ANKARA ANAVATAN lideri Erkan Mumcu ile Mesut Yılmaz arasındaki yoldaşlık nereye kadar sürebilir?
Gelin, tarafların üzerinde anlaştığı stratejik yol haritasının üzerinden geçelim:
1) Merkez sağda güç birliği hevesi, siyaset ve iş dünyasının kanaat önderleri nezdinde yeniden hortladı. Bu rüzgár Mesut Yılmaz’ı 20 kişilik ünlüler ekibiyle Anavatan limanına sürükledi. Erkan Mumcu, "birliği istemeyen oyunbozan" konumuna düşmek istemedi.
Dolayısıyla Mumcu-Yılmaz ikilisi önce merkez sağda birliği deneyecek.
2) Merkez sağ partilerin birleşmesi ve/veya güç birliği, elmayla armudun toplanmasına benziyor. Yani partilerin oy oranlarını üst üste koyarak hesap yanlış. Hatta 1+1 kimi zaman 2’den küçük çıkabilir. Dolayısıyla merkez sağda birlik olmazsa Mesut Yılmaz’ın hedefi Rize milletvekilliği.
Demek ki ikinci adımda amaç, Anavatan’ı tek başına barajı aşacak parti halinde getirmek.
3) Eğer Anavatan barajı aşar ve Yılmaz Meclis’e girerse, hedef büyüyecek. Yılmaz ve kurmayları, gelecek Meclis’in mutlaka yeni bir Cumhurbaşkanı seçmek zorunda kalacağına inanıyor.
Yılmaz, merkez sağı arkasına alarak Çankaya Köşkü’ne çıkabileceğini hesaplıyor.
Ezcümle, merkez sağda birlik diye takdim edilen siyasi operasyon, sonuçta Mesut Yılmaz’ın Köşk’ten emeklilik hevesine dönüşebilir. Ki bu ihtiras, yaşlanan siyasilerde sıkça rastlanan arazdır!
Ehlen ve sehlen tercüme
ÖNÜMÜZDEKİ salı günü 36 yıl aradan sonra ilk kez bir Suudi Kralı, Türkiye’yi resmen ziyaret edecek. Tahtın bir önceki sahibi Kral Fahd, bizden pek hoşlanmazdı. Ziyaret vesilesiyle Fahd’la ilgili yaşanmış ve fakat fıkra kıvamında bir olayı aktarmak istedim.
Yıl 2003, Irak Savaşı arifesinde Abdullah Gül, Körfez’i dolaşıyor. Suudi Arabistan’da temaslarını tamamlarken, son anda Kral’dan randevu geliyor. Fahd uzun süredir hasta, bilinci ara sıra gidip geliyor, o yüzden Türk heyetine görüşmenin çok kısa süreceği bildiriliyor. Nitekim birazdan çok büyük bir odaya alınıyorlar, ortada Kral oturuyor. Artık acıdan mı, yoksa bilinç kaybından mı bilinmez, Fahd sürekli odanın tavanına bakıyor. Gül, çok kısa birkaç nezaket cümlesi ediyor, sıra Kral’a geliyor. Önce uzun bir sessizlik, ardından Fahd’ın dudaklarından sadece iki kelime dökülüyor: "Ehlen ve sehlen..." Ama bu iki kısa selam sözcüğünün hemen ardından gür bir sesle yapılan tercüme başlıyor: "Aziz kardeşim konuk Türk başbakanına ziyaretinden dolayı teşekkürlerimi sunar, iki ülke arasındaki....." Türk heyeti şaşkın, tercümeye ara verilince yine bitkin Kral duyuluyor: "Ehlen ve sehlen..." Ardından yine tercümesi: "Dost cumhurbaşkanınıza da selamlarımızı iletin..."
Trilyonluk petrol servetleri kimlere emanet, insanın isyan edesi geliyor.