DAUM başarılı olur mu? Biraz zor. Alman kanunlarına göre, Daum’un mayıs ayının son günü ’Almanya’da halen oturduğu evden çıkacak mı, kalacak mı’ konusundaki kararını belgeyle ibraz etmesi gerekirdi.
Yani, ayın 31’inde bu kararı vermesi gerekirdi. Ve Daum 31’inci günü bu evde artık oturmayacağını beyan etti. Belgeyi öyle verdi. Köln Kulübü dahil bunu kimse beklemiyordu. Çünkü, bu belgeyi 31’i akşamına kadar vermeseydi, Fenerbahçe’ye transferi mümkün olmayacaktı, Köln’de kalacaktı.
Aykut Kocaman geldi. Volkan Ballı, olacak mı olmayacak mı hala belli değil. Burada benim için önemli olan Aykut Kocaman’ın sınırları ve yetkileri ile Daum’unkiler. Nerede başlıyor, nerede bitiyor? İşin daha ilginç yanı Daum ile Aykut hangi lisanda konuşup anlaşacaklar?
Daum, gelecek sezon ilk yarı sonunda Fenerbahçe’yi lider yapamazsa işi zor. Ve Daum sıkıştığı yerde başarısızlığı kendinde aramaz, başkalarının üzerine atar. O zaman Fenerbahçe’de neler olacak? Veya Aykut’a, "Şimdilik Daum’u getiriyoruz. Hazır ol.O gittikten sonra patron sensin" mi denecek?
Zor bir ihtimal ama, diyelim ki Daum başarılı oldu, Aykut aynı pozisyonda nereye kadar devam edecek? Aykut-Daum ikilisine mutlak surette Aziz Yıldırım ismi de kesinlikle eklenecek. O zaman ne olacak? Çok net bir biçimde Bermuda Şeytan Üçgeni olacak. Bu üçlünün arasına giren ’badem’ olacak! Çünkü Aziz Yıldırım çıtayı en tepede tuttu; "Üç sene üst üste şampiyon olacağım" dedi. Eğer birinci sene olamazsa, zaten sonraki iki sene auta çıkacak.
Tembel talebeler
Genelde evliliklerde şöyle bir kalıp vardır; boşadığın kadın kapıdan çıkarken topuğundan bakmayacaksın. Tekrar bir evliliği hiç yapmayacaksın. Aynı suda ikinci defa yıkanmayacaksın. Bakalım görelim, Fenerbahçe’deki olay istisna mı olacak?
Ama işin aslı Fenerbahçe çok antrenöre gitti, bulamadı. Aragones’ten de bu kadar kazık yedikten sonra en kolay yolu seçti. Zaten bizim takımlarımız öyle veya böyle Daum’la konuşurlar, Lucescu ile konuşurlar. Aynen tembel talebe gibi. Benim oğlum okur, döner döner gene okur.
Dün siyah, bugün beyaz
BEŞİKTAŞ seyircisini anlamak mümkün değil. İnönü Stadı’na kupa vermeye gelen Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’e tepki gösterisi yapıyorlar. Peki Mahmut Özgener bu seneki adaletli ortamı ekibiyle beraber sağlamasaydı, Beşiktaş şampiyon olabilir miydi? Kesinlikle olamazdı. Peki seyirci niye ıslıklıyor? Bütün bir sezon Federasyon Başkanı aleyhinde konuşan Yıldırım Demirören ve ekibinin verdiği beyanatlar, gösterdiği hedefler yüzünden. Yıldırım Demirören olaya sonra uyandı ama artık çok geç, tükürdüğünü de yalayamıyor. Çünkü o zaman seyirci diyecek ki; "Dün siyah diyordun, bugün beyaz."
Bu sezon hiçbir kulüp hakem ısmarlayamadı
GEÇEN haftaki Fenerbahçe ile ilgili yazımdan sonra Aziz Yıldırım ve ekibi beyanat vermişler. Aziz Yıldırım, "İthal futbolcu geliyor, ithal teknik direktör geliyor, ithal hakem de gelsin" demişti. Ben de, "İthalbaşkan ve yönetici de gelsin" diye yazmıştım. Bunun üzerine onlar listeye ilave yapmışlar: "İthal yorumcu da gelsin." Benim için hiçbir mahsuru yok. Ama gelen ithal yorumcu Türkiye’nin dertlerini vatandaşa nasıl anlatacak? Siz Aragones’e anlatamadınız dertlerinizi, gelen ithal yorumcu ne yapsın?
Olayın bir maddi boyutu var... Ülkelerinde ciddi paralar kazanan ithal yorumcuları Türkiye’de üç otuz paraya hatta bedavaya nasıl çalıştıracaksınız?
