Ekonomilerin sorunu yetersiz iyileşme ve belirsizlik

Geçen hafta iç piyasalar rating artırımlarına rağmen çalkantılı, genellikle aşağı giden bir seyir izledi.

Haberin Devamı

Bunun şüphesiz en önemli nedenlerinden birini küresel ekonomideki gelişmeler oluşturdu. Ancak bunun yanında içeride şişmiş fiyatların etkisinin olduğu da açık. Yani rating artırımları önceden satın alındı, beklentiler gerçekleşip, küresel ekonomideki karışıklık da eklenince piyasalar ister istemez aşağı gelmeye başladı.
Özetle; kurların ve faizlerin yükseldiği, hisse senedi fiyatlarının düştüğü bir hafta yaşadık. Buna kâr realizasyonu diye bakacak olursak, bunun geçici bir düşüş olduğunu söyleyebiliriz. Piyasa oyuncularının çoğu da buna geçici bir düşüş olarak bakıyor.

Ancak hem dünya ekonomilerinin hem de bizim ekonomimizin şu anda en önemli sorunlarının yetersiz iyileşme ve krizden bir türlü çıkamama nedeniyle politikalarda yaşanan belirsizlik olduğunu da söyleyebiliriz. Bir başka deyişle piyasalarda hala tedirginlik var. Her an bir kaza olabilirmiş beklentisi kaybolmadı ve bunun yanında politika yapıcıların “öyle de olabilir, böyle de olabilir” şeklindeki yönsüz tavırları piyasalardaki belirsizliği artırıyor.

Geçtiğimiz hafta bir bankacıyla konuşurken şaka yollu “Biz dünya ülkelerine örnek olduk diyorduk ya, evet olduk; çünkü artık Bernanke bile bir dediğini ertesi gün değiştiriyor, her yöne çekecek söylemlerle ortalığı karıştırıyor” yorumunu yaptı. Bu nedenle de piyasadaki oyuncuların pozisyonlarına göre aynı açıklamayı bir dönem başka, öbür dönem  başka farklı algıladıklarını söyledi.

Geçen haftaki ABD Merkez Bankası FED’in Başkanı Bernanke’nin yaptığı açıklamaların, aslında içinde farklı yönler olsa da, piyasalar tarafından bu kez olumsuz algılandığını hatırlattı. Olumsuz algılanmasının nedeni de birkaç toplantı sonrası likiditenin çekilmeye başlayacağı yorumlarına neden olması.
Likiditenin çekilme beklentisi ABD ekonomisindeki canlanmanın başlaması nedeniyle oluşuyor. Buna karşılık AB başta olmak üzere diğer ekonomilerde bu yön de belirsiz. Yani bir türlü canlanmanın başlamaması, yüksek likiditeye ragmen güvenin sağlanamaması, bir başka deyişle canlanma görülse de yetersiz kalması belirsizliği artırıyor. Sorunun Çin’in üretimine de yansımış olması geçen hafta piyasaları daha da korkuttu.

DELOİTE’IN RAPORU

Geçen hafta sonu açıklanan Deloite’ın “Küresel Ekonomik Görünüm 2013” raporunda küresel ekonominin, iyileşme belirtileri gösterdiği fakat bu belirtilerin bir hayli inişli çıkışlı olduğu,  Euro Bölgesinin ise en kırılgan görüntüyü vermeye devam ettiği belirtildi.
Küresel piyasalarda istikrarlı seyrin sürdüğünü ve ekonomilerde iyileşmenin tekleyerek de olsa devam ettiğini belirten Deloitte Türkiye CEO’su Hüseyin Gürer, “Ancak dünyada olduğu gibi Türkiye’de de finansal piyasalardaki bu olumlu, hatta coşkulu havanın reel ekonomiye tam yansımış olduğunu söylemek için henüz erken.Yılın ilk çeyreğinde ise ekonomimizde canlanma emareleri görülmekle birlikte, yıllık yüzde 4 büyüme hedefinin tutması için bunların daha da güçlenmesi gerekiyor. Orta vadede yüzde 5 ve hatta daha yüksek büyüme hedeflerine ulaşılması için küresel ekonomide görece zayıf seyrin devam edeceği varsayımı altında.Türkiye’nin yapısal reformlara ivme kazandırması gerektiği de oldukça açık” dedi.

Raporda ayrıca, ABD ve Japonya gibi birçok ülkenin ortak sorunu olan bütçe açıkları üzerinde de duruldu ve Avrupa için asıl amacı mali tasarrufu aceleye getirmek ve ekonomik büyümeye odaklanmak olması gerektiği belirtildi.

Yazarın Tüm Yazıları