Paylaş
Dün bu köşede Merkez Bankası’nın girdiği bu yeni yolun, 2010’a geri dönüş anlamına geldiğini, aşamalı biçimde eski sisteme dönülmesinin planlandığını tahmin ettiğimi söylemiştim. Bu arada üst bantın aşağı çekilmesiyle birlikte, Merkez Bankası’nın bu kararın dövize talep yaratmasını engellemek için zorunlu karşılık oranlarını artıracağı beklentimi da aktarmıştım.
Merkez Bankası zorunlu karşılık artırımı üzerinde, bence bilerek, durmuyor ama dövize talep yaratmasını başka türlü engellemesi de pek mümkün görünmüyor.
İşte faizde üst bantı indirmekle amaçlanan bankaların kredi faiz oranlarını aşağı çekilmesinin önünde zorunlu karşılık artırımı ciddi bir engel oluşturuyor.
TL mevduatın karşılığı olarak TL de tutsalar, döviz veya altın da tutsalar fazla değişmiyor; zorunlu karşılıklara faiz yürütülmediği için, bankalar için ciddi ek maliyet oluşturuyor.
Dolayısıyla bunun bankaların uyguladığı faizlere yansıması da kaçınılmaz oluyor.
Bununla birlikte Hükümetin TBMM açıldığında gündeme getirmesi beklenen bankaların işlem komisyonları ve ücretlerinin yasaklanması uygulaması da bizatihi, faizlerin inmesinin önünde engel oluşturmaya aday gözüküyor.
Her ticari işletmede olduğu gibi, bankalarda da belirli bir plan kapsamında kar projeksiyonu yapılır ve buna göre süreç içinde önlemler alınır. Yani belirli dönemler için koyulan kar rakamı tutturulmaya çalışılır. Bankalar bu kar realizasyonunu diğer ticari işletmelere kıyasla daha rahat yapma imkanına sahipler. Bu da bankaların işlem komisyonlarını yasakladığınız takdirde bankaların bu geliri başka yerden sağlamaya çalışacakları anlamına gelir.
Başka bir deyişle bankalar işlem komisyonları ve ücretleri engellenirse bunu mutlaka başka yerden çıkaracaklar, dolayısıyla plasmanlarındaki kar marjını artırmaya çalışacaklar, yani kredi faiz oranlarının üzerine bu rakamı bindirecekler demektir.
Bu yasayı hazırlayan politikacılar, zamanında ticaret yapan kişiler oldukları, yani bu işi bildikleri halde, bence sadece “bankalar üzerinden ucuz popülizm yapmak” için bu kararı gündeme getiriyorlar. Buradan kaybedecek gelirin yine tüketiciden çıkarılacağını bile bile, böyle bir kararı getiriyorlar.
Demek istediğim o ki; Merkez Bankası’nın şu anda göstermelik hale gelen faiz bantının üst sınırını aşağı çekerek kredi faiz oranlarını düşürmesi zor. Hem söylemediği zorunlu karşılık önlemi ile hem de Hükümetin almayı planladığı komisyon ve ücret gelirlerini sıfırlama kararı nedeniyle bankaların kredi faiz oranlarını düşürmeleri zorlaşıyor.
SWAP’LARA SINIRLAMA
Merkez Bankası’nın uzun süredir para politikasını, en güçlü silah haline getirdiği, zorunlu karşılık uygulaması üzerine kurduğu gözleniyor. Önümüzdeki dönemde de bu tavrını devam ettireceğe benziyor.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, mevduata alternatif kaynaklar için caydırıcı önlemler getireceğini söylemiş. Bankacılar bunun swap işlemlerine sınır getirilmesi olarak yorumluyorlar. Yaklaşık 2 yıldır bankaların swap işlemlerine karşılık getirmek için uğraşıldığını ama bunun becerilemediğini kaydeden bankacılar, yeniden bu yolun denenebileceğini söylüyorlar. Ya da bankalara belirli bir sınır konup, swap işlemlerini sınırlandırmaları istenebilir.
Çünkü bazı bankalar döviz varlıklarını dışarıya verip, TL kaynak alarak swap işlemi yapıyor, zorunlu karşılığı olmayan mevduat benzeri kaynak yaratmış oluyorlar. Yani Merkez Bankası bu yolu sınırlayarak ya da karşılık getirerek de toplam zorunlu karşılık miktarını artırmaya çalışacak gibi gözüküyor. Bu silahı nereye kadar kullanabileceğini ise göreceğiz...
Paylaş