Paylaş
Hükümet belli ki büyümeyi artırmak için, yıllarca karşı çıktığı yüksek faiz politikasına, adını koymadan, geri döndü. Kurlarda, Merkez Bankası’nın da yardımıyla, belirli bir bant tutturulduğu için geri dönme aşaması için rahatlayan sıcak para, kaç günlük olduğunu bilmediği yüksek kar imkanı için Türkiye’ye geliyor. Sadece Türkiye’ye değil bizim gibi diğer gelişmekte olan ülkelere de gidiyor. Nominal faizi en yüksek ülkelerden biri olduğumuz için bize iştahla gelmeye başladı.
Dün dolar kurunun yeniden düştüğünü gördük. Nedeni hafta sonunda gelen ABD ekonomi verilerinin gevşek olması nedeniyle, doların euro ve sterlin gibi güçlü para birimleriyle birlikte, gelişmekte olan ülke paralarına karşı da değer kaybetmesi. TL de bundan nasibini aldı, dolar kuru 3.55 seviyesine kadar indi.
Ancak bundan sonrasında ne olacağı belirsiz. Piyasalar Fed’in haziran ve aralıkta iki faiz artırımı daha yapmasını bekliyor. Haziran’da 0.25 puanlık faiz artışı beklentisi yüzde 70’leri aşmış görünüyor.
Buna karşılık piyasalarda Fed’in üç ya da daha fazla faiz artışının ekonomik verilere göre yapılabileceği, yılın sonlarında likiditenin kısılmasına başlanacağı gibi beklentiler de konuşuluyor. Yanısıra Avrupa’nın da faiz ve likidite politikasında, geri dönüşe bu yıl içinde geçebileceği konuşulmaya başladı.
Dün Bloomberg’de Barış Balcı’ya konuşan BRIC kavramının mucidi, eski Goldman Sachs yöneticisi Jim O’Neill, içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu yabancı sermayeye bağımlı ülkeler için bir uyarı yapmış. O’Neill gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerden, temelleri zayıf zemine, ABD ve Avrupa kaynaklı sıcak paraya dayanan her ülkenin, “şahin bir geri çekilişe karşı kırılgan” olduğunu söylemiş. Yani ABD ve Avrupa’da faiz artışları hızlanıp, likidite sıkışmaya başlayınca sıcak paranın ülkesine döneceğini, bu ülkelerin zor durumda kalacağını söylüyor. Türkiye’nin de bu kırılgan ülkeler arasında olduğunu ve “yabancı sermayeye bağımlılığını durdurmak için önlem alması gerektiğini” de özellikle belirtmiş.
YABANCI SERMAYE BAĞIMLILIĞI VARKEN
Fed’in ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz ve likidite kararlarının zamanlaması kesin değil ama dönüş başladığında zorda kalacağımız kesin. O nedenle şimdiden geri dönüşe hazırlık yapmak gerekiyor. Türkiye ne yapıyor derseniz; tam tersi büyümeyi iyice artıracak, borçlanmayı ve riski artırarak ekonomik büyümeye gaz verecek kararlar almaya devam ediyor. Çin’in bile büyümeyi beklenmedik ölçüde indirmeye razı olduğu bir dönemde, büyümek için, tehlikeli olduğu kesin yollar dahil, her türlü yolu deniyoruz. Son dönemde kesinleşen sıcak para politikası da buna dahil...
Ne zamana kadar sürer derseniz; dün nisan bütçe rakamları açıklandı, 3 milyar TL açık vermiş. İlk 4 aylık bütçe, geçen yıl 5.4 milyar TL fazla vermişken, bu yıl 17.9 milyar dolar açığa ulaşmış. İşin kötüsü referandum öncesi başlayan büyümeyi destekleyici tedbirler devam ediyor. Bütçe açığı artıyor, KGF kredileri ve diğer kanallarla borçlanma yükseliyor, faizler de bu nedenle yüzde 15’leri buldu. Tabi ki yabancı sermaye bu faizlere gelir; mevduat yapsa, Hazine kağıdı alsa bile hiçbir ülkede bu getiriyi sağlayamaz ki..
Yetmiyor; yabancı sermayeye bağımlılık bu kadar yüksekken, sekter dış politikaya devam ediliyor. Göreceğiz bakalım sonucu...
Paylaş