DÜNYADA tenis sporunu yönetenler sürekli yenilikler peşinde. Örneğin Amerika’nın Missouri Eyaleti’nde bazı tenis kortlarını yerin altında mağaraların içine inşa ediyorlar.
Daimi ısı 12 ay boyunca 15 derece civarında. Yani ısındıktan sonra tenise elverişli bir ortam. Yıl boyunca güneş, yağmur, rüzgar gibi tenis oynamayı olumsuz yönde etkileyen faktörler yok. Yeter ki Underground Courts (yeraltı tenis kortları) diye adlandırılan bu sahalarda Klostrofobi (kapalı yer korkusu) hastalığınız olmasın. Bir de benim kafamdaki soru işareti... Oyunun en heyecanlı yerindesiniz ve mağarada aniden elektrikler kesiliyor. Ne yaparsınız?
Kardiyo Tenisi
Diğer bir yenilik ise tenis antrenmanlarında. Çocuğu tenis oynayan veliler veya grup dersi alan yetişkinler, müzik eşliğinde tenis toplarına vurulduğunu duymuşlar, hatta fiilen de olayın içerisinde bulunmuşlardır. Yine Amerika’da bizlerin bildiği klasik tenis egzersizleri artık Kardiyo Tenisi adı altında Powerdrill, yani çok daha yüklemeli alıştırmalar ile yapılmaya başlandı.
Tenis sahasında bir yanında sesi tavana vurmuş disko müziği, filenin hemen arkasında sepet içerisinde 200 adet tenis topuyla elde raket, sağa sola direktif veren antrenör ve filenin karşı tarafında sağlı-sollu dizilmiş, en az 8-10 talebe.
Öğrenci önce forehand’i paralele plaseliyor, sonra servis çizgisine koşuyor, dizlerini kırarak alçak bir vole vuruyor, fileye geliyor, filede iki ayağı yerden kesilerek smaç atıyor. Asıl "askeri talim" ondan sonra başlıyor. Saha kenarında 5-10 tane mekik, şınav çekiliyor, ardından depar atılıyor, engellerin arasından slalom yapılıp başa dönülüyor ve değişik vuruşlar ile çalışma tekrarlanıyor. Topların toplanması bile zamana karşı yapılmasından dolayı ek bir enerji gerektiriyor. Seans, takribi 60 dakika sürüyor. Stretching (esneme) gibi ısıtıcı hareketlerle başlayan programda sadece birer dakikalık iki ara veriliyor. Antrenmandan sonra da nabızlar ölçülüyor. Amaç, katılımcıların nabızlarını limitte tutmak.
Öğrencileri ter içinde ve nefes nefese bırakan bu programın adı Kardiyo Tenisi, fitness ve tenis antrenmanını aynı anda yapılmasını sağlayan yeni bir moda. Jet sosyetinin tanıdık siması Paris Hilton ve sinema sanatçısı Jeniffer Aniston gibi ünlüler de Kardiyo Tenisi’nin vazgeçilmez müdavimleri arasında gösteriliyor.
Amerika’da yapılmaya başlanan bu çalışma sistemi, şimdiden Avrupa’ya yerleşti bile. Merak ediyorum, Kardiyo Tenisi’ni Türkiye’de hangi kulüp veya spor merkezi ilk kez bilinçli bir şekilde uygulayacak.
Yeni Kral Nadal
DÜNYANIN en iyi tenisçisi Roger Federer. Ancak, İsviçreli ne yazık ki, en iyi toprak kort oyuncusu kabul edilen Rafael Nadal’ı bir türlü yenemiyor. İspanyol solak tenisçi, Federer’i hem toprakta, hem de iki kez sert zeminde yendi. Arkadaşlarının Rafa diye çağırdıkları 20 yaşındaki beyaz bandanalı ve bermuda şortlu Nadal, sahada sert imajlı, ancak özel hayatında adeta utangaç biri. Sezonun başında ciddi sakatlıkları geride bırakarak Dubai, Monte Carlo, Roma ve Roland Garros’da şampiyon oldu.
Bugünlerde ise 1.85 metre boyundaki Mallorca doğumlu tenisçi, Wimbledon öncesi hazırlık turnuvası sayılan İngiltere’deki Queens Club çim zemin üzerinde cebelleşiyor. Cebelleşiyor diyorum, çünkü televizyonda seyrettiğim maçlarda Nadal maç kazanmadan ziyade, çim zemine alışabilmek için adeta her puanda mücadele ediyor.
Basın toplantısında kendisine "Sevmediğin çim sahada neden oynuyorsun?" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Ben artık sadece toprak kortta değil, tüm zeminlerde iyi sonuçlar almak istiyorum. Onun için buradayım."
Nadal’ın özellikleri
Nadal’ın özelliklerine kısaca bir değinmek istiyorum. Aşırı spinli, vurduğu forehandler rakibin sahasına hem süratli, hem de yüksek sekerek gelmekte. Servis ile her maçta 2-3 ace atabiliyor. Ancak, ortalaması sürekli yüzde 60-70 seviyelerinde. Çiftel backhand’i ise daha ziyade bir hazırlık vuruşu. Sıkıştığı durumlarda ise bileklerinden güç kazanarak backhand’ini hızlandırabiliyor. Nadal ayrıca son zamanlarda dropshot ve backhand slice vuruşlarını da maçlarda başarılı bir şekilde kullanmaya başladı.
En önemlisi ise psikolojik durumu. Nadal, inanılmaz konsantrasyonunu vücudunun fit ve aşırı süratli olmasına borçlu. Nadal’ın tek eksiği ise arabasını park edemiyor. Çünkü ehliyetini daha yeni aldı.