Paylaş
Ne kadar güzel.
Peki bu kentin aynı zamanda yaya ölümlerinde de rekor bir artışa doğru gittiğini biliyor muydunuz?
“Türkiye zenginleşiyor, araç sayısı artıyor” demeden önce, istatistiklere bir bakalım.
*
Ankara’da tek suçu karşıdan karşıya geçmeye çalışmak olan yayaların karıştığı kazalar, 2010’da azalma eğilimine girerken, son iki yılda bir anda artışa geçti.
2011’de 2 bin 463 Ankaralı otomobil altında kaldı, 22’si yaşamını yitirdi.
2012’de 2 bin 892 yaya çarpıldı, ölen sayısı yüzde 50 artarak 34 oldu.
2013’te vaziyet nedir diye sorduğum Emniyet, henüz ilk 11 ayın rakamlarını açıkladı. 2 bin 754 kazada, 30 kişi yollarda can vermiş.
Ortalamaya bakarsak, istikrar artarak sürüyor.
Türkiye genelinde durum daha da vahim.
2010’da 17 bin, 2011’de 18 bin kişi yollarda çarpılırken, bu sayı 2012’de 25 bine fırlamış. 2013, daha felaket. İlk 10 ayda 25 bini geçmiş. Her yıl ölen yaya sayısı da birkaç yılda 400’lerden 500 sınırına dayanmış.
*
“E ama, Türkiye zenginleşiyor ve medenileşiyor, araç sayısı artıyor. Bu kazalar kaçınılmaz. Yol medeniyettir. Medeni olmayanlar bunun değerini anlamazlar” diyen yetkililerin, sadece duble yol istatistiklerine baktıkları bir ortamda bu rakamlara pek kafa yorduklarını sanmıyorum.
Tabi ki, yol medeniyettir. Kabilede yaşamadığımız için, yolun medeniyet olduğunu biliyoruz. Ama, insan hayatına değer vermenin de medeniyetin bir parçası olduğunu biliyoruz.
Bu mantıkla, her zenginleşen ülkede, kaza sayılarının artması gerekiyor öyle değil mi?
*
Peki, İngiltere, bizden daha mı az medeni ki; her yıl istikrarlı bir şekilde hem kaza sayısını, hem de kazalarda ölen insan sayısını azaltabiliyor. Üstelik, karayolu ağı Türkiye’nin üç katıyken ve neredeyse iki katı olan sürücü sayısı her yıl artarken... Ya da asfaltı bulan Almanlar, yolun kıymetini mi bilmiyor? Yoksa onlar da mı fakirleşiyor ki; karayolu ağları bizden dört kat fazlayken, 2001’deki 900 olan yaya ölümü sayısını, bugün 450’lere kadar indirebiliyor ve daha da indirmenin yollarını arıyor...
*
Avrupa Komisyonu’nun internet sitesinde hazırlamış olduğu detaylı istatistiklere bakın. Kaza ve ölüm istatistiklerine ilişkin bütün tablolardaki eğriler, düzenli olarak azalma eğilimi gösteriyor. Çünkü, hepsi buna çaba harcıyor, kafa yoruyor ve vatandaşı “Şehir içi yolları otobana çevirme, hız limitlerini artırma, yoldan önce metro yap” dediğinde “Git, ormanda yaşa” demiyor, o sese kulak veriyor.
*
Bir daha hatırlatayım. 2010 ve 2011 yıllarında Türkiye genelinde yollarda çarpılan insan sayısı 17-18 binken, bu rakam bir yılda 25 bine fırladı. 2013’de daha da arttı. 2014’te ne olacak kim bilir?
Bir millet, yollarda heba oluyor. Bu sese kulak verin...
Paylaş