Paylaş
Halbuki yılbaşında hedeflenen oran yüzde 5 idi.
Aralık ayı tüketici fiyat artışı için piyasa beklentisi eksi idi ama gerçekleşme yüzde 0.2 artış oldu.
Öyle olunca da daha geçen ay yenilenen hedef bile tutmadı, tüketici fiyatlarında yıllık artış yüzde 8.81 oldu.
Piyasa uzmanları temkinli davranıp “oraya varacağını sanmıyoruz” diyorlar ama artık herkesin aklında 2016 yılında enflasyonun yeniden çift haneye çıkma ihtimali var.
Bu ihtimal de beklentilerin iyice bozulmasına yol açıp, gerçekleşmeleri yukarı doğru itebilir.
Şurası açık ki; enflasyonla yeterince mücadele edilmiyor… Kim bunun tersini söylerse doğru söylemiyordur. Buna Merkez Bankası yönetimi de dahil...
Bir düşünün; 2014 ve 2015 yıllarında enflasyondaki yükselişi önlemek için Merkez Bankası’nın somut bir şey yaptığını gördünüz mü?
Bu da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la girişilen faiz tartışmasına denk geliyor.
Peki, Merkez’in asli görevi, yasa gereği, hala enflasyonla mücadele değil mi?
O zaman neden mücadele etmiyor derseniz, nasıl mücadele edeceklerini bilmediklerinden olmasa gerek.
O zaman geriye tek sebep kalıyor; Merkez Bankası bağımsız davranmıyor, Hükümetin yazılı olmayan isteğini yerine getirip, enflasyonla mücadeleyi savsaklıyor.
Her Hükümet gibi bu Hükümet de daha fazla büyüme istiyor, bunun yaratacağı enflasyonu es geçme eğiliminde.
Hükümetler bunu ister ama Merkez Bankası bağımsızlığı da bunun için vardır; yani hükümete rağmen uygulayacağı bağımsız para politikasıyla parasının değerini korumaya çalışır. Merkez bankaları Hükümete rağmen bunu yapmak zorundadırlar, işlerinin kuralı bu.
Özetle; Merkez Bankası yasada yazılı olmasına rağmen bağımsız hareket etmiyor, asli görevi olan enflasyonla mücadele görevini yerine getirmiyor.
Merkez Bankası uzun zamandır “gıda fiyatlarında artış”ı bahane ediyor.
Halbuki son döneme bir bakın; her yıl olan bir don olayı yaşadık mı, sık sık yaşanan kuraklık mı oldu da gıda fiyatları aşırı arttı?
Rusya krizi olmayıp gıda fiyatları daha yüksek olsaydı demek ki enflasyon yıl sonunda yüzde 9’u da aşacaktı.
ŞARTLAR OLUMLU İDİ AMA ŞİMDİ
Bırakın gıda fiyatlarını dünya petrol fiyatları bu kadar düşmese ne olacaktı?
Şimdiye kadar her şey Merkez Bankası’nın lehine idi ona rağmen durum bu.
Şimdi ise iş değişiyor; Hükümet asgari ücreti 1300 TL’ye çıkardı ve bunun neredeyse tümü tüketime yansıyacak, bekletilen zamlar başladı, bölgedeki kriz nedeniyle petrol fiyatlarının yükselme ihtimali bile konuşulmaya başladı...
Enflasyonla mücadele için faiz silahını kullanmadığınız için TL’nin değeri eriyor, kurlar yukarı gidiyor ve belli ki bu hızlanacak.
Asıl baktığınız oran olan çekirdek enflasyon yüzde 9.5 oldu, daha neye bakılacak?
Ağırlıklı faiz bile enflasyonun altında, böyle mi enflasyonla mücadele edeceksiniz?
Bırakın FED faiz artışını, enflasyonla mücadele için zaten atanacağınız adım belli değil mi?
Hükümet istemeyip, Merkez Bankası da görevini yapmayınca enflasyonun yönünü yeniden çift haneye çevirmesi kaçınılmaz oluyor.
Küresel kriz sonrası dünya yüzünden enflasyon neredeyse silinmişken, “halkın cebinden alınan haksız para” anlamına da gelen enflasyon bizde yükselmeye devam ediyor.
Emekliye ayda verdiğiniz 100 TL’nin o emeklinin gelirinde yarattığı ek imkan birkaç ay sonra silinip, satın alma gücü enflasyon nedeniyle gerilemeye başlayacak.
Politikacı için buna rağmen oy almaya devam edince sorun kalmıyor da, bunun için bağımsız kılınan devletin bürokratlarına ne oluyor?
Paylaş