Paylaş
Hele bir de “Yüzyılın Gösterisi Türkiye’de. Sadece İzmir’de” demişlerse ve de “Vur, Çal, Yönet Müziğin İçindesin...” diye eklemişlerse, dahası “Orkestra Olun” çağrısını da duyunca iyice bir “merak” sarar sizi.
Onun adı, “re-rite”.
Ne olduğunu kimsenin kestiremediği, anlatılmaya kalkışınca sözcüklerin anlam şaşkınlığına uğradığı...
26. Uluslararası İzmir Festivali’nin açılış töreni sonunda işte o “re-rite” yer alıyordu.
Bilinen o ki, “rite” İngilizin dilinde “âyin” demek, “re” de “tekrar” vurgusu yapan bir ön ek. “re-rite” gibi bir sözcük yoksa da “yeniden âyin” anlamına gelse gerek.
Ve bilinen o ki, resim, heykel, müzik gibi sanatlarda yaratıcı olamayanların yine “sanat” adına buldukları bir “sunuş biçimi” var: “Installation”. Adını koyamadığımızdan bize de “enstelaston” demek düşüyor!
Nesneleri, görüntüleri, sesleri bir araya getirip beklenmeyen, şaşırtıcı bir görsellik içinde sunmak, yine de bir “yaratıcılık” olarak değerlendirilip, değişik etkinliklerin konusu olmakta.
“re-rite” da bir “Ses ve Video Enstelasyonu” imiş.
¡¡¡
Nasıl oluyorsa, Londra’da bir “Dijital Orkestra / Virtual Orchestra” var, adı da “Philarmonia Orkestrası”. Bu orkestrayı Esa-Pekka Salonen yönetmiş de ünlü Rus besteci Igor Stravinsky’nin “Bahar Âyini”ni çalmışlar. Video çekimi yapılmış, ses kaydı yapılmış 29 kamera ile.
Amaç “Bahar Âyini”ni görsel yolla “dinletmek” değil de “enstelasyon” yapmak olunca devreye “bilgisayar teknolojisi” giriyor.
Ve sonuç?
“Müzik dinletme” kaygısından uzak, Stravinsky’nin kurban edildiği bir “âyin” var ortada.
¡¡¡
Yıllarca adını halkın “reji” diye bellediği Alsancak’taki eski Tekel Sigara Fabrikası’ndaki tütün depolarında gerçekleşiyor “re-rite”. Depo bölüm bölüm ayrılmış, her bölümde bir görüntü perdesi. Orkestra yaylı, üflemeli, vurmalı gibi çalgıları ayrı ayrı, ayrıca kendi içinde ayrılmışlıklarıyla çalarken, 29 kameranın çektiği kurgulanmış görüntüler perdeye yansıtılmakta. Her bölmede, üzerinde Bahar Âyini’nin notası olan bir sehpa, bir sandalye. Hele oturun sandalyeye, çalanların yanı başında kendinizi yansıtılımış göreceksiniz perdede. Diyelim, notaya bakıp keman çalmaktaysanız, siz de “Philarmonia Orkestrası”nın bir çalgıcısı oluverdiniz o görüntüde.
Ana bölmeye geçip orkestranın şefi olmak da var!
Sanki çalınan “Bahar Âyini” değil de Tanburi Ali Efendi’nin Sûz-i Dil saz semaisi ya da Dede Efendi’den “Yine Bir Gülnihal”in notası durmakta önünüzde!
Değme konservatuvar çıkışlıların notasını bir anda söküp okuyamayacakları “Bahar Âyini”ni, eline alıp sazı çalasın ha!
Hele “şef” olup yöneteceksin!
Öyleyse nedir o, “Vur, Çal, Yönet Müziğin İçindesin.. Orkestra Ol...” kandırmacası!
¡¡¡
Yine de gidin, görün “re-rite”ı. Bir daha hiç göremeyeceksiniz öylesini.
Ve de, 2003’te özelleşip de terk edilen, o bakımsız, insan ayağının basmadığı tütün depolarına müzikle can vermiş olma adına...
Gidin o “reji”ye, görün. O tütün kokulu “reji”, “Bahar Âyini” derken “re-rite” ile bir “re-reji” olup müziğin can soluğuna kavuşmuş ya!
Paylaş