Tavşanımız müzelikmiş

ANKARA, tavşanını yıllar önce Çin’e kaptırırken, geçtiğimiz günlerde Ankara Üniversitesi’nden bir profesör, Ankara Tavşanı bulamadıklarını söylemişti.

Haberin Devamı

Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürsel Dellal,  “Ankara’da Ankara tavşanı kalmadığını biliyoruz. Varsa da sadece koleksiyoncuların elinde olabilir birkaç tane. Fotoğraf çekmek isteyenler, ‘Ankara tavşanı neye benziyormuş bir göreyim’ diyenler ne yazık ki bu isteklerine Ankara’da ulaşamayacak” demişti.
Dellal yanlış biliyor! Biz bulduk, ama müzede, içi doldurulmuş olarak. Maden Tetkik Arama Kurumu’nun Tabiat Tarihi Müzesi’nde Ankara Tavşanı’ndan bir tane var. Fotoğraf çekmek isteyenler, Ankara Tavşanı nasıl bir şeymiş görmek isteyenler gidip orada bakabilir.
Nereden baksan traji-komik bir durum; tüm dünyada bizim adımızla anılan Ankara tavşanından Çin’de yaklaşık 50 milyon varken ana vatanı olan Türkiye’de ve özellikle Ankara’da hiç kalmamış olması. Yanlış oldu, sadece müzede bulunması o da içi doldurulmuş halde.

Haberin Devamı

Henüz örneği mevcut değil

Başka bir açıklamasında da Prof. Dellal, Ankara Keçisi’nin korunma altına alınması gerektiği uyarısında bulunmuştu.
Ankara keçisi popülasyonunun 1991-2008 yılları arasında yüzde 87 oranında azaldığına dikkati çeken Prof. Dr. Dellal, 1991 yılında 900 bin baş olan Ankara keçisi varlığının 2008 yılında 110 bin başa gerilediğini dolayısıyla tiftik üretiminde de 1,5 tondan 194 tona düştüğüne söylemişti.
Ancak, anlaşılan o ki; Ankara Keçisi’nin durumu sanılandan daha vahim. Çünkü Ankara Tavşanı bulabildiğimiz müzede, Ankara Keçisi’nin yeri boş kalmış. Anadolu’nun birçok bölgesinden içi doldurulmuş çeşitli hayvanların sergilendiği müze için Ankara Keçisi bulunamamış ve yerine “Henüz örneği mevcut değildir” uyarısı yazılmış.
Hem Ankara Keçisi, hem de Ankara Tavşanı konusunda Prof. Dr. Gürsel Dellal gibi bilim adamlarının uyarılarına iş işten geçmeden kulak verilmesi gerekiyor diyeceğim, ama iş işten geçmiş galiba.

Müdür Gündoğdu kendini savundu

RESİM Heykel Müzesi’nde, Müze Müdürü Ömer Gündoğdu’nun görevden alınmasıyla ilgili yazdığım, “Müzede Fırtına Durulmuyor” başlıklı yazıya, Gündoğdu’dan yanıt geldi.
Geçen haftaki yazıda, Gündoğdu’nun görevden alındığını belirtirken, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın basın toplantısı sırasında Gündoğdu’nun kendi tablosunu Günay’ın hemen arkasına asmasının ve müzeye alınan ofis malzemelerinin de soruşturma konusu olduğunu aktarmıştık. Bazı noktalarla ilgili itirazı olan Gündoğdu’nun yanıtını aynen aktarıyorum:
“Bakanın basın toplantısında arkada görülen tablo teşhir salonlarında teşhir edilen tablo olmayıp o dönemde müze müdürü olarak hafta sonlarında kütüphane olarak da kullanılan alanda çalışmış olduğum resimlerden biridir. Benim sanatçı olarak bahsedildiği gibi bir reklama ihtiyacım yoktur. Ayrıca alınan masalar müzenin yeniden düzenlenmesi kapsamında, aciliyeti itibariyle personelin oturcağı (10 adet) masalardır.
Bakanımızın bilgisi dahilinde son derece kırık dökük, depodaki bazı tabloların çerçevelerinin görevli müze personelince tamir ettirilmesini de suç sayan bir anlayışla karşı karşıyayım. Müze envanterinde bulunan ve diğer kurum ve kuruluşlarından getirilen eserlerin restorasyonunun yaptırılması sayım komisyonunca önerilmiş, ilgili müfettişlerce de kabul edilmiş bir durumdur. Bu konuyla ilgili soruşturmaya konu edilmem büyük haksızlıktır.
Benim dönemimde ilk kez müze envanterinde bulunan eserler sayılmış; orjinal olup olmadıkları konusunda çok titiz bir araştırma yapılmış ve rapora bağlanmıştır. Anlaşılıyor ki bu gerçeklerden hoşlanmayan insanların faaliyetleri devam etmektedir.
Diğer yandan Bakanlıkta bazı bürokratların, Başbakanlık konutuna gönderilen dört adet resimden rahatsız olduğunu belirterek istememesi, bu konuda beni sert şekilde uyarmaları ve Sayın Bakana şikayet etmeleri bu soruşturmanın arka planını oluşturmaktadır.”

Yazarın Tüm Yazıları