ANTRENMAN havasında bir maçtı.F.Bahçe’de genel teknik hatalar devam ediyor. Tuncay yine sol tarafa mahkum edilmiş, Nobre sağ açık ve gole yakın bu kadar oyuncu varken, yine tek forvetle. İkinci yarıda o tek forvet Anelka da oyundan alınıyor.
Böyle olunca, G.Birliği’nin yaptığını Diyarbakır da uyguladı. F.Bahçe’de oyunu değiştirecek oyuncuları kitleyip orta sahayı kalabalık tutan Diyarbakır, bu durumu gayet iyi değerlendirdi. Yazık ki, Daum uzun süre oyunu okuyup farklı bir taktik ya da oyuncu değişikliğinde bulunamadı. Daum’un adeta ‘Nasıl olsa bir yıldız oyuncum golü atar’ düşüncesiyle beklemesiyle oyun tıkandı. Nitekim Alex ve Tuncay’ın kişisel yetenekleri golleri getirdi.
Olayı şöyle yorumluyorum... Daum ve kayınbiraderi takımı idmanlarda iyi çalıştırıyor. Ancak oyun stratejisinde Daum çuvallıyor. Özellikle bu kadar yetenekli bir kadro varken. Şampiyonlar Ligi’nde ne yapar bilemiyorum, ama bu oyun düzeniyle ve futbol anlayışıyla oyuncuları gerektiği gibi kullanamıyor. F.Bahçe böyle oynarsa daha çok sorun yaşar gibi gözüküyor.
Sessiz çığlık
Dün sadece F.Bahçe Kulübü ve sahadaki futbolcular değil, onbinlerce sporsever, taraftar da cezalandırıldı. Bu devirde bu kadar ilkel bir cezaya F.Bahçe taraftarı da sessizce cevap verdi. Sessiz çığlık adını verdikleri bu pankartlı protestoyla da takımlarını yalnız bırakmadı ve stadın dışında dahi olsa tüm taraftarlar yine birlikte maçın son düdüğünü beklediler. Bir futbol teröristinin suçunu tüm camiaya mal ederek ceza veren bir anlayışın, demokrasiyi ve çağdaşlığı ne kadar algıladıkları konusunda gerçekten şüpheye düşüyorum.
Yorgun Kurşun
Disiplin Kurulu’nun F.Bahçe’ye verdiği bir maçlık seyircisiz oynama cezası, bırakın futbolun seyircisiz oynanmaması gerçeğine vurulan psikolojik darbeyi, futbol ekonomisini de baltalıyor. TFF’nin ilgili kurumu aslında yaratmaya çalıştıkları futbol ekonomisi ve markaya da zarar veriyor.
Gelelim ceza nedenine... Stadın içinde, binlerce kişinin arasındaki vatandaşa, yanında binlerce kişi olması gereken bir futbol teröristi ateş ediyor. Nasıl oluyorsa binlerce kişi, ateş edeni göremiyor. Vatandaşlık görevi olarak polise gidip ‘Yanımızdaki şahıs yaptı’ diyen de yok. İnandığım başka duyuma göre de, stadın dışından ateş edilmiş ve incelemede de ‘yorgun kurşun’ gerçeğine varılmış. Yani stadın dışından havaya açılan ateş bir vatandaşa hızını kaybederek isabet etmiş. Haksız bir ceza olduğunu düşünüyor, bir takıma ceza verdirmek için terörist zihniyetlilere de yol açıldığına inanıyorum.
Bravo Nihat Özbağı
Çok kısa süre önce yıkımına başlanan numaralı tribün inşaatı 24 saat çalışılarak ve insanüstü bir gayretle Şampiyonlar Ligi ilk maçına yetiştirilmeye çalışılıyor. Başkan ve tüm yönetim üyeleri ellerinden geleni yapıyorlar, fakat yine yönetim kurulu üyesi Nihat Özbağı uzman olduğu bu konuda ayrıca bir teşekkürü hakediyor.
Sıra Anelka’da mı?
BirÇOK genç için rol modeli olduğuna inandığım Hooijdonk’un nasıl ve neden gittiğini anlatmama gerek yok. Şimdi Anelka’nın kulüpte problemi olduğunu duyuyoruz. Yine Dahi Daum’la arasında bir soğukluk olduğunu biliyoruz. Bu gerilim büyümüş olacak ki, Anelka bizzat başkanın evine giderek durumdan memnun olmadığını anlatmış. Ortega’nın gidişinde de bu tür problemlerin rolü çok büyüktü.
Yapılması gereken iş yetenek yönetimi. Elinizdeki yıldızları yönetebilmeyi onların motivasyonunu iyi yapabilmeyi başarabilirseniz, sonuç da farklı oluyor haliyle. Sadece antrenman yaptırıp teknik ve taktik eğitimle teknik direktörlük yapmak futbolda artık çok sıradan ve geri kalmış bir yöntem. F.Bahçe, Sportif AŞ’nin başına çok donanımlı bir CEO getiriyorsa, futbolcuların yönetimine de aynı şekilde yaklaşmalıdır.