Bugün ayaktaysa kendisi ve bu iki insan sayesinde

Dün Posta gazetesinin manşeti şöyleydi:

Haberin Devamı

“Ebru’nun zaferi”...

Aslında, bu başlığı Adnancı çetenin mahkûm olduğu gün ben atmalıydım...

Ama Posta’yı kutluyorum...

Bugün ayaktaysa kendisi ve bu iki insan sayesinde

Benim 25 yıldır takip ettiğim bir olaydı bu...

Adnancı zalimlerin “Adnan Hoca” olduğu günlerde, herkesin ondan korkup sindiği günlerde, onun zulmüne uğrayıp da tek başına mücadele eden bir kadın vardı.

Adı Ebru Şimşek...

Bu çete ona yapmadığı zulmü bırakmamıştı...

*

Ebru Şimşek dün Posta’da Alev Gürsoy Cimin’e konuşmuş.

Bu 25 yıl boyunca başına neler gelmiş onu anlatıyor.

Bu çetenin kendisine yaptıklarını, tek başına kalışını, her şeyini kaybedişini...

Şu cümlesi çok koydu bana:

“Çocuklarıma anlatacak tek güzel gençlik masalı bırakmadılar.”

Haberin Devamı

Neredeyse tek başına verdiği bu hukuk savaşı sırasında kendisine destek olan bir insanı açıklıyor. Bir gizli kahramanı yani...

*

Bir de bu mülakatta adını geçirmediği ama yıllarca önce bir televizyon programında ağlayarak teşekkür ettiği bir başka insan daha vardı...

Her ikisinin de kim olduğunu anlatacağım size...

Ama önce bu kadının 25 yıl boyunca gördüğü zulmü onun ağzından dinleyelim.

AVUKATLARI BİLE SİNDİRDİLER DİLEKÇEMİ BİR ARZUHALCİ YAZDI

“Benim en güzel çağlarımı ellerimden aldılar. 17 yaşlarım bitmemişti henüz, daha hayatı tanımadan korkunç bir şeyin içine düştüm.”

“Yıllarca şantajlar, tehditlere maruz kaldım. 350 tane dava açıldı bana. Öyle kötüydü ki aynı gün içinde 5 duruşmam olabiliyordu, aynı gün içinde Tuzla Adliyesi’ne gidip, oradan çıkıp Şişli ya da Kumburgaz’a, ki bütün günlerim adliyelerde geçiyordu. Ağzımı açtığım an davalar yağıyordu.”

“Onların bir avukat ordusu vardı, bense kendimi savunacak avukat bulamıyordum. İlk şikâyetimi Şişli Adliyesi’nde arzuhalciye yazdırmıştım. Avukatları mahkemede bana yapmadığını bırakmadı. Hatta bir tanesi duruşma esnasında benim için ‘Göbeğini açmış orucumu bozuyor’ bile dedi. Sirk gibiydi mahkemeler resmen.”

Bugün ayaktaysa kendisi ve bu iki insan sayesinde

Haberin Devamı

HERKES KAÇARKEN BİR TEK İNSAN BANA EL UZATTI

PEKİ bu dönem boyunca ona sahip çıkan kimse olmadı mı?

Bir insan varmış.

“O dönemde herkes benden kaçarken Kemal Sunal rahmetli bana çok sahip çıktı.

Beni dizisine istedi. Sahiplendi. Çok şey borçluyum ona beni dinledikleri için. Evinden sefertası ile yemek getirip benimle paylaşırdı Kemal Abi.”

Ebru Şimşek mülakatının bir de Posta’da yayınlanmayan bölümü var.

Onu da bana mülakatı yapan Cimin anlattı. Şöyle demiş:

“Ertuğrul Özkök’e çok minnettarım. Bu operasyon ilk yapıldığında benimle ve Adnan Oktar ile ilgili ‘Bu bizim 25 yıllık ayıbımız’ diye bir yazı kaleme aldı.”

Ancak asıl teşekkür edilmesi gereken insan bir başkasıydı ve Ebru yıllar önce Reha Muhtar’ın bir programında yapmıştı.

