ŞAMPİYONLAR Ligi statüsünün ne kadar doğru olduğunun kanıtıdır dün akşamki maç.
Doksan dakikaya baktığınızda iki takımın da neden Şampiyonlar Ligi’nde oynayamadığını anlarsınız. Veya Şampiyonlar Ligi’nin bu tip takımları barındıramayacağını anlarsınız. Zaten adamlar öyle yapmışlar ki, Şampiyonlar Ligi grubunda üçüncü olan bu grubun finallerine katılacak. Yani Şampiyonlar Ligi’nde dördüncü olan da bu grupla eşit veya bu grupla mücadele edemez pozisyonda.
Maça bakıyorsunuz, golü atan galip mantığında oynanan bir maç. Doksan dakikaya baktığımızda, Galatasaray maçın galibi. Peki maç daha fazla oynansa nasıl gözüküyor? Görüntü gene aynı. Yani dün akşamki görüntüde Galatasaray, Olympiakos’a göre daha iyi bir takım. Zaten bu statüde averaj sistemi olmadığına göre golü atıp üstüne yatacaksın. Galatasaray da onu yaptı.
Eleğin altına düşenler
Olympiakos’un da buna karşı direnç gösterme gücü yoktu. Peki Galatasaray ne yaptı? Golü attıktan sonra defansta hep rakipten iki veya üç fazla oynadı. Bence mantıklıydı. Hiç maceraya girmedi, "ben işime bakarım" dedi. Öteki oynanan maç da Galatasaray’ın ekmeğine yağ sürdü. Şu bir gerçek; Şampiyonlar Ligi maçları kaymaklı ekmek kadayıfı deyin, ne derseniz deyin. Hem havasıyla hem görüntüsüyle, hem şekliyle kaymak. Bu maçlar da teselli ikramiyesi. Yani eleğin altına düşenler. Ama tabii şu da var. O elekten elenip eleğin altına düşemeyip taca çıkanlar da var. Allah herkesin yolunu açık etsin.