Paylaş
10 Ocak’ta, Çalışan Gazeteciler günümüzü kutlamak için gelen misafirlerimiz Büyükşehir Belediyesi Çocuk Meclisi üyeleriydi. Ne yalan söyleyeyim, bu meclisi bugüne kadar mevzuat gereği kurulmuş, o yüzden de yılda bir seçimden seçime toplanır sanıyordum.
* * *
Fakat çocuklar, öyle sorularla geldi ki; çocuk hakları ile demokrasi konularındaki bilgi ve donanımlarını ortaya koydular. Belli ki, yıl boyunca edindikleri bilgilerin yanı sıra, geçirdikleri seçim ve propaganda süreci, bu çocuklara demokrasi olgusunu özümsemeleri anlamında pek çok şey katmıştı.
* * *
En çok dikkatimi çekense, çocuk dostu medya, çocuk hakları, demokrasi gibi konularda ortaya koydukları fikirlerle, demokrasiyi seçimden seçime önümüze konan sandık değil de, bir yaşam biçimi olarak algılamış olmalarıydı. Birbirleriyle sıcak temas halinde, arkadaşının söz hakkına riayet eden, sözünü kesmeyen, sözünü kesince özür dileyen çocukların sorularını yanıtlarken ve onları dinlerken, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden manzaralar geldi gözümün önüne.
* * *
Birbirleriyle sıcak temas halinde ama fikir ve duygusal sıcaklığın aksine, tokat ve yumruklarını kullanmayı tercih eden, kürsüdekinin sözlerini dinlemeyen, yuhalayan, karşısındakinin fikrini önemsemeyen buna ihtiyaç duymayan, bunlar da yetmeyince, küfür dağarcığımıza yepyeni terimler kazandırarak, ana avrat dümdüz giden vekillerimizin olduğu Büyük Millet Meclisi manzarası...
* * *
Geçtiğimiz günlerde kadın vekiller, Meclis’teki küfür ve şiddete karşı seferberlik başlatmış, birtakım girişimlerde bulunmuşlardı. Kadın vekillere uzun uğraşlar yerine, kestirme bir yol öneriyorum. Büyük Millet Meclisi’ni, özellikle de ‘bazı erkek vekilleri’ Büyükşehir Belediyesi Çocuk Meclisi’ne götürsünler, bu çocukları dinletsinler. Belki çocuklardan utanır da, milletin vekili olduklarını ve bulundukları yerin de Büyük Millet Meclisi olduğunu hatırlarlar...
Paylaş