Paylaş
*
Ertesi gün yazı günümdü, ama 15 Temmuz anmalarının yapıldığı gün yanlış anlaşılır diye bekledim.
*
Yazıyı yazan Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bilâ...
Bu sözleri söyleyen kişi ülkenin Başbakanı Binali Yıldırım.
Şimdi size aynen onun ağzından 15 Temmuz gecesini aktarıyorum.
*
Başbakan Yıldırım, “MİT Müsteşarı ile tahminen 22.30-23.00 arası konuştum” diyor...
Şimdi bu saati bir kenara yazın.
Fikret Bilâ soruyor:
“MİT Müsteşarı bu bilgiyi vermiş miydi size, aradığınız zaman?”
Buyurun ülkenin Başbakanı’nın 15 Temmuz gecesi için bu soruya verdiği cevap şu:
“Hayır, MİT Müsteşarı’ndan o bilgiyi alamadık.”
*
Şimdi nefesinizi tutun, çünkü asıl cümleye geliyorum.
Başbakan’ın sözlerinin devamı aynen şöyle:
“Bilgiler bize intikal etmedi. Ne bana ne de Cumhurbaşkanı’na... Müsteşar da o anda darbeyle ilgili bir şey söylemedi.”
*
Bu konuşmanın yapıldığı saati tekrar hatırlayalım.
Saat 22.30 ile 23.00 arası...
*
Bir de o gün öğleden sonra olanları hatırlayalım.
- O gün saat 14.30 civarında Binbaşı O.K. MİT’e gelip darbe istihbaratı vermiş.
- MİT Müsteşarı saat 18.00 civarında Genelkurmay’a gitmiş ve “Bunun daha yaygın bir hareket olduğu” değerlendirmesi yapmışlar.
- MİT Müsteşarı Cumhurbaşkanı’nın koruma müdürünü arayıp, “Sen orayı koruyabilir misin” diye iki defa sormuş.
- Genelkurmay Başkanı bütün birliklere “Uçak ve helikopterlerin kalkışlarını yasakladım” talimatı vermiş.
Bazı birlikler Boğaziçi Köprüsü’nü kapatmış.
- Ve en önemlisi F-16’lar Ankara üzerinde uçmaya başlamış.
*
Beyler, saat 22.30-23.00 arası...
Ülkenin Başbakanı “Darbe oluyor” diyor...
MİT Müsteşarı’nın en azından Cumhurbaşkanı’nın koruma müdürüne anlattıklarını o saatte Başbakan’a da anlatması beklenmez mi?
*
Sizce burada bir tuhaflık yok mu?
Başbakan mı saati yanlış hatırlıyor?
MİT Müsteşarı gerçekten hiçbir şeyden habersiz mi?
Yoksa...
*
Nagehan Alçı beni uyardı...
Ben de artık bu konuya girmiyorum.
*
Ama Allah için birileri çıkıp bu soruyu sorsun ya...
15 Temmuz günü andığımız 250 şehidin aziz hatırası için sorsun...
15 TEMMUZ DIŞARIDAN NASIL GÖRÜNÜYOR
ŞURASI kesin...Türkiye 15 Temmuz’un birinci yıldönümünü neredeyse tek ses olarak andı.
Peki , darbenin birinci yılında 15 Temmuz dışarıdan nasıl görünüyor?
16 Temmuz gecesi Coldplay konseri için Paris’teydim.
Fransa’nın biri merkez sağ, öteki merkez sol iki ana akım gazetesinin manşetleri şöyleydi:
Merkez sağın en büyük gazetesi Le Figaro bunu manşetine çekmişti.
Manşetin özeti şuydu:
“Darbenin birinci yılında Türkiye hızla otoriterleşmeye ve yalnızlaşmaya gidiyor.”
Merkez ve merkez solun en büyük gazetesi Le Monde 8 sayfalık özel bir ek yapmıştı.
Onun ana fikri de buydu.
Şöyle baktım...
1970’li yıllarda genç bir öğrenciyken 12 Mart dönemindeki Türkiye’yi andıran bir görüntü vardı.
Bir tam sayfa hapisteki gazetecilere ayrılmıştı.
Başta Kadri Gürsel olmak üzere sekizinin fotoğrafları vardı.
Bu manzara beni hem korkuttu hem düşündürdü...
Anladım ki, 15 Temmuz’u dünyaya anlatamıyoruz.
Bunun nedeni de 15 Temmuz sonrası uygulanan politikalar...
3 GÜNDE 240 BİN İNSAN VE İŞTE MÜZİĞİN GÜCÜ
PAZAR akşamı Paris’te Coldplay konserindeydim...
Konser olarak olağanüstüydü, şov olarak mükemmeldi.
Şimdi size bu konserden gözlemler:
- Coldplay, Paris’te 3 konser verdi. Konserler şehrin en büyük mekânı olan Stade de France’ta yapıldı.
Grubun vokalisti Chris Martin’e göre statta 80 bin kişi vardı. Demek ki 3 gecede 240 bin kişi izlemiş.
*
- Konsere girerken hepimize elektronik ışıklı birer bileklik verildi.
Bilekliklerdeki ışıldakların kontrolü, konserin reji masasındaydı.
Masa, şarkının ritmine ve senaryoya göre 80 bin kişinin bileğindeki ışıldakları farklı renklerde yakıp söndürüyordu.
Bu konserin bir de filmi çekiliyordu. Görüntü çok etkileyiciydi.
*
- Coldplay konser için harika bir playlist hazırlamıştı.
İlk albümlerinden sonuncusuna kadar en güzel parçalarını çaldılar.
*
- Bütün konser boyunca arkadaki ekrana grup üyeleri dışında tek kişinin görüntüsü ve konuşması yansıtıldı.
O da Muhammed Ali’ydi...
KADİR BEY, İSTANBUL’U AŞK ŞEHRİ YAPABİLİR MİSİNİZ
PARİS’te en dikkatimi çeken afiş buydu.
“Paris’i aşkın şehri yapalım...”
Afişi Paris Belediyesi hazırlamıştı...
Amacı “AIDS’e karşı” bir kampanyaydı..
Ana teması “AIDS’siz bir Paris”ti.
İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden biri...
Acaba biz de burayı bir aşk şehri haline getirebilir miyiz diye düşündüm.
Sonra bu fikri hemen sildim kafamdan.
Alperenler böyle bir şeye izin verir mi hiç...
Bence İzmir bunu denemeli...
PARİS’TEN NOTLAR
- GAY SANATININ en büyük isimlerinden çizer Tom of Finland’ın filmi yapılmış.
Yakında gösterime çıkıyor.
*
- CHRISTOPHER NOLAN fanatiklerine...
Yönetmenin yeni filmi “Dunkerque” gösterime çıkıyor.
*
- STEVE MCQUEEN hayranlarına... Paris’te şu sıralar “Steve McQueen Style” konulu bir sergi var.
*
- İÇİNİZDEKİ HAYVANA... Magnum dondurmaları sloganını iyice güçlendirmiş:
“İçinizdeki hayvanı özgür bırakın...”
Paylaş