Sadece kafamın değil, gönlümün bir yerine, en mutena bir yerine bir anıt gibi diktim. Üzerine şunu yazdım: “Meçhul olmayan dünya kahramanı...” ¡ ¡ ¡ Japonya’nın makus deprem tarihinden gel; Oradaki acıları, ıstırapları bilerek gel; Her an enkaza dönüşebilecek bir coğrafyanın tecrübeleriyle buraya, Anadolu’ya koş; Ve kader seni orada yakalasın... Alın yazın orada ebediyet haline dönüşsün. Bu ismi siz de bir yere yazın. Dr. Atsushi Miyazaki ... O bir Japon. Bir dünya insanı. Lütfen, bu ismi siz de gönlünüzde çok mutena, en mutena yere yazın. ¡ ¡ ¡ Yazın, çünkü bir gün küresel bir hümanizma bu dünyaya hükümdar olacaksa... Böyle bir insaniyet, bütün dünyanın karakteri haline dönüşecekse... İşte bu insanlar sayesinde olacak. Dr. Atsushi Miyazaki’ler sayesinde... Uzakta, çok uzaktaki insanların acısını, ta şurasında, kendi acısı olarak hisseden, hissedebilen gönüller sayesinde gideceğiz bir yere... Vaat edilmiş insanlık vahasını böyle insanlarla birlikte çıkacağımız seyahatlerle keşfedeceğiz. Silahların, ideolojilerin, inançların, menfaatlerin paramparça ettiği insanın puzzle’ını bu duygularla, tek tek bir araya getirip birleştireceğiz. ¡ ¡ ¡ Kimdir, kimin nesidir? Nerede doğmuş. Ne okumuştur. Annesi, babası kardeşi, Sevgilisi, karısı var mıdır... Nasıl bir insandır.. 24 saat hafızasında 7.2 depremlerle gezen bir milletin çocuğu olarak neler yaşamıştır. Ta uzaklardan gelen deprem haberini işittiğinde neler hissetmiştir. Hangi duygu, anında sırtına çantayı aletini edevatını yükleyip, bir kıtadan ötekine koşturmuştur. Nedir bu olağanüstü insani acelenin kimyası. Dün araştırdım. Ne yazık ki, alfabelerin, dillerin böldüğü bu dünyada, hayatına ait bir ize rastlamadım. Gönlüme diktiği hatıra taşının üzerine yazacak farklı bir şey bulabilmek için çok uğraştım. Japoncayı sökemediğim için, fazla bir şey bulamadım. Bugün sadece adı var. 41 yaşındaymış. Japonya’nın Oita bölgesinde doğmuş. Tıp eğitimi almış. Önce kadınlara iş imkânı sağlayan bir yardım örgütünde çalışmış. Filipinler’de sivil toplumun yardımına koşmuş. Dr. Atsushi Miyazaki... O bir Japon. Mişima’nın, samurayların memleketinden. Asil ve farklı bir kültürden, acılar karşısında asaletini kaybetmeyen bir milletten geliyor. Ama ben onu daha yakından tanımak, akraba olmak, hayatını öğrenmek, bilmek istiyorum. Gönül taşımın altında sonsuza kadar yatacak bu insanın kabrine, onun sevdiği krizantemleri koymak istiyorum. ¡ ¡ ¡ Farkında mısınız, bütün dünyada bir acılar ittifakı oluşuyor. Dünyanın bir ucundan başlayıp, ötekine uzanan, el ele bir ıstırap zinciri kuruluyor. Her halkasında, her halktan bir insanın eli, ruhu var. Ben işte bu yeni insana güveniyorum. Ümit kaynağım, sırt çantasıyla binlerce kilometreye koşan bu insanlar. 21. yüzyılı, sınır tanımayan bu insanlar kuracak. Ceberut yönetimleri bu Japonlar, Türkler, Araplar, İngilizler, Amerikalılar, Ruslar yıkacak. ¡ ¡ ¡ Benim gönlümdeki ebedi insanlık baharı, Van meydanındaki bu enkazın altından başlıyor tarihi yürüyüşüne. Seni saygıyla selamlıyorum doktor kardeşim. Bir Türk’ün, Murat Aşkın’ın twitini ben de sana yolluyorum: “Huzur içinde yat Miyazaki San...” Seni ve enkazın altından sağ kurtulan Miyuki Konnai’yi hiç unutmayacağız...