Enis Berberoğlu: Yabancı sermaye için üçüncü adım Helsinki

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Üniversite yıllarında Türkiye'nin yabancı sermaye tarafından sömürüldüğüne imanlıydık... 1980'de mezun olduğumuzda toplam yabancı sermaye rakamının sadece 228 milyon dolar olduğunu öğrenip biraz utandık.

Talihin cilvesine bakın ki, ilk gençlik yıllarında yabancı sermayeyi ya sevmeyen veya umursamayan bu kuşağın orta yaş dönemi 'Yabancı sermaye neden gelmiyor?' tartışmaları ile geçiyor.

* * *

Global yabancı sermaye akışı yıllık 300 milyar dolar düzeyinde hesaplanıyor... Bu rakamın yaklaşık üçte biri tutarındaki 100 milyar doları gelişmekte olan ülkelere akıyor... Türkiye Cumhuriyeti işte bu 100 milyar dolardan her yıl 1 milyar dolar pay alıyor.

İlk bakışta çok düşük gelmeyebilir ama Türkiye'nin çok daha fazlasını hak ettiği kesin.

Çünkü örneğin ABD Ticaret Bakanlığı'na göre, Türkiye en fazla umut vaad eden 10 gelişmekte olan pazar arasında yer alıyor... Hatta kimi iktisatçılara göre bu pazarlar içinde Çin'i takip eden ikinci ülke...

Oysa yıllık yabancı sermaye akışı açısından sıralamada bırakın ikinciliği, ilk 10'u ancak 48'inci basamakta bulunuyor.

* * *

Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı sermayenin yüzde 60'ı Avrupa kökenli... '500 Büyük Şirket' arasında yabancı sermayeli olanların payı dörtte bire ulaşıyor.

Yabancı sermayeli şirketlerin toplam ihracat içindeki payı ise üçte biri buluyor. Yabancı sermaye Türkiye'ye ortaklık yoluyla girmeyi seviyor. Yabancı sermayenin üçte ikisi Türk şirketleriyle ortak.

* * *

Peki yabancı sermaye ne bekliyor?

Sanıyoruz ki, hukuk devletini...

Siz para yatırırken hangi güvenceleri arıyorsanız yabancı sermaye de aynısını istiyor...

Örneğin, 'icra organının' yani hükümetin hukuğu pek umursamadığı biz Türklerin de pek şikáyetçi olduğu bir konu... İcranın kendisini yargı ve yasamanın üstünde gördüğü zaman devreye klasik veya post modern darbelerle giren parlamento dışı muhalefetten de az çekmedik. İşte o yüzden yabancı sermayenin kendi hukuğunu aramasını kabul etmesek de, anlamak zorundaydık.

Tahkim Yasası bu nedenle ve ciddi tepkilere rağmen Meclis'ten geçebildi.

* * *

Tahkim'den sonraki adım AGİT'te atıldı...

Tahkimle çizilen hukuki çerçeveye, yüzyılın son büyük zirvesinde siyasi destek eklendi. ABD, Hazar Petrolü'nü birden fazla boru hattıyla taşıma projesinde Türkiye'ye olan güvenini Bakü-Ceyhan imzasıyla kanıtladı.

IMF ve Dünya Bankası ile yürütülen ekonomik pazarlık Başbakan Bülent Ecevit'in, ABD Başkanı'ndan bu iki kuruluştan daha fazla mali katkı sağlanmasına destek olmasını istemesiyle siyasi nitelik kazandı.

Ve sıra son adıma geldi...

Eğer Helsinki'de Türkiye'ye Avrupa adaylığı statüsü tanınırsa...

Bu ülkede Avrupa hukuğunun yerleşeceği umudu doğacaktır. Ve bu hukuk sadece yabancı sermayeye değil herkese lazımdır.



Yazarın Tüm Yazıları