Paylaş
15 Temmuz’dan beri tartıştığımız ByLock programının arkasındaki kişileri deşifre etti..
* * *
Perde arkasındaki kişi açık açık şunu söyledi:
“ByLock programı cemaatin haberleşme aracına dönüşmüştür. Telefonunda ByLock bulundurmanın cemaat üyeliğine bir delil oluşturduğu savına katılıyorum...”
Yani “İz doğru” demeye getiriyor.
* * *
Hükümetten bir itiraz yok... Savcı, haberi yazan İsmail Saymaz’ı tanık olarak dinliyor.
Ama hükümet yanlısı medyada hiç anlamadığım, anlam veremediğim bir saldırı başladı.
* * *
Kendi kendime soruyorum... Sebebi nedir bunun...
Ve inanın mantıklı bir cevabını bulamıyorum.
* * *
Arkadaşlar, eğer bu darbenin ortaya çıkarılması konusunda samimiyseniz bilmeliyiz ki...
Burada karanlık, çok karanlık bir şey var...
Herkes bu darbenin kozmik odasını arıyor...
Tahminimi yazayım.
KAÇAN MI KAÇIRILAN MI:
DARBECİ ASKERİN İMAMI DARBECİ ŞİFRENİN İMAMI
O mülakatta dehşet bir bilgi veriliyordu.
ByLock’un arkasındaki David Keynes isimli kişi, 15 Temmuz günü Türkiye’deymiş...
* * *
7 Ağustos’a kadar Türkiye’de kalmış.
Yani 3 hafta...
* * *
Hatırlayalım...
O süre boyunca bütün yeşil pasaportlar iptal edilmiş...
Memurların yurtdışına çıkışları yasaklanmış. Sınır kapıları didik didik.
İyi de böyle kilit bir isim, elini kolunu sallayarak nasıl dışarı çıkmış...
* * *
“Acaba” diyorum kendi kendime...
“İkinci bir Adil Öksüz olayı ile mi karşı karşıyayız...”
Bir soru daha...
“Darbeci komutanların imamı” ile “Darbeci komutanların kullandığı şifreli haberleşmenin imamı” nasıl olup da kaçabildiler...
Yoksa kaçırıldılar mı...
* * *
Siz de aynı fikirde değil misiniz...
Cumhurbaşkanımızın ve ailesinin hayatına ve demokrasimize kasteden, yüzlerce insanın hayatına mal olan bu aşağılık darbe girişiminin kozmik odasına girme zamanı geldi.
Öyleyse Hürriyet’e saldırmak yerine, onun açtığı bu yoldan, o karanlık odaya yürümek daha mantıklı değil mi...
* * *
Şu an bütün Türkiye’de bu darbeye karşı oluşmuş bir duygu birliği var.
Hep birlikte bu karanlık noktaların üzerine gidelim.
Lütfen bir kere daha düşünün...
DEMODE ŞEYLER
- TAYYİP Erdoğan’a çakıp, Aziz Yıldırım’a vurup, Aydın Doğan’a saldırıp yazı okutmaya, reyting yapmaya çalışmak.
- Hepsi birbirinin kopyası konuşan kafaların, artık kabak tadı veren FETÖ tartışmalarını izlemek...
- “Kürk Mantolu Madonna” türü konular üzerinde geyik yapmak.
- Dünyayı, Twitter TT’sinden ibaret sanan sanal bir âlemde yaşamak.
- Polemiklerde yeni bir şey bulamayınca eski Babıâli fıkralarıyla cevap vermek...
VİDEOLU KÖŞE
BAŞKAN ÜÇ AYAK DANSINI ANLADIM DA 3’ÜNCÜ AYAK NEREDE
BURHANETTİN Başkan Mersin ve Adana yöresinin “üç ayak dansı”nı oynuyor. Baktım en az benim Akhisar zeybeği kadar iyi...
Ayak hareketleri ritmik, yöresel koreografi harika...
Olaya fokuslanmaya tam puan...
Bir tek kondisyon arızalı. Duyduğuma göre, masaya dönünce bir süre kendine gelememiş.
Anlamadığım tek şey şu: Belli ki bu olağanüstü yöresel koreografide bir üçüncü ayak var. Ama ben üç kere seyrettim göremedim... Videoyu koyuyorum. Uzmanlardan yardım istiyorum...
ÜÇ AYAK DANSI NASIL OYNANIR
YÖRESEL danslar konusunda uzman bir internet sitesi, Mersin yöresi folklorunu şöyle tarif ediyor:
“Defne kokulu Toros sırtlarından portakal tüten Mersin bahçelerine kadar uzanan topraklarda allı pullu şalvarlarla nazlı nazlı oynanır... Bu oyunlarda, erkeğin ahenkli hareketi, kadının tatlı salınışı peşindedir. Oyunun biraz yavaşlığında güneşin sıcaklığının etkisi büyüktür. Tempo ağır olsa da hareketlerin ılık kıvraklığı yeter...”
Kesinlikle Hürriyet gecesinde orada olsaydım, Başkan’ın karşısında aslanlar gibi oynuyordum.
YENİ HÜRRİYET’İN MERSİN FOTOĞRAFI
BUGÜN videolu köşe yazarlığı dönemini açıyorum.
Görüntü Hürriyet Web’den izlenebilir.
Tablo şu: Mersin Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ortada tek başına folklor oynuyor...
Peki Hürriyet üst yönetimi nerede...
Hani o kasketli, poşulu dekor aslanları...
Sedat Ergin’i sırtından görüyoruz...
Küçük, kerhen ve teennili alkışlarla destek veriyor.
Kanat Atkaya... O pür karizma tayfa ortada yok.
Cengiz Semercioğlu... Ara ki bulasın... Bir de Aydın’daki Hürriyet gecesini düşünün...
Ben aslanlar gibi ortada, Belediye Başkanı Topuklu Efe’nin karşısında Akhisar zeybeği oynuyorum...
Diz vurup düz veriyor, bir oturup bir kalkıyorum...
Kalkıyor, kalkıyor, tekrar diz vuruyorum...
Bekle Türkiye... Yakında bu yalnız ve hüzünlü ülkemin bir başka şehrinde bir başka yöresel dansla karşınıza çıkacağım.
Ve Akhisar zeybeğime laf sokuşturan, perde arkasındaki Sedat Ergin’le, perde önündeki Ahmet Hakan da oraya gelecek...
YARIN: KASKETLİ POTURSUZ TURİZM AĞASININ TEKNİK ANALİZİ
Paylaş