Türkiye’de hakemlere yurt dışında verilenin ortalama 4’te 1’i, 5’te 1’i veriliyor. Ama bundan şikayetçi olan kulüp sayısı çok fazla. Ayrıca, ithal hakemle ben oynadım; onların ne halt yediklerini çok iyi bilirim. Daha bu yıl en tepedeki Chelsea-Barcelona maçında neler yaşandığını görüyorsunuz. Ama helal olsun şu andaki Merkez Hakem Komitesi’ne ve arkasında duran Futbol Federasyonu’na... Bu sene hakem konusunda hiçbir kulüp isim ısmarlayamadı. Ve bu Futbol Federasyonu belki de kurunun yanında biraz yaşları yaktı ama çok büyük bir operasyonla duruma hakim oldu. Zaten bazı kulüplerin feryat figan bağırmaları da bundan. Eskisi gibi ısmarlama hakem tayin ettiremiyorlar.
Ben bu sene ligin son derece namuslu olduğunu söylüyorum. Hataların hata olarak yapıldığını söylüyorum. Beşiktaş’ta menajerlik yapan eski futbolcu kardeşim Sinan Engin’in geçen gün konuşması çok netti:
"Evet, bu sene lig namuslu oynandı. Çünkü birçok kulüp başkanı ile idareci ve menajer geçtiğimiz yıllarda neler yapıldığını iyi biliyorlar. Hatta bazıları bu işlerin bizzat içindeydi."
İlhan Cavcav’ın Maliye Bakanı!
SON hafta maçından sonra İlhan Cavcav beyanat veriyor: "Yazıklar olsun bu futbolculara!" Peki, sevgili İlhan Başkan, sana zamanın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan telefon açıp, "İlhan Bey, şu dakikadan sonra Maliye Bakanın ben değilim; Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal’dır.Ona göre hareket et.Biraz sonra seni arayacak, birkaç futbolcu isteyecek" dediğinde ne söyledin? Ankaraspor Kulübü Başkanı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek telefon açıp senden birkaç futbolcu rica(!) ettiğinde neler söyledin?
Bu kulüplere futbolcu verdin mi?
Bu futbolcuları verirken mecbur mu kaldın, gönül rızasıyla mı verdin?
Bu futbolculardan kulübün kasasına ne kadar mangır girdi?
Keşke bunları iyice bir düşünseydin de o lafları etmeseydin.
Trabzonspor kendi ayağına kurşun sıktı
TÜRK futbolu neden istenilen düzeye gelemiyor. ’Dört büyükler’ diyorsun, ’yıllarca şampiyon olmuşlar, tarih yazmışlar’ diyorsun; halihazırda ikisinin teknik direktörü yok, bir tanesi kovduğu eski göz ağrısıyla tekrar evlendi, Beşiktaş’ınki de askıda duruyor. Avrupa’da medeni takımlar 3-4 sezon sonrasının planını yapıyor!
Mesela Trabzonspor... İçeriden ayrı idare ediliyor, dışarıdan ayrı idare ediliyor. Şu net gözüküyor ki, Sadri Şener’in Trabzonspor Kulübü Başkanlığı’ndaki yetkileri ve etkileri sınırlı. Bence istediklerini yapamıyor. Bunun sıkıntısını çektiğini fotoğraflarındaki yüz ifadesinden net biçimde görüyorum. Bu satırları yazdığımda dün saat 13.30’u gösteriyordu.
Saat 17.30... Haber geliyor, Samet Aybaba Trabzonspor’a teknik direktör olmuş. Dönüyorum yakın geçmişe... Ersun Yanal’ın Trabzonspor’la yollarının ayrıldığı günün ertesinde bizzat Sadri Şener bana telefonda şunları söylemişti: "Trabzonspor büyük takımdır. Trabzonspor’u şu anda Türkiye’den sadece üç teknik direktör çalıştırabilir; biri Fatih Terim A Milli Takım’da; biri Mustafa Denizli Beşiktaş’ta, diğeri de Şenol Güneş Seul’de." Sevgili Sadri’ye sormak lazım, hem de Lazca: "N’ooldi şimdi..!"
Aynı gün saat 21.30... Televizyon alt yazı geçiyor, "Samet Aybaba’nın Trabzonspor’a teknik direktör olmasından vazgeçildi, genel kurul kararı alındı". Bu cümleler bana şunu söylüyor: Asbaşkan Hacısalihoğlu, birkaç idareci ve Trabzon’da yaşayan bazı eski futbolcular bir tarafta, vizyonu çok geniş olan, olaya farklı bakan Sadri Şener diğer tarafta. Bu iki grup arasındaki boks maçını idare eden hakem Faruk Özak, diğer tarafta. Bakalım bu savaştan kim galip çıkacak.
Ama kesinlikle şunu söyleyebilirim ki, bu savaştan Trabzonspor mağlup olarak çıkacak ve bütün emeklere yazık olacak. Bunun da sorumluları veya sonunda hesap verecek olanlar "ufak olsun ama benim olsun" diyenler olacaklardır. 4-5 aydır silah seven Trabzonlular’dan bazıları maalesef kendi ayaklarına kurşun sıkmaktalar. Ve Trabzonspor’a da yazık olmaktadır.
Maraton Programı’nı dikkatle izleyenler bu gelinen noktanın sürpriz olmadığını ve olamayacağını aylar önce anlamışlardır.