Paylaş
Bence ekonomi yönetimine kim gelirse gelsin, belli ki işler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği gibi gidecek, yöneticilerinin ekonomiye damga vurma ihtimalleri çok az olacak. Bu nedenle gelecek isimlerle birlikte uygulanabilecek politikalara bakmak gerekiyor. İsimler elbette yeni dönem ekonomi politikaları için ipuçları verecek ama temel tercihleri değiştirmesi beklenmemeli.
Piyasalar bir ara yeni dönemde Ali Babacan’ın ekonomi yönetiminin başına geleceğini konuştu ama bu iyimserlik rüzgarını boşuna estirdikleri ortaya çıkınca, bundan vazgeçmiş görünüyor. Şimdi piyasaların umudu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in görevini koruması ancak şahsen o konuda da emin değilim. Şimşek mevcut iş bölümü ve Erdoğan’a yakınlık derecesiyle, ekonominin patronu olamadı. Yerinde kalsa da ancak “piyasaları tatmin edecek bir isim” olarak kalabilir, yani ekonominin patronu olamaz gibi gözüküyor.
Bunlardan önce uygulanacak temel ekonomik politikaların neler olabileceğine bakarsak; politikanın geçmiştekinden farklı olacağını düşünmeyenlerdenim. Son dönemde uygulandığı gibi; mümkün olduğunca büyümeyi pompalamak için her şey yapılmaya devam edilecek, enflasyon yine gözardı edilecek gibi gözüküyor. Bununla birlikte sıcak para politikasının devam etmesini, bu amaçla fiili yüksek faiz ve oynaklığı azaltılmış bir kur için çalışılacağını, para politikasının da Merkez Bankası tarafından bu şekilde yönlendirileceğini düşünüyorum. Sözü edilen reformlar ancak bu temel tercihleri besleyecek kararlar olarak kalabilir.
Ekonomi yönetiminin işini zorlaştıracak konulardan biri, dış siyasi gelişmeler olacak. Özellikle AB ile ilişkilerde sıkıntılı bir dönem bekleniyor ki; bence bu, hükümetin tahmininden çok daha fazla, ekonominin olumsuz etkilenmesini beraberinde getirebilir. Yanı sıra Suriye ve Irak’ta, ABD ile ortada bırakılmış askeri sorunların varlığı ortada ve burada çıkacak çatışma ihtimali ekonominin de başının üstünde sallanan bir kılıç olacak gibi gözüküyor.
AB çıpası kalmamış, günü kurtarmaya dönük, mümkünse bunun yeni seçime kadar sürmesini sağlayacak bir ekonomi politikasının bıçak sırtı bir politika olacağı çok açık. Burada ekonomi yönetiminin en küçük bir hata yapma lüksü bile olamayacak. Yani yeni ekonomi yönetiminin işi şimdiden zor gözüküyor.
BANKA SENEDİNDE ÇARK ÖRNEĞİ
Hata demişken, bunun en son örneğini banka senedi olayında yaşadığımızı hatırlatalım. Ekonomi yönetiminde ağırlıklı Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, bankaların kredileri için banka senedi çıkarılacağını, Merkez Bankası’nın bu senetleri alacağını söylemişti. Bankalar bunun için Merkez Bankası yasasının değişmesi gerektiğini söylemiş, bağımsızlık başta olmak üzere bu yasa değişikliğinin yaratacağı sıkıntıları görmüşlerdi. Banka senedi hakkında çıkan haber ve yorumlar üzerine Canikli geçen hafta çark edip, piyasada bu konuda oluşan hassasiyete uyacaklarını belirtti, “Merkez Bankası hiçbir şekilde bunu araç olarak kullanmayacak, geleneksel yöntemlerine devam edecek” dedi.
Diyeceğim o ki; “işin nereye gideceğini göremeyen, sadece Erdoğan’ın düşük faiz ve büyümenin artırılması söylemine bağlı, tehlikeleri düşünmeden hareket eden bir ekonomi yönetimi” ihtimali çok yüksek. Mevcut küresel finans ve siyasi belirsizlikler ortamında, böyle bir ekonomi anlayışı ve yönetimi seçime kadar işi devirmeden götürebilir mi, göreceğiz.
Paylaş