DEVLET Bakanı Kemal Derviş ve ekibi, MHP Lideri Bahçeli'nin Bakan Öksüz'ü görevden alarak kendilerine verdiği mesajı iyi algılamışa benziyor.
Bahçeli'nin sıkıntının kaynağının Öksüz olduğu eleştirilerine karşı bu kararı alıp, sıkıntının devamı halinde kendini temize çıkaracağını anladılar.
Sadece Bahçeli'nin değil, diğer lider ve yardımcılarının da işin faturasının ekonomi yönetimine çıkarma eğiliminde oldukları ortada.
İşte bu nedenle Derviş ve ekibi başarmak zorunda. Hep savundukları ‘‘Sıkıntı güven bunalımından, siyasetten kaynaklanıyor’’ görüşünün doğru olduğunu ispatlamak, Öksüz gittiğine göre rayından çıkan dengeleri oturtmak zorundalar. Halbuki Derviş'in de Çarşamba günü bankacılarla yaptığı toplantıda itiraf ettiği gibi ‘‘Siyasi faktörlerin yanısıra, bazı teknik hatalar’’ da yapıldı.
İşte şimdi bu teknik hataların üzerine gidiliyor, piyasaya dönük stratejik ve operasyonel yöntemler gözden geçirilip düzenleniyor. Bunu yaparken de bankalarla, özellikle de piyasadaki aktif sınırlı sayıdaki bankayla, yakın ilişki içine girildi. Bankaların da ‘‘aynı gemide’’ olduklarının bilinciyle davrandıkları gözleniyor. Son iki gündür gerçekleşen vadeli döviz işlemleri, ekonomi yönetimi ile bankacıların gerçek işbirliğinin nasıl olumlu sonuçlar vereceğini ortaya çıkardı.
Dün altı banka ile tekrar toplanıldı. Bankacılar daha önce söyledikleri, mevduatın uzun vadeye kaydırılması için gereken stopaj ve munzam karşılık indirim taleplerini bu kez yazılı olarak Derviş'e verdiler. Yine halka tahvil-bono satışındaki beyanname zorunluluğunun kaldırılmasını istediler ve bunun getireceği yararları hesap kitabıyla ortaya koydular. Bürokratların uzun zamandır beyannamenin kaldırılmasını istediği, Derviş'in de bunu birkaç kez anons etmesine rağmen Maliye ile konuşup caydığını biliyoruz. Derviş dün de bankacılara bunun için kanun gerektiğini söylemiş. Halbuki daha önce de yapıldığı gibi, Başbakan Meclis açıldığında kanunun çıkacağını ve geriye yürütüleceğini söylese zaten iş kendiliğinden hallolur, halka satış başlar. Yani yasa beklenmeden uygulanabilir.
Dünkü toplantının biraz daha formel geçtiği, ancak bankacıların gerek Derviş'le, gerekse de Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti ile yaptıkları görüşmelerde, iki gündür devam eden işbirliğinin sürdürülmesi yönünde bir güven tazeleme sonucu çıktığını öğrendik. Yani işbirliğine devam edecekler...
HAFTA BAŞI AÇIKLANIR
Bu arada ekonomi yönetimi bir yandan da IMF ile 9'uncu Gözden Geçirme çalışmalarını sürdürüyor. Bankacılarla üzerinde mutabık kalınan konuların IMF ile de müzakere edilip, hayata geçirilmesine çalışılacak. IMF ile görüşmelerde bankacıların da yakındığı, Merkez Bankası'nın piyasaya daha aktif girme imkanını yaratacak pazarlıkların yapılması gerekiyor.
Bankacılarla işbirliği devam ederken alınacak kararların IMF'nin de mutabakatı sağlandıktan sonra hafta başında açıklanmaya başlayacağını tahmin ediyoruz.
Çarsamba günkü liderler zirvesinde, lider ve yardımcılarının bürokratlara ‘‘İşi yanlış yaptıkları’’ yönünde eleştiriler yönelttikleri gazete haberlerinde yer aldı. Buna karşılık bürokratların ne dediği çıkmadığı için de sanki fırçayı yemiş de oturmuşlar izlenimi doğdu. Öğrendiğimiz kadarıyla bürokratlar, dalgalı kurun bu dönemdeki ehven-i şer yöntem olduğunu, bu süreçte başka bir rejimin uygulanamayacağını, Fischer'in yüksek dediği faizin genel faiz düzeyi olup kısa vadeli faiz olmadığını, merkez bankalarının kısa vadeli faizleri enflasyonla mücadele için kullandıklarını söyleyip biraz ekonomi dersi vermiş. Bu arada hububat alımlarıyla başlayan siyasi güvensizlik süreci açıkça anlatılmış. Bunlar olurken Derviş'in bürokratlarını koruyup korumadığını ise öğrenemedik...