Faiz oranları ‘kalkınma hamlesi’nde ne olur?

PARTİLİ cumhurbaşkanlığından sonra, sıra parti ve kabinenin dizaynına geldi. Bakanlar, yeni bir kalkınma hamlesi başlatacaklarını, reformlara ağırlık vereceklerini söylüyorlar.

Haberin Devamı

Yeni bir kalkınma hamlesi ve reform sürecinden söz ediliyor ama siyasi otoritenin reform anlayışının piyasalardan ayrı düştüğü, bence yakında somut biçimde ortaya çıkmaya başlayacak. Çünkü Hükümeti’nin, reform ve kalkınma hamlesinden “Yeni büyük altyapı yatırımları yapmak, büyümeyi pompalamak, bunun için KOBİ başta olmak üzere işletmelere ucuz kaynak vermeye devam etmek, bunu yaparken de faizleri ve kurları mümkün olduğunca baskı altında tutmaya devam etmek” gibi bir anlayış içinde olduğu görülüyor.

Azalan ama ihtiyaç duyulan dış kaynağı bulabilmek için, Yatırım Fonu’ndan ihraçlar ve banka senedi gibi formüller üzerinde duruluyor. Yani son yıllarda bankaların dış borç alarak finanse ettikleri yatırımlar, bu kez varlığa dayalı borç senedi satışlarıyla yapılacak. Tabi ki Türkiye’nin varlıkları rehin verilecek..

Haberin Devamı

Özetle; 2019 Başkanlık seçimlerine kadar yeniden yüzde 5-6’lık büyüme rakamlarına ulaşmak, böylece seçim garanti edilmek isteniyor.

Peki, 2 yıl boyunca böyle bir şeyin sürdürülmesi mümkün mü? Baştan söyleyeyim; bence mümkün değil ve o nedenle erken seçim konuşuluyor...

Neden mümkün olmadığına gelince; çünkü hem kaynak sorununu kabul ediyor, hem de bu kaynak ihtiyacını daha da büyütecek kalkınma hamlesi yapıp, bunu da FED’in faiz artışı gibi size gelecek kaynakların ciddi azalıp, maliyetlerinin yükseleceği bir dönemde yapıyorsunuz. Bunların hepsinin bir arada olması mümkün değil. O nedenle, “Siz faizleri bir de o zaman görün” diyorum..

Referandum öncesi KGF kredileriyle KOBİ’leri rahatlattınız ama bu kredilerin amaca hizmet etmediğini; kimisinin mevcut kredileri kapatmak, kimisinin TL ve döviz mevduatı için, kimisiyle lüks otomobiller alınıp yine şirket yerine şahsi varlık artırımına gidildiğini biliyorsunuz. Belli geri ödemesiz dönemle, çok ucuza alınan kredilerin yüzde 14-15 ile mevduata yatırıldığını, zaten son dönem mevduat ve kredi rakamları gösteriyor. Kısacası; bazı ayrıcalıklı patronların cebine para koydunuz ve bu para sonunda yine halkın cebinden yani Hazine’den çıkacak. Bankalardan çıkacak kısmını da yine Hazine’nin ödeyeceğini biliyoruz.

Haberin Devamı

FAİZLERİ DÜŞÜRMEK

Bu arada Fed’in bu yıl en az 2 faiz artışı daha yapacağını, TL’nin 5’li grup içinde bile en kırılgan para birimi olduğunu da unutmayalım.

Böyle bir süreçte kalkınma hamlesi, hem de faizleri düşürerek yapılabilir mi? Enflasyonunuz yüzde 12 iken, mevduat yüzde 15’e çıkıp ek maliyetler aynen dururken, yüzde 18’den aşağı normal kredi vermenin mümkün olmadığı ortada.

Ancak hükümet hem bu kaynak ihtiyacını artırıp, hem birilerinin cebine para koymayı sürdürüp, hem de faizleri indirmekte kararlı gözüküyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, faiz hakkında görüşünü, en son TOBB’da sert biçimde tekrarladı.Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli geçen hafta bir konuşmada hem kaynak sorunu olduğunu, hem mevcut yükün bankalara bindiğini, hem de bu faizlerle de reel sektöre kaynak verilemeyeceğini anlatmış. Yeni finansman modelleri denediklerini, çünkü rekabetin kaynak maliyetinde olduğunu düşündüklerini ama sonuç alamadıklarını itiraf etmiş.

Haberin Devamı

“Sınırlı kaynak imkanına göre hedef belirlesek” ya da “Demokrasiyi geliştirip OHAL’i kaldırıp, Batı’ya güven verip yeniden kalıcı sermaye çeksek” denmiyor. Bunun yerine “Kaynak olmasa da zorlayalım, günü kurtarmaya çalışalım” deniyor. Bu gidişatla gün kurtarılır belki ama 6 ay bile kurtarılamaz. 

Yazarın Tüm Yazıları