HARCAMALARINI kontrol edemeyen devlet eninde sonunda vergiye yüklenmek zorunda kalır. 2000’li yıllarda Türkiye bu konuma gelmişti. Bu konumdan henüz çıkabildiğimiz iddia edilemez.
Vergi verme alışkanlığı olmayan Türkiye ekonomisinde vergi toplayabilmenin tek yolu katma değer ya da tüketim vergileri gibi dolaylı vergilere yüklenmekti. Hükümetler de bunu yaptı. Vergi veren kesimleri daha fazla vergilendirdi.
YANLIŞIN YAYGINLAŞMASI
Ne harcamaları tam olarak kontrol altına almada ne de vergi toplamada sorunların bittiği düşünülmemeli. Aksine, daha yapacak çok iş var. Özellikle, bugünkü vergi yapısının çok büyük bir reforma ihtiyacı var.
Toplanan vergiler gelir üzerinden alınan vergilere kaydırılmalı. Gelirlerinden vergi vermeyen, vergiden kaçınan kesimler vergi vermeye zorlanmalı. Yani, ekonomide kayıt dışılık azaltılmalı. Bu sayede, ekonomide sayısız çarpıklıklar yaratan tüm dolaylı vergiler azaltılmalı, hatta bazıları uygulamadan kaldırılmalı.
Bugüne kadar, devlet finans kesimini vergi konusunda "yolunacak kaz" olarak gördü. Ekonomideki sayılı kayıt altında olan sektörlerden biri olan finans kesimi, finans kesimiyle çalışıp vergi kaçıran veya vergiden kaçınan kesimlerin dolaylı vergilendirme aracı oldu. Bu arada, vergisini normal veren kesimler de bu yolla daha fazla vergilendirildi.
Bugün, Türkiye ekonomisinde finans kesimi, ekonominin toplam büyüklüğüne göre çok küçük kaldıysa, bunun en önemli nedenlerinden biri vergi sistemidir. Vergi sistemi ekonomik birimlerin finans kesimini kullanmasını teşvik etmemekte, aksine kösteklemektedir. Finansal işlemler kayıt dışına çıktığı gibi, yurtdışına da gitmektedir.
Dövizi daha pahalı yapmak için kambiyo rejiminin en yasakçı olduğu dönemde uygulamaya konan kambiyo gider vergisi daha yeni kaldırıldı. Finans kesimi yaptığı işlemlerden elde ettikleri gelirler üzerinden yüzde 5 banka ve sigorta muamele vergisi vermek zorunda. Katma değer vergisi sisteminin aksine, bu yolla kesilen dolaylı vergi finans kesimi tarafından ödenen diğer dolaylı vergilerden düşülememekte.
Yeni vergi geliri arayışlarına giren devlet şimdi banka ve sigorta muamele vergisini yatırım fon ve ortaklıklarına da yaymayı tasarlıyor. Kaldırılması gereken bir verginin kapsamı genişletilmek isteniyor.
ANLAŞILAMADI
Bir ekonomide finans sistemi, çalışan bir motorun yağı görevini görür. Motorun kolay çalışmasını sağlayıp yıpranmasını önler. Kendisi katma değer yarattığı gibi, diğer ekonomik birimlerin yarattığı katma değere katkı yapar. Sonuçta, finans sistemi, ürettiği hizmetleriyle, diğer mal ve hizmet üretenlere doğrudan katkı sağlar. Böyle olunca, finans sistemini toplam karları üzerinden vergilendirmenin dışında vergilendirdiğinde, devlet aslında ekonominin geri kalanından alabileceği çok daha yüksek tutarlardaki potansiyel vergi gelirinden feragat etmektedir.
Yanlış anlaşılmasın. Finans sistemi dolaylı olarak vergilendirildiğinde bankaların ya da diğer finans kuruluşlarının cebinden bir şey çıkmamaktadır. Bu çeşit vergileri, finans sisteminin gelir elde ettiği müşterileri ödemektedir. Dolayısıyla, finans sistemi üzerindeki kurumlar vergisi dışındaki vergilerin kaldırılması ya da düşürülmesi finans sistemini kullanan üretici kesimi teşvik eden bir politika olacaktır.
Gerçekten vergi alması gereken kesimlerden ürkütürüm diye vergi almaya çalışmayan devletin, finans sistemine yüklediği dolaylı vergiler yoluyla, aslında üretici kesimleri ürküttüğü bir türlü anlaşılamadı. Anlaşılamadı ki, bazı vergilerin kapsamı genişletilmeye çalışılıyor. Çok yanlış yapılıyor.