Haberin Devamı

Çantasından Hürriyet yazarı rahmetli Yavuz Gökmen’in, “Bu hepimizin ayıbıdır” başlıklı yazısını çıkarmış, “İşte bu insan sayesinde direnebiliyorum” demişti.

Evet hepimizin...

Bütün medyanın 25 yıldır taşıdığı bir ayıptı bu kadına yapılan zulüm....

KOMÜNİZM İYİ YAZARLARI OLMADIĞI İÇİN Mİ BATTI

BİR yerde Martin Scorsese varsa kaçırmam...

Martin Scorsese’nin streaming platformlar için yaptığı yeni bir tarz belgesel yayınlandı.

Bu defa kaçırmamam için ikinci bir neden de vardı. Konuştuğu kişi Fran Lebowitz’di...

Dizinin adı da “Pretend It’s a City...”
(Tut ki burası bir şehir...)

Bugün ayaktaysa kendisi ve bu iki insan sayesinde

Türkiye’de çok tanınan bir kişi değil.

Ama medya ve sanat dünyasında benim için gerçek bir stardır.

Haberin Devamı

Tam modern bir metropol yazarıdır.

Evinden hiç çıkmadan yaşadığı şehri, çok şahsi bir üslupla öyle harika yazar ki...

Merkezin meşru yazarları hep üst sanat kitapları ve filmlerini yazarken o “Best of the Worst” köşesinden “en berbat popüler kültür ürünlerinin en iyilerini” bulur yazar.

Hayatında daktilo kullanmamıştır.

Sosyal medya ve dijital araçlardan çok uzak durur. Yazılarını tükenmezkalemle yazar...

Ama çok renkli bir kişiliktir...

*

Scorsese işte o Fran Lebowitz’le 3 bölümlük bir mülakat belgesel yaptı.

New York’u dolaştırıyor bize ama aynı zamanda hepimizin günlük hayatındaki konulara çok şahsi ve keskin yorumlar getiriyor.

Mesela komünizmle ilgili şu sözleri:

Haberin Devamı

“Hiç komünist olmadım. Ama evimde komünist kitap yok diye komünist bir kitapçıya gittim. Raflara baktım ve anladım ki komünizm iyi yazarları olmadığı için batmış.”

*

Bir itirafta bulunayım mı... Galiba ben de buna yakın bir yerde duruyorum...

“Kızıl Süvariler”, “Ve Durgun Akardı Don” ile “Tütün” arasına sıkışmış bir kızıl rejim kültürü benim kulağıma da aynı şeyleri fısıldıyor.

Şimdi gelin size Fran Lebowitz’den küçük bir potpuri sunayım.

ZEVK VE SUÇLULUK
BİR TABAK SPAGETTİ YEDİM DİYE SUÇLULUK DUYMAM

“Hayatta zevk aldığım hiçbir şeyden pişman olmadım, ‘Suçluluk hissettiren zevk’ demek bile saçma. Ama insan öldürmekten zevk almam.”

“Öyle bir devirde yaşıyoruz ki insanlar var bebekleri kafeslere koyuyorlar, insanları öldürüyor hapse atıyor ve suçluluk duygusu duymuyorlar. Ben niye duyacağım? Benim zevklerim kesinlikle iyi huylu, yani ben zevk alırken kimse ölmez, kimse taciz edilmez. İki tabak spagetti yedim, polisiye okudum diye mi? Ve yaşlandıkça insanlara şunu diyorum: Zevk alıyorsan hadi buyur al.”

GELECEK
BUGÜN GENÇ OLSAYDIM ‘SU ARAYICI’ OLURDUM

“Bir genç bana gelip ‘Ben ilerde ne olayım, yazar mı, sinemacı mı’ diye sorduğunda şu cevabı veriyorum:  Senin yerine olsam su arayıcı olurdum. Çünkü biz suyu bitirdik, size kalmadı.”

