Paylaş
Referandum sürecinde hangi partinin, ne kadar yazılı basın reklamı yayınladığına ilişkin rakamsal veriler yayınlandı önceki gün. Verinin sahibi medya izleme şirketi Interpress.
Interperss, iki bine yakın ulusal, bölgesel ve yerel gazete ile dergiyi tarayarak kapsamlı bir araştırma yapmış. Araştırmaya göre; Cumhurbaşkanı'nın onayı ve Yüksek Seçim Kurulu'nun kesin tarih belirlemesi ile start alan referandum çalışmalarının üzerinden geçen yaklaşık 3,5 aylık süreçte, siyasi partilerden 16 tanesinin yazılı basında toplam 580 adet reklamı yayınlanmış. Bu reklamların 457'si günlük, 118'i haftalık ve 5 tanesi de aylık yayınlanan mecralarda yer almış.
Reklam veren siyasi partiler içinde AK Parti 233 reklamla birinci sırada. CHP 175 reklam, MHP 52 reklam, DP 35 reklam, Saadet Partisi de 31 reklam ile ilk beşte. Interpress'in araştırmasında en dikkat çeken bölüm, reklamların 318 tanesinin yerel, 146 tanesinin ulusal ve 116 tanesinin de bölgesel basında yer almış olması.
Bu reklamların haber alan dağılımı 135 bin 290 sütun/santim ediyor. Bu alanın karşılığı da yaklaşık 289 tam sayfaya denk geliyor. Siyasi partiler yayınladıkları bu reklamlarla yaklaşık 138 bin 264 seçmenine ulaşmış.
289 sayfa göze çok gelebilir. Ancak Genel ve yerel seçimlerle karşılaştığında yarattığı reklam pastası devede kulak. 289 sayfa neredeyse majör bir gazetenin örneğin Hürriyet’in hafta sonu ekleri ile birlikte ulaştığı sayfa kadar neredeyse.
Siyasi partilerin verdikleri reklamlarla ulaştığı seçmen sayısı da yeterli değil. Çünkü reklam başına yaklaşık 238 kişi, sütun/santim başına da yaklaşık bir kişiye ulaşılmış.
Reklam ve ilanda başarı için kritik faktör olan doğru yayın ve doğru frekans olgusu burada karşımıza çıkıyor. Referandum sürecinde yayınlanan reklamlar bu anlamda başarılı sayılmazlar.
Benim Referandum sürecinde reklamlarla ilgili olarak dikkatimi çeken bir diğer konu da bir önceki genel ve yerel seçimlerde kullanılan en etkili mecralardan biri olan internetin bu kez rağbet görmemesiydi.
Siyasi partilerin internet reklamları belki benim dikkatimi çekmemiş olabilir. Eğer atlanmışsa yazık olmuş demektir. Çünkü yazılı basına harcanan paranın küçük bir kısmı kadar ayrılacak bir bütçeyle, mesajların hedef kitlelere ulaşmasında çarpan etkisi yaratılabilirdi.
Şaka gibi…
Geçtiğimiz günlerde İhlas Medya Grubu’na bağlı Tekstil&Teknik Dergisi’nin kapaktan verdiği bir haber dikkatimi çekti. “Fransız makine üreticileri ile buluşun” başlığı ile yayınlanan habere göre; Fransız Büyükelçiliği, Fransa Ticaret Müşavirliği, Fransa Uluslararası İş Geliştirme Ajansı (Ubifrance) ve Fransız Tekstil Makineleri Üreticileri Birliği (UCMTF) Gaziantep Dedeman Otel’de 21 Ekim’de bir seminer düzenliyor.
Seminere 13 büyük Fransız makine üreticisi katılacak ve Türk tekstil üreticilerine geliştirdikleri son teknolojileri anlatacaklarmış. Buraya kadar her şey normal.
Adamlar kendilerine pazar arıyor. Saygı duymak lazım. Ama anormal olan bir şey var.Haberde düzenlenmesi için seminere katkı sağlayan kurumlar da sıralanmış. Hadi Gaziantep Sanayi Odası’nı, Gaziantep Ticaret Odası’nı, Organize Sanayi Bölgesi’ni ve düzenleyen kuruluş olan TEB’in katkılarını anlarım da Fransız makinecilerin düzenlediği bu seminerin Güneydoğu İhracatçılar Birliği’nin katkısıyla düzenleniyor olmasını anlayamadım doğrusu. Şaka gibi…
Cumhuriyetin 100. Yılında 500 milyar dolar ihracat hedefi var. Bu hedefi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan koydu. Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ile birlikte TİM’e bağlı hemen tüm birlikler de bu hedefi yakalamak için projeler üretmeye çalışıyor.
Orta Anadolu İhracatçılar Birliği (OAİB) çatısı altında kurulan Makine Tanıtım Grubu (MTG) da bu projelerden. OAİB ve MTG Başkan’ı Adnan Dalgakıran, Türk makinecilerinin Türkiye’ye ithal edilen makinelerin yüzde 70’ini ürettiğini her yerde adeta bas bas bağırıyor. Türkiye her yıl 30-35 milyar dolarlık makine ithal ediyor. Dalgakıran’ın verdiği rakamlar dikkate alınırsa bunun 20-25 milyar dolarını içeride tutmak mümkün bu sayede.
Yine Dalgakıran, basına yansıyan demeçlerinde MTG’nin Türk makinesini tanıtmak için bugüne kadar 2.5 milyon lira harcadığını söylüyor.
Türk makinecileri bu kadar çırpınırken, işi ihracatı artırmak olan bir sivil toplum kuruluşunun amacı ülkemize mal satmak olanlara yardım ediyor olması bir ironi olsa gerek. Hani “Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” misali…
Paylaş