DİYARBAKIR, 2 sezondur F.Bahçe Teknik Direktörü’nü götürüyordu.
Aynı F.Bahçe çok yeni, genç ve toplama bir takım olmasına rağmen, dün gece sahadan galibiyetle ayrıldıysa bunu tek bir cümle ile izah edebiliriz; Mağlup duruma düştükten sonra panikleyip oyun disiplinini bırakmamaları. Ve sahada futbolcular eskisi gibi birbirlerine fırça atmadılar. Yani kulübedeki otorite, yani Daum eğri veya doğru takımın tek patronu. Bunu tribünden hissedebiliyorsunuz.
F.Bahçe, için de en önemlisi zaten buydu. Çünkü geçtiğimiz yıllarda yapılan hatalarda bütün futbolcular elleriyle, kollarıyla birbirlerini şikeyet eder, fırçalarlardı.
F.Bahçe çok iyi mi futbol oynadı? Hayır..
Sakıp Özberk'in hemen üzerindeki çatıdan maçı izledim. Defansının her aldığı topta avazı çıktığı kadar bağırıyordu, ‘‘Uzun oynayın, Ümit ile Luciano'nun üzerine atın’’ diyordu. Çünkü Bakadal'ı bu iki oyuncunun arasına sokup bir topla ikisinin oyundan düşmesini sağlıyordu.
Luciano da, Ümit de karşılarındaki adamı birbirlerine ikram ediyordu. Onunla teke tek kalmak istemiyorlardı. İkisi de ağır. Önlerinde ki Selçuk, O da ağırdı. O da kaçak döğüşüyor. Gelen rakiplerine ilk mücedeleyi yapıp Ümit ile Luciano'yu rahatlatamıyor. Yine bu üçlü, rakip hücumu kesip, topu ileri attığında arkadaşlarına ‘‘Çıkın’’ diye bağırıyorlardı. Uzaklaştırdıkları topa kendi arkadaşlarından pres yapan yoktu. Yani rakip onların üzerine rahat geliyordu.
Kaliteli Hooijdonk
Hooijdonk çok kaliteli bir oyuncu. Serhat ile Tuncay henüz bebekler. Hooijdonk'a ayak uyduramıyorlar. Hooijdonk mükemmel alanlara giderek ve top vererek hepsini pozisyona sokuyor. Ama onlar Hooijdonk'u pozisyona sokamıyorlar. Dün gece Semih'in, Tuncay'ın Serhat'ın yakaladığı poziyonlara Hooijdonk girse maç zaten altılık olurdu.
Serhat entresan, arı gibi vızır vızır ses çıkarıyor. Gidip geliyor. Topla giriyor, çıkıyor. Çok çalışıyor, hepsi tamam. Ama iktidarsız bir arı gibi sokamıyor. F.Bahçe takımında oynayan bir hücum oyuncusunun bu kadar gol kaçırmaya hakkı yok. 71. dakikada Semih bomboş. Belki de topu alıp ağlara girecek ama O, Şenol'un üzerine topu atıyor. Bu sadece bir örnek.
Tuhaf Penaltı
54. dakikada yani penaltıdan hemen sonra, belki de D.Bakırspor maçı kazanacak bir gol pozisyonu yakaladı. D.Bakır seyircisinin attığı bir madde topa geliyor ve yön değiştiriyor.
Ali Aydın fiziği ile otoritesiyle oyuna hakim. İki büyük hatası vardı. Birincisi topla oynayan oyuncuların görüş alanına girerek onları etkiliyor. İkincisi düdüğü hakem gibi değil, bekçi gibi kullanıyor. Bir pozisyon için düdüğü 5-6 kere öttürüyor. Luciano’nun, Bakadal ile girdiği ikili mücedelede ikisinin de ayakları yerde. Luciano, Bakadal'a yükleniyor, bu yüklenme gücüyle iki ayağı yerde olan oyuncu o pozisyonda düşer mi? Ali Aydın o pozisyonu kesitten gördü. Yeri güzeldi, tereddüt etmeden çaldı. Yani takdirini penaltı olarak kullandı. Bana tuhaf geldi. Yani penaltı gibi penaltı mıydı?