikle belirtilmişti.
Davetiyenin üzerinde Türk Hava Yolları’nın da gecenin sponsorlarından olduğu belirtiliyordu.
Mönü bugüne kadar devlet davetlerinde hiç görmediğim bir özelliğe sahipti.
7 yemekten oluşan bir tadım mönüsü hazırlanmıştı.
Yemekten önce nar suyu ikram edildi.
Stilize edilmiş bir Anadolu tabağı, bebek kalamarlı lahana sarma...
Kırmızı mercimek çorbası...
Bergama tulumpeynirli aragula salatası...
Taze otlarla marine edilmiş levrek buğulamam Baklava ve fıstık.
Perde arkası 1
Bu davet bir nezaket mi yoksa daha hoşgörülü bir uygulamanın ilk adımı mı
DIŞİŞLERİ dönemi de dahil, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bir davetine ilk defa katılıyorum.
Geçen yıl aynı yemeğe davet edilmemiştim.
Bunu basit bir nezaket olarak mı yoksa hükümet politikalarında akreditasyon uygulamalarında daha hoşgörülü bir açılımın başlangıcı olarak mı kabul edeceğimi henüz bilmiyorum.
Yemeğe benim dışımda Hürriyet Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, Doğan Gazetecilik Yönetim Kurulu Başkanı ve Hepsiburada.com Başkanı Hanzade Doğan Boyner ile Hürriyet yazarı Gila Benmayor da davetliydi.
Ama bir başbakanı yemekte dinleyip canlı olarak oradan Hürriyet Web’e yazmayı özlemişim.
Önceki akşam o zevki bir kere daha yaşadım.
Hürriyet, Başbakan’ın “Önümüzdeki 4 yıl seçim yok” sözlerini veren ilk internet sitesi oldu.
Haberi masadan, konuşmayı dinlerken yazdım.
Perde arkası 2
Cüneyd Zapsu yine devreye girmiş gibi
BU davete önem verdiğim için, bütün ayrıntılarını yazmak istiyorum.
Yemek daveti bana çok önceden yapılmıştı.
Ben de katılacağımı bildirdiğimi sanıyordum.
Mesajı yazdığım bende görülüyor ama tahminim bir internet kazası oldu.
Neticede ikinci mesaj geldiğinde kontenjan dolmuştu.120 kişilik yemeğe 500’den fazla insan başvurmuştu.
Samimi olayım, ben yine bir akreditasyon olayına bağlamıştım.Ama yanılmışım.
Bunun için Başbakan’a danışmışlar, o da kabul etmiş.Cüneyd Zapzu, Davos toplantılarının en gedikli simalarından biri.
Burada çok çevresi var ve çok aktif.
Bir Türk siyasetçisinin, onun gibi bir insanın yardımına sahip olması bence şans.
Bazen diyorum ki, “Keşke Ankara onu özel temsilci olarak Moskova’ya gönderse...
”Bu arada geçmiş yıllarda ağır bir hastalık geçiren Aziz Zapsu da tamamen iyileşmiş.
Onu bu defa çok iyi gördüm.
Ben bu iki kardeşi hep çok pozitif ve hoşgörülü buluyorum.
Paylaş