Kentine Fransız

Bir kent düşünün...Gazeteler, “Nefes almak öldürür” manşetleriyle çıkıyor.

Haberin Devamı

Anaokulları tatil edilmiş, otomobillerde tek-çift plaka uygulamasına geçilmiş...
İnsanlar, özel araç kullanmasın diye, bütün toplu taşıma araçları bedava hizmet veriyor.
Ülkenin başkentinde oluşan ‘ölümcül’ kirliliğin önlenmesi adına, hükümetteki kabine üyeleri, bisikleti özendirme çabasına girmiş ve makam arabalarını terk etmiş.
Sizce nasıl bir hava kirliliği olmalı ki, bir kentte böylesine olağanüstü önlemler alınsın?

*

Tüm bu seferberlik, bir hafta önce Fransa’nın başkenti Paris’teydi...
Eyfel’in üzerini kaplayan gri tabakanın yarattığı tedirginlikle Fransızlar hava kalitesini sorgulamaya başlayınca, insan hayatına değer vermenin gerekliliğini yerine getiren Fransız makamları, vatandaşını uyardı ve önlem almaya başladı. Hava Kalite İzleme Dairesi, sağlık açısından sınır değer olarak belirlenen 80 mikrogramı aşmaması gereken havadaki partikül maddenin 14 Mart günü, bu sınırı iki kez aştığını ve 180 mikrograma ulaştığını bildirdi.
Ve alınan önlemler sonucunda Paris’te hava kalite değerleri, normale döndü.

Haberin Devamı

*

Şimdi bir kent daha düşünün.
Kanser ve solunum yolu hastalıklarıyla bebek ölüm oranlarında artışa neden olan partikül madde değeri, Paris’teki seferberlik başlamadan yalnızca 10 gün önce, Paris’in dört katı değere kadar ulaşmış bir kent...
İnsanları zehir solurken, hiçbir uyarıda bulunmayan yetkilileri, kentin ne kadar yeşil olduğunu konuşurken, kentin ve ülkenin kanaat önderleri de, “Eyvah ki, Paris ne halde?” diye dert yanıyor.
Evet tahmin ettiğiniz gibi burası da Ankara.

*

Maalesef burası, kendi soluduğu kat be kat fazla zehri görmeyip, duymayıp, Fransızların hava kirliliğini dert eden bir kamuoyuyla, kendi vatandaşına her daim ‘Fransız kalan’ bir ülke ve kent yönetiminin hüküm sürdüğü Türkiye’nin başkenti... Biz de mesele haline getirip, soralım bari
Ne olacak bu Paris’in hali?

180’e öldürür diyen 703’e ne derdi

Medya, sosyal medya ve gazeteler Fransızları gündemine almadan 10 gün önce, Cebeci semtinden sabah saat 09.00 sıralarında geçen bir vatandaş, Parislilerin soluduğundan dört kat fazla zehir solumuştu. O gün o saatte, Cebeci’deki partikül madde oranı 703 mikrograma ulaşırken, aynı saatte hastaneler bölgesi Sıhhiye’de de, bu oran 652 mikrogramı bulmuştu. Üstelik günlük ortalamaları dahi, Paris’te ulaşılan en yüksek saatlik değerin çok üstündeydi. Bu arada, bırakın sınır değer 80’i, Paris’in ‘olağanüstü hal sınır değeri’ olan 180 mikrogram dahi, son bir ayda Cebeci’de 50 kez, Sıhhiye’de de 36 kez aşılmıştı.
Fransa’da Le Parisien gazetesi, hava kirliliğinin ulaştığı boyutları görünce, “Nefes almak öldürür” başlığını atmıştı. Acaba, bu gazeteyi yapanlar, Ankara’daki değerleri görseydi nasıl bir başlık tercih ederdi?

Haberin Devamı

Ankara’ya Fransız kalmayan da var

Yine de bu kentte, duyarlı birileri hep vardı. Her şeye karşı çıkmakla eleştirilen meslek odaları, hava kirliliğine de karşı çıkıyor ve yetkilileri uyarmaya devam ediyordu. Özellikle Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ölçüm istasyonlarındaki resmi veriler üzerinden, Bakanlık ve Büyükşehir Belediyesi’ni bugüne kadar defalarca uyardı.
Mart ayının başında da Çevre Bakanlığı’nın istatistiklerine göre, PM10 kirleticisine ait kısa vadeli sınır değerin 2013 yılı içerisinde Ankara’da toplam 683 kez, uyarı eşiğinin de sekiz kez aşıldığı anlaşılmıştı.

Yazarın Tüm Yazıları