Paylaş
Yani ihlal yapan şahsı ya da şahısları savcı ‘Yakalayın’ deyince, polis yakalıyor. Peki savcı pas geçerse ne oluyor? Yani duyarsız kalırsa. Diyebilirsiniz ki, “Erman Hocam böyle şeyler oluyor mu?” Maalesef oluyor. Alın size bir örnek...
Gaziantepspor maçında bildiğiniz ve gördüğünüz gibi Anadolu Ajansı foto muhabirinin suratında bir patlayıcı infilak etti. Bu arkadaşımızın suratına kaç dikiş atıldı bilmiyorum. Maçın yetkilileri savcıya meşaleyi atanın niye yakalanmadığını sordular. Aldıkları cevap çok ilginçti, “Bunu atanlar İstanbul seyircileri. İstanbul’dan bir istek gelirse yakalarız.” Ben o foto muhabirinin yerinde olsam bütün yetkilileri mahkemeye veririm, hata da kimdeymiş görürdüm.
‘SİVİLLER’ GİTTİKÇE ARTIYOR
MAÇLARDA resmi güvenlik görevlileri var. Bunlar profesyoneller, para karşılığı yapıyorlar. Bir de üçte biri oranında resmi polisler var. Onlar da işlerini para karşılığında yapıyorlar. Bir de her kulübün bir güvenlik polisi var. Her şey güzel olsun, ama UEFA diyor ki, “Ey bana bağlı ülkeler, spor sahalarında, mümkün olduğu kadar polis kıyafetini göstermeyin. Görüntüler sivile yönelik olsun.” Biz de gittikçe arttırıyoruz.
AVNİ AKER’DE AKREDİTELİ ÇÖPÇÜ
TRABZONSPOR-F.Bahçe maçı oynanıyor, saha içindeki görevli temsilci kale arkasında boynunda palamut gibi basın mensubu yazan birinden şüpheleniyor. Hüviyetini istiyor. Akredite kartıyla karşılaştıracak, adam direnç gösteriyor. Görevlilerden yardım istiyor, adamın hüvetiyle, boynundaki akredite kartının alakası yok. Adam diyor ki, “Ben çöpçüyüm. Bu kartı da çöpleri temizlerken bir bidonda buldum. Boynuma taktım girdim.”
Dönüyorlar, kartın sahibini araştırıyorlar. Kartın sahibi Trabzonspor yazarları tarafından cezalandırılmış. Buyrun size Karadeniz fıkrası gibi bir saha içi görüntüsü... Bu amcamın elinde herhangi bir kesici ya da patlayıcı alet olsa ne yapacaksın? Bu çöpçü kardeşim, hakikaten bunu çöp bidonundan mı buldu? Veya bu konuda Trabzon Spor Yazarları Derneği ne yaptı? Peki o çöpçünün akıbeti ne oldu biliyor musunuz? Söyleyelim, “O çöpçü kardeş bir daha 1 sene hiç bir maça giremeyecek. Gidip çöpleri toplayacak.” Bakarsın bir başka akredite kartı bulur, nasıl olsa yüz nakli ameliyatları da yapılıyor, bir büyük maçta kale arkasına yine girer.
HAKEMLERİN KULAĞI MI ÇEKİLDİ?
UZUN zamandır hakemler maçlara 1-2 dakika koyup, düdüğü basıp maçı bitiriyorlardı. Yani maçtan korkuyorlardı! Ne oldu acaba? Son iki üç haftadır maçlara dörder beşer dakika ilave edilmeye başlandı. Herhalde yukarılardan kulakları çekildi.
AİDATINI VERMEYEN HAKEM ÜÇLÜSÜ
CÜNEYT Çakır, Serdar Çakır, Süleyman Abay... Şu ana kadar İstanbul Hakem Derneği’ne olan borçları 30 bin lirayı buldu. İstanbul’daki bütün amatör hakemler aidatlarını veriyor. Bu üçlü vermiyor. Neden, niçin vermiyor bilemiyorum. Ya diğer hakemlere göre bu üçlü çok akıllılar ya da bu derneğe tavırlılar. Eğer bunlar ‘Akıllı’ ise devamlı para verenler ‘Aptal’ sınıfına mı giriyor!
Veya eski milletvekili Abdurrahman Arıcı’nın bu derneğin genel başkanı olarak bunlardan parayı almaya gücü yetmiyor mu? Veya bu hakemlere haciz işlemini başlatmayı hakemlik alemine yediremiyorlar mı? Bu tarz hareket eden hakem ve gözlemcilerin, maçlarda çaldıkları, çalmadıkları düdükler, kaldırdıkları kaldırmadıkları bayraklar, yazdıkları ya da yazmadıkları raporlar bundan sonra nasıl inandırıcı olur veya güvenilir olur? Cevap verin beyler!
NOT: Eğer derneği beğenmiyorsanız istifa edin. Ama bildiğim kadarıyla derneğin İstanbul şubesi şu anda elinizde...
KADIN VE ÇOCUKLAR NEREDE!
HANİ bizim federasyonlar seyircisiz oynanacak maçlarda kadınları ve çocukları almaya başladılar da arkasından da ne muazzam iş yaptık diye hava attılar. Hatta daha ileriye gidip, UEFA da bizim kararımızı çok beğendi diye işkembe-i kübradan sallamışlardı. Ama Fenerbahçe’nin UEFA maçında ne kadın seyirci vardı ne çocuk... Yalanın da bu kadarına pes...
KÜÇÜKLER, AĞLAMAYACAK...
BÜYÜKLER hakem hatalarıyla puanlarını artırıyorlar. Olan küçüklere oluyor. Onların da fazla bir sesi çıkmıyor. Görüntüler de bazı ellerde olduğuna göre puanlar gidiyor yaban ellere... İşte en son misali Sivas, işte en son misali Ordu, işte en son misali Kasımpaşa... Ama o küçükler takım aile havasında... Hemen onlara şunu hatırlatırım. Şike olayı patladığında Kulüpler Birliği Başkanı olan sevgili İlhan Cavcav Ağabey beyanatlar vermedi mi? “Bütün takımlar toplandık, bu işlere karışan büyük takımlarımıza ceza verilmesin diye karar aldık. Çünkü onlara ceza verirseniz biz de para kazanamayız” diye beyanat vermedi mi? Her şeyi para olarak gören bu zihniyet, bunun sonucuna da katlanacaktır. Geçtiğimiz haftalarda olduğu gibi... Oturacaklar oturdukları yerde, ağlamayacaklar.
Spikerin gol sevinci!
YAYINCI kuruluş spikerleri maç anlatıyorlar. Küçük takımlar büyüklere gol atıyor, çıkan ses sanki veremli çocuğun sesi gibi veya Rus takımı gol atmış. Büyük küçüğe atıyor, sanki milli takım gol atmış. Bağırma çağırma... Sonra da hakemlere sallıyoruz.
Paylaş