IMF bu kez daha önceki gözden geçirmelere kıyasla çok daha kapsamlı bir görüşme için geliyor. Perşembe günü İstanbul’da olacak heyette, Avrupa Bölümü Direktörü Michael Deppler ile İcra Drektörü Willy Kiekens da yeralacak. Hazine Müsteşarlığı konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ‘8’inci Gözden Geçirme’de, makro ekonomik gelişmeler, kamu maliyesi ve para politikası ile yapısal reform alanlarındaki ilerlemelerin değerlendirileceğini, mali disiplinin kalıcığı için vergi idaresi ve sosyal güvenlik reformlarıyla, bankacılık ve özelleştirmedeki gelişmelerin de ele alınacağı söyledi. Bu görüşmeleri daha kapsamlı kılan nedenlerden biri IMF’nin Ana Sözleşmesi gereğince, tüm üye ülkelerle düzenli aralıklarla gerçekleştirilen ‘4’üncü madde konsültasyonu’nun da bu ziyaret sırasında yapılması. Bu kapsamda, İstanbul’da özel sektör temsilcileri ve sivil toplam örgütleriyle görüşmeler de yapılacak.Görüşmeleri kapsamlı kılan diğer neden, IMF’le 2005 ve sonrası dönemede ilişkilerin biçiminin de tartışılacak olması. Hazine açıklamasında, ‘ülkemiz ve IMF ilişkileri konusunda da ilk görüş ve değerlendirmelerin ele alınacağı’ belirtirken, ‘Bu kapsamdaki görüşmelerin, 8’inci Gözden Geçirme ve 4’üncü madde görüşmelerini izleyen dönemde devam etmesi ve sonuçlandırılması öngörülmektedir’ ibaresine yer verdi.Hazine açıklamasındaki bu ibarenin biraz yadırgatıcı bir ibare olduğunu söyleyebilirim. Uzun süredir IMF’le ilişkilerin ne olacağına biran önce karar verilmesi gerektiğini, piyasalarda yaşanan son çalkantıdan sonra bunun şart olduğunu düşünenlerdenim.Bu nedenle, 4’üncü madde konsültasyonundan sonraya kalacak kararın, piyasaları olumsuz etkilemesinden endişe duyuyorum. Çünkü konsültasyonu için heyet bir rapor taslağı yazacak, bu taslak Türkiye’ye gönderilip itirazlar sorulacak, itirazların ardından rapora son şekli verilip, diğer ülke raporlarıyla birleştirilecek.Hazine, IMF’le ilişkinin ne olacağı konusunda verilecek kararın ‘8’inci gözden geçirme ve 4’üncü madde görüşmelerini izleyen dönemde devam etmesi ve sonuçlandırılması’ diyerek, bence Hükümetin bu konuda karar vermek için zaman kazanma isteğini ortaya koyuyor. Yani, konsültasyon raporunun sonrasına kalmasa bile, bu görüşmeler sırasında hemen karar verilmesinin beklenmemesi gerektiğini, buna daha sonra karar verileceğini anlatmaya çalışıyor. Daha doğrusu, bir şekilde piyasaları, bu gecikmeye hazırlamaya çalışıyor.Bence yanlış bir iş yapılıyor. Bu ibare bana, son günlerde Ankara’daki ‘Hükümet AB’den gelecek raporu bekleyip, IMF ile yeni ilişki biçimine öyle karar vermek istiyor’ yolundaki söylentinin gerçek olabileceğini düşündürdü. Böyle bir gecikme bence hata olur.Çünkü; uluslararası gelişmeler hálá hassas dengede gidiyor, yani geçen ay yaşadığımız çalkantının heran tekrarlanma ihtimali var. 2-3 milyar dolar piyasadan çıktığında neler olabildiğini gördük. ABD’nin, Avrupa Merkez Bankası’nın verecekleri faiz kararları, OPEC kararları, heran yeniden çalkantılara yol açabilecek büyüklükte. Bu nedenle, ekonominin dışardan gelecek şoklardan etkilenmesini azaltmak için, biran önce IMF’le ilişkilerin ne olacağına karar verilmesi gerekiyor. Yaşadığımız çalkantının bir numara büyüğünü yaşasak bile, birdenbire panik havası oluşabilir, bunu gördük. Tam sakinleştik derken yeni bir çalkantı ise istikrarsızlığı körükleyecektir.Hükümetin görmediği bir başka gerçek de AB’nin müzakere sürecini başlatması ya da başlatmaması ihtimallerinin hálá ‘IMF çıpası’na ihtiyaç duyuyor olabileceği...AB’nin kendisi detaylarla uğraşamayacağı için, Türkiye’nin IMF’le stand-by’ın sürdürmesini isteyeceğini, aynı zamanda kendileri IMF yönetiminde olduğu için bunu rahatlıkla dayatabileceğini daha önce de yazdık, ancak anlatamadık. Eğer niyet geciktirmekse demek ki; Hükümet ekonomideki hassasiyeti tam anlayamadı.