EĞER Macaristan maçını kaybetseydik, bu yazıyı yazmak çok kolaydı. Ama kazandığımız zaman iğneyi kendimize batırmazsak, kendimizi eleştirmezsek, ondan sonra ne batırırsanız batırın fayda etmez.
İstanbul Üniversitesi Rektörü sevgili Mesut Parlak’ın makam odasına giderseniz, mükemmel bir resim görürsünüz. Rica ettim, Parlak o resimden bir adet de bana verdi. Resimde, zamanın İstanbul Üniversitesi Rektörü kürsüye oturmuş, karşısında oturarak onu dinleyen talebeler, kürsünün sol arka tarafında elleri önde, kafası yere doğru bakarak saygı ile dersi dinleyen biri daha var.
Bilin bakalım kim?
Mustafa Kemal Atatürk...
Yıllar geçmiş, bu sefer bizim Milli Takım Teknik Direktörümüz bazı cümleler söylüyor. O resim ile teknik direktörümüzün cümlelerini yan yana getirin sonuca çok çabuk varırsınız.
Milli maçtan önce Hakan Şükür beyanat veriyor, "Beni eleştirmeyin Allah’ın gücüne gider." Bu cümleyi peygamber efendimizin bile söyleyeceğini tahmin etmiyorum.
İsviçre ile İsviçre’de oynuyoruz. Hakem bize kıyak bile yapıyor. İsviçre seyircisinin sadece bir terbiyesizliği var. O da çok az bir kısımdan gelen İstiklal Marşımız’a yönelik ıslık sesleri.
Döndük İstanbul’a, rövanş maçına... Rezaleti tezgahladık. Futbolculuk hayatı pırıl pırıl geçen Şifo Mehmet nasıl bir dolmuşa gelmişse rakip oyuncuyu kovaladı. Tünelde İsviçreli futbolcunun kasıklarına tekme attık. Adam günlerce kan işedi. 6 maç ceza yedik. Sonra el etek öptük, cezayı 3’e indirdik.
Macar maçında gol attık, takım kaptanı Emre döndü basın tribününe, kol gibi kol gösterdi.
Bu yetmemiş olacak ki, ikinci golde de kol şovunu sürdürdü.
Hepsinde aynı isim var
Herhalde dikkatinizi çekiyordur. Bütün bu olayların maalesef hepsinde Milli Takım Teknik Direktörü var.
Hırslı olmak güzel bir şey... Kazanmakta... Tavla oynarsın, kazanamazsan masayı ısırırsın, o da güzel.
Ama Milli Takım Teknik Direktörü, yani İmam olarak önce sen dikkat edeceksin ki, cemaat işin içine etmesin.
Futbol Federasyonu maçtan iki gün önce bir bildiri yayınladı ve kamuoyunu uyardı; "Aman dikkat.. Macar maçında olaylara sebebiyet vermeyelim.Ceza alırsak çok ağır olur."
Ey Futbol Federasyonu, İsviçre maçındaki olayları çıkaran ve Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyaya rezil eden Fenerbahçe Stadı’ndaki seyirciler değil ki... Niye onları uyarıyorsunuz?.
O MÜTHİŞ organizasyonu kimler yapmışsa siz onları uyarın...
Ayrıca bu bildiriyi yayınlamak da çok tehlikeli.. Seyircinin aklında bir şey yokken maç ters gider hedef göstermek gibi bir şey.. Yani ateşle oynuyorsunuz..
Sevgili Fatih Terim. Türk Milli Takımı’nın başarılı olmasını yalnız sen değil, hepimiz gönülden istiyoruz. Ama sen maalesef zaman zaman basın ile futbolcuları ateşleyerek onları karşı karşıya getiriyor ve futbolcularını bu yolla motive etmeye çalışıyorsun. Bunu zaman zaman Galatasaray’da da yaptın.
Eski bir sistemdir. Bazen başarılı olursun. Ama ters teperse... İşte o zaman sonun olur. Futbol maçları her zaman oynanacak. Hiç bitmeyecek. Ömür biter maç bitmez. Sevgili Fatih, yeter ki karşılıklı sevgileri saygıları bitirtme.
NOT 1:Fatih hoca, futbolda intikam, kin, nefret, mezar kazmak, kan kusmak, düşmanlık yoktur. Bizim faaliyet gösterdiğimiz yerler futbol sahaları. Mezarlıklar değil. Misal, önceki gün iyisiyle kötüsüyle, futboluyla İnönü Stadı’ndaydık. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda değil.
NOT 2: Türk Milli Takımı Kaptanı Emre’nin gösterdiği kolu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hak etti mi, etmedi mi? Sonucunu hep birlikte göreceğiz.
NOT 3: Emre’nin bu hareketine ceza verilmeyecekse, o zaman Nouma sormaz mı; "Benim günahım neydi?" diye.