DÜN yaş günümdü.Gazeteye geldiğimde masamın üzerinde bir not buldum.Bir dost, hayatımın bilançosunu çıkarmış.
1947 yılında bir salı günü doğmuşum.
Bugüne kadar tam 21.550 gün yaşamışım.
Yani 517.200 saattir hayattayım.
Bakın o günden bu yana neler olmuş:
* * *
8 Nisan 1947’de İkinci Dünya Savaşı sona ereli daha birkaç yıl olmuştu. 1946’da Amerika’da sesten hızlı uçuş denemesi başarıldı, ilk Poloraid fotoğraf makinesi icat oldu.
1953’te yani 6 yaşındayken ilk renkli TV yayını ABD’de gerçekleşti.
1961’de 14 yaşındayken Sovyet Yuri Gagarin uzaya giden ilk insan oldu. O yıl Menderes, Polatkan ve Zorlu idam edildi. Evimizde sabaha kadar Kuran okundu.
1967’de 20 yaşındayken Güney Afrikalı Christian Barnard ilk kalp naklini gerçekleştirdi.
1969 yılında 22 yaşındaydım. Ay’a ayak basan ilk insanlar Neil Armstrong ve Edwin Aldrin’i TV’den seyrettim.
* * *
1970’te 23 yaşındayken IBM firması ilk floopy denilen esnek disketi üretti.
1974 yılında 27 yaşını yeni bitirmiştim, Paris’teydim ve Kıbrıs Barış Harekátı gerçekleştirilmişti. Microsoft adlı yazılım şirketi kurulmuş, ilk "Bar Code" uygulaması başlamıştı.
1980 yılında 33 yaşındaydım. 12 Eylül askeri harekátı olmuştu. Ardından banker faciaları geldi.
1983 yılı benim için çok önemliydi. 36 yaşındaydım ve Turgut Özal’la birlikte liberal düşünceyi keşfettim. Microsoft’un "Windows" sistemi hayatımıza giriyordu.
1985 yılında mobil telefonlar kullanılmaya başlandı. "İnternet" kavramıyla tanıştık. 38 yaşına basmıştım ve Türkiye, KDV ile tanışmıştı.
* * *
1990 yılında Doğu ve Batı Almanya birleşti. Globalleşme başladı. Amerika’da World Wide Web yani "www" anons edildi.
13 Ocak 1994’teMoody’s kredi notumuzu düşürdü. Ekonomik kriz başladı. O yıl sonu enflasyon yüzde 149 ile cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı.
1997 yılına 50 yaşıma girmiştim. NASA’nın insansız uydusu Pathfinder ilk defa Mars’a iniş yapmıştı. Genetik kopyalama ile koyun Dolly doğmuştu.
1999’dadünya 1 Ocak sabahı ilk defa EURO ile tanıştı. Türkiye’de ise 10 milyon TL káğıt banknot tedavüle çıkmıştı. 17 Ağustos depremi hayatımızı altüst etmişti.
2001 yılında 54 yaşındaydım. Yine ekonomik kriz geldi. Ama o yıl, hafızamıza, 11 Eylül’de İkiz Kuleler’e yapılan saldırıyla kazınacaktı.
Mart 2003’teIrak harekátı ve Saddam’a karşı operasyon, 20 Kasım 2003’teİstanbul’da ikiz kamyonet saldırısında 33 ölü, 450 yaralı. Ben 56 yaşındayım.
Böylece 8 Nisan 2006’ya geldim. Şiirdekinin aksine, "Döndüm ki döndüğüm yerdeyim." Tekrar kuruşlu hayat başlamış.
Ama artık hiçbir zaman dönemeyeceğim yerlerin sayısı iyice artmış.
* * *
Bugün üniversite öğrencilerinin çoğunluğunu, 1986 doğumlular ve daha küçükler oluşturuyor. "Gençlik" onlara deniyor.
59 yıllık hayatıma, neler sığmış neler.
Doğu Almanya, Batı Almanya, SSCB, Çekoslovakya, Yugoslavya gibi ülkeler ya dağılmış, ya birleşmiş.
Gençler, "soğuk savaş"ıbilgisayar oyunlarından biliyor; ama ben yaşadım.
Bu bilançonun altında şöyle bir not vardı:
"Kısaca Değerli Ertuğrul Özkök; 59 yaşına geldin ve geçen 21.550 günün acı tatlı anıları içinde bir yerlerde...
İlerleyen yıllarda da dünyadan ve ailenden güzel haberler alman dileğiyle İzmir’den sana sonsuz sevgilerimizi iletiyoruz.
Mutlu doğum günü dileklerimizle.
Zafer FALAY"
* * *
Dün gazetedeki odamda yalnız başımaydım.
Bu bilanço benim için çok güzel bir yaş günü hediyesi oldu.
Sonra oturup düşünmeye başladım.
Bütün bunlar 59 yıllık hayatıma sığan, benim dışımdaki olaylardı.
Bir de kendi içimin bilançosu var.
Ne kendimin, ne de başkalarının hiçbir yaş günümde yazamayacağı şeyler.
Kimi harika, kimi berbat, kimiyse berbat bile diyemeyeceğim kadar sıradan, vasat şeyler.
Sonra 60’ınıza merdiven dayadığınız bir gün, bunları alt alta yazacaksınız ve karşısına geçip baktığınızda ağır bir hüzün içinize çökecek.
Diyeceksiniz ki, "Meğer hayatım ağır ve monoton bir esaretten ibaretmiş..."
Sonra, hiç olmazsa bu vasatlık hüznüne edebi bir kılıf uydurayım diye o muhteşem mısraları hatırlayacaksınız: