Paylaş
ANAP Lideri Mesut Yılmaz, Mevduat Sigorta Fonu'na alınan bazı bankalara bağlı off-shore bankalarında parası bulunanlara, Fon'dan ödeme yapılacağını, liderler zirvesinde bu yönde karar alındığını söylemiş.
Eğer gerçekten böyle bir karar verildiyse; ya liderlere yanlış bilgi veriliyor, ya da liderler doğru karar verememiş...
Sadece bununla da yetinilmiyor, borsada işlem gören hisse senetleri sahiplerine yine Fon'dan ödeme yapılması için çalışma yapılıyormuş. Bu çalışma da yine, koalisyonun ANAP kanadının milletvekilleri tarafından yapılıyormuş.
Eğer bir de bu yapılırsa, kelimenin tam anlamıyla, üzerine tüy dikilmiş olacak.
Şimdi off-shore olayına bir bakalım. Tasarruf sahipleri gidip bankalara paralarını yatırırken, alacakları faizin bir kısmı kesilip, Merkez Bankası bünyesindeki Mevduat Sigorta Fonu'na yatırılır. Adı üstünde; mevduatlarının sigortası için...
Bazı tasarruf sahipleri ise yurt dışındaki off-shore bankaları nezdinde hesap açarlar. Bu hesaplar karşılık, disponibilite gibi yükümlülüklere tabi değildir. Doğal olarak Mevduat Sigorta Fonu'na kesinti de yapılmaz. Yani off-shore'daki paralar sigorta kapsamında değildir. Dolayısıyla bunlara, normal mevduatlara göre yüksek faiz ödenir. Yani bazıları, sigortasız 'yüksek riske' razı olup, yüksek getiriyi seçerler.
Mevduat Sigorta Fonu, uyarılarına rağmen sahiplerine para aktarıp, durumu giderek kötüye giden 5 bankayı Fona alarak, bir anlamda devletleştirdi. Bu işlem yapılırken zorunlu olarak, bazılarının borsada işlem gören hisse senetleri de Fona alındı.
'Yüksek getiri varsa yüksek risk vardır' gerçeğini bile bile bu bankalara para yatıranlar, 'bizim de paramızı verin' diye, parti parti dolaştılar. Sonuçta da Mesut Yılmaz'dan böyle bir açıklama geldi.
Herşeyden önce her ağlayana para dağıtıldığı takdirde, bu ülke piyasa ekonomisini öğrenemeyecek. Daha doğrusu işine gelince devletten nemalanmaya devam edecek.
Böyle bir uygulamanın, daha düşük getiriye, garantinin bedelini ödeyerek razı olan vatandaşları, 'enayi' yerine koymak anlamına geleceği unutulmamalı. Hem de hakkı olmayanlara ödenecek fon paralarını, bunların verdiği de unutulmadan.
Ve böyle oldukça, 'paramı batırsam da devlet verir' anlayışının değişmeyeceğini...
Yaklaşık 80 trilyon lira hiçbir hukuki dayanağı olmadan bunlara ödenecek. Kanun çıkarıp hukuki dayanağı oluşturulsa bile, bu daha fazla sorunun kaynağı olacak.
Bunun da ötesinde borsada işlem görüp de fona alınan bazı bankalara ait hisse senetleri için, 'ortalama fiyat' saptanıp yine fondan ödeme yapılacakmış.
O zaman, niye o hisse senetlerini de Fon mülkiyetine aldınız?
Peki bankanın eski sahipleri, 'bize para ödemediler, ama bazı hisselere şu fiyattan ödeme yaptılar' deyip, kendi hisse oranları kadar para isterlerse ne olacak?
'Acaba eski sahiplerine geri vermek için mi böyle yapılıyor' diye sorulmaz mı?
Peki, 'Ödeme yapılamaz' diye açıklama yapan bakanlar, şimdi ne olacak?
İnsaf edin! Kamuoyuna demeç verip de, ardından bürokratlara dönüp, 'Biz söz verdik, yapın' derseniz, bu ülke program da uygulayamaz, adam da olamaz...
Yarın, 'batıyoruz' diye kapınıza gelecek herkese 'ulufe' hakkı doğmaz mı?
Böyle bir ortamda enflasyonu nasıl indirirsiniz, hiç düşündünüz mü?
Yeniden popülizme dönerseniz, beklentiler tümüyle tersine döner, altında kalırız.
Hem, zaman zaman gündeme gelen, 'bazı borsacılarla akrabalık ilişkiniz nedeniyle mi bu kararları alıyorsunuz' diyenler, haklı çıkmazlar mı?
Paylaş