Yazının çıktığı gün, Oğuz Atay’ın en yakın arkadaşı olarak bilinen, bir anlamda onun “kapalı kutusu” sayılan reklamcı Bülent Korman aradı.
Korman yıllardır bu konuda sessizliğini koruyor.
Bu özelliği ile Türk edebiyatının en sessiz ama en derin tanıklarından biridir.
Korman’la bir saate yakın konuştuk.
Hançeresi gerilmiş insanlar mı.. Süper Lig maçları mı...
Açılışlar, kapanışlar, kongreler mi...
Vallahi şahsen maçlar dışında hiçbir canlı yayın umurumda değil. Ama son 3 gündür bir kanala bağlandım ve canlı yayın seyrediyorum.
Yayının adı “Yaren Leylek Yuvası”...
Yayınlandığı yer “yarenleylek.com”.
Yayımcı şirket Karacabey Belediyesi...
*
İşte o geceye ait bir olay, Türk edebiyat çevrelerinin hâlâ çok konuştuğu bir sır olarak kaldı.
Bugün tam anlamıyla bir “Upper (Yukarı) Cihangir dedektifliği” yapacağım.
Bir “CSI” yazısı olacak.
Yani faili meçhul bir entelektüel hırsızlığın “olay yeri incelemesi”...
*
Yıllardır gizli kalmış bu olay, dün Hürriyet’in kültür yazarı İhsan Yılmaz’ın yazısı ile yine Cihangir gündemine oturdu.
O da
Çiftin 7 milyon dolar karşılığı Oprah Winfrey’e veridiği mülakat, bana göre “Crown” dizisinin, henüz senaryosu bile yazılmamış en son bölümü olacak...
Oray Eğin HaberTürk sitesinde bu mülakatı, beni kıskandıracak kadar güzel yazdı. Şimdi ben de ondan aldığım bilgilerle size yeni bir Crown dizisi için ipuçları vereceğim.
1) LEYDİ Dİ GİBİ MEGAN DA SARAYA HAPSEDİLMİŞ
Meghan’ın ilk itirafı şu: Saray’a hapsedilmiş, pandemi öncesi dört ayda sadece iki kere dışarı çıkmış ama o bile Saray’da büyük mesele olmuş.
NOT: “The Crown”ın son sezonunu izleyenler Diana’nın da Saray’da bir başına bırakıldığı sahneleri hatırlayacak.
Peki kim bu onu Saray’a hapsedenler?
Kraliçeye laf etmiyorlar. Ama ailenin bazı üyelerini ima ediyorlar.
Özdemir Erdoğan bu pazar yine Zeki Müren’e sallamaya devam etmiş.
Üzülerek ve biraz da öfkeyle okudum.
Şimdi de Zeki Müren’e “Paşa” lakabının takılmasına takmış. Neymiş, ona bu lakap “Türk ordusunun gücünü azaltmak için takılmış”...
Resmen zırvalamış...
Üstelik, feci “homofobik” ifadeler...
Bir başka ülkede bir sanatçı böyle ifadeler kullansa, bir daha sahneye adımını bile atamaz.
*
Önce bu cümleyi nerede gördüğümü anlatayım...
*
Önceki akşam, Mira Nair’in beni çok etkileyen ünlü “Kama Sutra” filminden beri en iyi Hint filmlerinden birini seyrettim.
Adı “7 Koon Maaf...”
Hindistan’ın en ünlü starı Priyanka Chopra’nın oynadığı filmin konusu 6 kere evlenip her kocasını öldüren bir “Femme Fatale”in hikâyesi.
Ayini Papa Françis yönetecek.
Irak’ın Kürdistan Özerk Bölgesi’den yapılan ilk büyük Hıristiyan ayini olacak...
*
Bu stada adını veren Franso Hariri, Irak Kürdistan özerklik hareketinin önde gelen simalarından biriydi. Yani Papa, işte böylesine sembolik bir Kürt bağımsızlıkçısının adını taşıyan statta yapacak bu ayini...
*
Bu fotoğrafı dün New York Times gazetesinde gördüm.
Nasıl olsa bir yerde görürsünüz...
*
Şöyle başlıyor...
Bir evde genç bir çift...
Bir kutu tonbalığı konservesi açıp harika görünen bir salata yapıyorlar...
Sonra genç adam konserve kutusunu gösterip konuşuyor:
“Yaaa hakikatten çok güzel... Adamlar yapmışlar...”