1996 Nisan ayının son günleri... Fenerbahçe’nin tam gaz gittiği, Galatasaray’ın ise durgunluk içinde olduğu bir dönem...
Başkan Ali Şen iddialı demeçler verip 5 kupayı da alacaklarını ilan ediyor. Sözünü ettiği 5 kupadan biri de Türkiye Kupası şampiyonluğu... Final maçı Şükrü Saracçoğlu Stadyumu’nda Fenerbahçe-Galatasaray arasında oynanacak...
Fenerbahçe’nin yöneticisi de futbolcusu da taraftarı da havaya girmiş, maçı kazanacağından emin... O kadar ki, formalite olarak gördükleri final maçından sonra kutlayacakları şampiyonluk için stadyumu bile süsleyip törenlere hazırlamışlar.
Ancak düşünülen olmuyor... Hiç şans verilmeyen Galatasaray, inanç ve azmi ile Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda Türkiye Kupası’nı kaldıran takım oluyor.
Fenerbahçe’de tam bir hüsran yaşanıyor... Sadece ümitler değil, hazırlanan havai fişeklerin fırlatılması da bir başka bahara kalıyor...
Hangi maçtan söz ettiğimi her halde anlamışsınızdır... Hani Souness’ın Galatasaray bayrağını Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nun zeminine diktiği maç...
Mazereti yok
Cumartesi günü oynanacak maçın Galatasaray için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Şimdiye kadar ligde güçlü bir takımla karşılaşmaması neden gösterilerek, puan cetvelindeki yeri ve yenilmezlik unvanı ile ilgili oluşan istifhamın cevabını verecek... Berabere kalması halinde dahi, şampiyonluktaki en ciddi rakibiyle puan farkını muhafaza etmekle kalmayacak, ligdeki lokomotif işlevini de sürdürecek... Ayrıca, kazanacağı özgüvenle, bundan böyle rakiplerini ezip geçecek...
Galatasaray, Alex ile kıyaslanan Lincoln’ün ya da diğer sakat ve cezalı oyuncuların arkasına sığınmamalı ve mutlak başarı parolası ile Kadıköy’e gelmeli... Yenilgi halinde, sezon başından bu yana yükselen çıkış eğrisinin hızla inişe geçeceğinin hesabını yapmalıdır. Yenilginin pek çok nedeni olabilir, ama tek bir mazereti bile olamaz.
Adına yakışmalı
Aslında, Galatasaray’ın en büyük rakibi yine kendisi... Yöneticisi, teknik direktörü, futbolcusuyla devam eden dalgalanmaya derhal bir son verilmeli... Derbi öncesi moralleri bozmamak için, bu konudaki hakkımı saklı tutarak, eleştirilerimi erteliyorum. Ancak şu kadarını söylemeden geçemeyeceğim: Takımda "devrim (!)" yaptıklarını söyleyenlerin, bir hafta arayla söylem ve kararlarında çizdikleri zikzaklar da gözden kaçmıyor... Yüce Atatürk’ün "İdare-imaslahatçılar esaslı devrim yapamaz" sözlerini akıllarından çıkarmasınlar!
Galatasaray ligi kazanmak istiyorsa, Fenerbahçe önünde mutlaka başarılı olup taraftarları ile birlikte bu mutluluğu yaşamalıdır.
Dünyanın en önemli derbilerinden kabul edilen Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşması için, her iki taraftan da maç öncesinde, maç sırasında ve maç sonrasında, her şeyiyle bu derbiye yakışır görüntüler bekliyoruz.
Adet olduğu üzere, biz de yazımızı moda bir slogan ile bitirelim: (Hak edenin Galatasaray olması dileğiyle) HAK EDEN KAZANSIN!...