Paylaş
Yazıişleri ekibimizden Barış’la İstanbul’a gidiyorduk. Otobüs firmasının Söğütözü’ndeki kalkış noktasında beklerken, yandaki inşaat dikkatimi çekti.
*
Yaklaşık 10 metrelik yükseklikte üç işçi çalışıyordu. Kablo çekiyorlardı ama çatıya çıkacak hiçbir merdiven yoktu. Otobüsümüz tam hareket etmek üzereyken, bir iş makinesi çatıya doğru kepçesini uzattı. Hareketlerinden bunu daha önce çok defa yaptıkları anlaşılan üç işçi, kepçenin üstüne dizildi.
Birşey olacağı o kadar belliydi ki; Barış gülerek “Kamerayı hazırla” dedi.
Göz göre göre gelen kaza dedikleri bu olsa gerekti.
*
İş makinesi, işçileri ağır ağır aşağıya doğru indirirken, ortadaki çığlık çığlığa bağırmaya başladı. Gördüğüm kadarıyla ayağı kepçenin bir yerine sıkışmıştı. Biz tam hareket ederken, çevredekiler yardıma koştu...
O işçi ölebilirdi de...
Ne bir halat, ne bir kemer, ne de merdiven...
İşçi, halat ve merdiven istese vakit kaybedeceği için işinden olurdu. O istemiyordu, patron da vermiyordu.
*
Bundan bir gün sonra, Altındağ’dan üzücü haber geldi. Güvenlik önlemi alınmadan yıkım başlatıldığı iddia edilen bir bina çökmüş, bir kişi altında kalarak yaşamını yitirmişti... İki gün sonrası için planlanan büyük yıkıma, aniden başlanmıştı. Taşeron firmanın kepçesi, binaya “Allah ne verdiyse girişmişti”...
Bu sırada binanın hemen bitişiğindeki gecekonduda oturan 68 yaşındaki Öcal Çetinkaya evindeydi. Yine binanın dibindeki bir market de açıktı ve insanlar buraya girip çıkıyordu.
*
Ya, hiç kimse onlara, “Yapılan iş tehlikeli, binanın çökme riski var. Burayı terk edin” dememişti. Ya da onlar dinlememişti.
Ve bina çökmüştü...
Bu arada olay yerine yetişmeye çalışan muhabirimiz Mert Gökhan Koç, Hacı Bayram Camii çevresinde, iskeleden düşen bir işçinin sedyeye alındığını görünce, fotoğraf çekmeye başladı. Fakat, fotoğrafını çektiği olayın söz konusu ihbar değil, başka bir kaza olduğunu sonradan anladı. Aynı bölgede, aynı saatte bir başka taşeron kazası daha yaşanmıştı yani...
*
Bundan bir ay önceki yazımda, Çayyolu’nda emekli bir profesörün taşeron bir kepçenin altında kalarak yaşamını yitirmesi üzerine, “taşeron cinayetleri”ne dikkat çekerek, şöyle demiştim: “İşin başlangıcından bitimine kadar temel felsefenin ‘acele’ ve ‘kâr’ üzerine kurulduğu, insan hayatının hiçe sayıldığı, güvenlik önleminin gereksiz görüldüğü ve her şeyden önemlisi kazalara ‘kader’ gözüyle bakıldığı taşeron sistemine müdahale edilmediği sürece daha çok canlar yanar, daha çok kazalar görürüz.”
*
Henüz müdahale eden yok ve adına kaza denen bu cinayetleri görmeye devam ediyoruz.
Paylaş