Bugün ayaktaysa kendisi ve bu iki insan sayesinde

CİNSELLİK
YAHU HİÇ SEKS OLMADAN SEKS SKANDALI OLUR MU

“Geçtiğimiz yıllarda bir seks skandalı oldu.  Anthony Weiner’le ilgili. (Kadınlara Twitter üzerinden, altından organı belli olan boxer’lı seksi fotoğraflarını gönderdiği için istifa eden milletvekili.) Ama ortada seks yoktu. Adam kimseyle yatmamış ama kariyerini seks skandalıyla kaybetti. Bu hayret verici bir şey. Kariyerinden olacaksın bari ortada seks olsun. Sekssiz seks skandallarımız, arkadaşsız arkadaşlıklarımız, görünmez sanat. Bu farklı tür bir insan artık.”

HASSAS METOO
SİZ OKUMAYIN AMA BEN TACİZCİ YAZARI OKUMAYA DEVAM EDERİM

“Henry Roth kız kardeşi ile yatmış. Feci bir şey. Elbette ‘Henry Roth ne de iyi adammış’ demem. Hayatta olsa belki onunla konuşmayı keserim. Ama sanatı başka bir şey. Bu onun kitabını okumama mani değil.”

“Mesela James Levine... Hakkındaki taciz suçlamalarına inanmadığımı söylemiyorum. Diyelim ki yüzde yüz doğru olsunlar. Tamam işi MET operayı yönetmek olduğu için evet onu kovmak zorunda kaldılar. Bunu anlarım. Ama kayıtlarını arşivden çıkarmak zorundalar mı? İşte bunu anlamıyorum.

Adam büyük sanatçı ‘Artık yaptıklarını düşünmeden onu dinleyemezsin’ diyorlar. Siz dinleyemezseniz de ben dinlerim...”

SURVIVOR

İLK GÜNDEN ‘BEL AĞRISI’ UYDU MU ‘ISSIZ ADAM’A

PANDEMİ bizim evde “Toplu televizyon izleme seansları” yaratınca ben de “Survivor” izleyicisi oldum ve ilk şoku yaşadım.

“Issız Adam” filminin efsane oyuncusu Cemal Hünal da şöhretler takımında yer alıyordu...

Bugün ayaktaysa kendisi ve bu iki insan sayesinde

Düşünebiliyor musunuz... Issız Adam yahu...

O karizma...

O sükûnet adamı...

Onu “Hadi hadi” diye takım arkadaşlarını desteklerken hayal edebiliyor musunuz... Nitekim hayal etmemize bile zaman kalmadı ilk gün belindeki ağrı nüksetti...

Şimdi “Gelmeden ayrılabilir” dedikoduları ile çalkalanıyoruz hâlâ...

Geceleri uyanıyorum... Kafamda filmin harika şarkısı....

“Anlamazdın... Anlamazdııınn” diye yankılanıyor...

Gerçekten anlamazdım... Nitekim hâlâ anlamaya çalışıyorum...

Acaba onun hayatı haline gelen “Issız Adam” imajını mı yıkmak istiyor...

Öyleyse haklı olabilir...

Ama şunu da unutmaması lazım.

Henüz 44 yaşında...

Yani öyle daha ilk günden “Belim ağrıdı”...

İşte o delikanlı Issız Adam’a uymaz...

HANGİSİ DOĞRU SÖYLEMİYOR ‘CUMACILAR’ MI ‘5 VAKİTÇİLER’ Mİ

DÜn bir arkadaşım aradı ve “Bu namaz kılanlar anketinde bir tuhaflık yok mu” dedi.

“Var” dedim. Çünkü ben de yazdıktan sonra fark ettim. Yüzde 24 “Beş vakit namaz kılarım” diyor. Buna karşılık yüzde 17 “Cuma namazına giderim” diyor.

Bu durumda mantıken “Beş vakit namaz kılıyorum” diyenlerin bir bölümü cuma namazına gitmiyor.

Demek ki birileri doğruyu söylemiyor.

Mantıken de “Beş vakit kılıyorum” diyenlerin bir bölümü.

KATKIDA BULUNANLAR

Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları