Paylaş
Hatta gerek verimliliği gerek kalitesi ile Renault’un bir numaralı fabrikası da diyebiliriz. Ghosn’un her fırsatta Bursa’daki fabrikayı örnek göstererek, "Türkiye iş yapmak için mükemmel bir ülke. Biz Türkiye’de geleceği gördük ve sürekli yatırım yapıyoruz. Yeni modellere hazırlıklı olun" açıklaması yaptığını da biliyoruz. Şu anda Bursa fabrikasında, Megane Sedan, Clio 3 ve Symbol üretiliyor. Buraya kadar herşeyi biliyoruz.
Peki nasıl oluyorda, model sayısı 3’ten 8’e çıkacak. İşte bu noktada karşımıza, ’Renault Bütünleşik Üretim Sistemi’ (RIMS-Renault Integrated Manufacturing System) çıkıyor. Fransız üretici, artık üretimde yüksek esneklik sağlayan bu methodu kullanmaya hazırlanıyor. Aynı Toyota ve Nissan’ın yaptığı gibi. Zaten Renault bu sistemi Nissan’dan aldığını da açıklıyor. Bu sistemle tek bir montaj hattında 8 farklı gövde tipine sahip otomobil üretilebiliyor, hem de 4 platforma kadar çıkabiliyor.
Renault’un Üretimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Michel Gornet, RIMS methodunu ilk olarak Hindistan’daki fabrikalarında başlatacaklarını belirterek, "Önümüzdeki 7 yılda bu fabrikamız binek ve SUV araç üreten 400 bin adetlik kapasiteye ulaşacak. Bu yeni üretim sistemi sayesinde müşteri talebine göre üretimde çok çabuk değişiklik yapabileceğiz. Çünkü bu sistem bir çok modeli üretme esnekliği sağlıyor" diye konuşuyor.
Bundan 3 yıl önceye kadar Renault yetkilileri, bir fabrikada bir model politikasını savunuyordu. Ancak özellikle Renault’un İspanya’daki fabrikası bunun artık değişmesi gerektiğinin sinyallerini verdi. Çünkü yılda 300 bin adet üretim kapasitesine sahip bu fabrikada sadece Modus üretiliyordu. Modus satışlarda başarısız olunca fabrika kapasite fazlasıyla Fransız üreticiyi zor durumda bıraktı.
Gornet, RIMS methodunun Hindistan’dan sonra hangi fabrikada uygulanacağını açıklamasa da Renault kaynakları, Bursa fabrikasının bu sistemi uygulayan ikinci fabrika olacağını söylüyorlar. Buna gerekçe olarak da Bursa fabrikasının son dönemde elde ettiği başarılar gösteriliyor.
Yani önümüzdeki yıllarda, Oyak Renault fabrikasında üretilen model sayısında bir patlama yaşanabilir. Müşteri talebine göre, Bursa fabrikası 8 modele kadar üretim yapma şansına sahip olursa bu Türkiye ekonomisi içinde büyük bir haber anlamını taşıyor. Bekleyip göreceğiz.
Otomobiller artık yerli dizilerle pazarlanıyor
Son yıllarda Türk televizyonlarında bir dizi furyasıdır gidiyor. Milyonları ekran başına toplayan ve izlenme rekorları kıran yerli dizi sayısında inanılmaz bir artış var. Hangi kanalı açsanız karşısınıza yerli bir dizi çıkıyor. Kiminin ömrü kısa sürüyor, kimi ise tüm Türkiye’yi ekranlara kilitliyor. 2007 Şubat ayı itibariyle televizyonlarda yayınlanan yerli dizi sayısının 330’u aştığı kaydediliyor. İnanılmaz bir rakam. Kuşkusuz Şubat ayından itibaren bu sayı çıkanlar ve eklenenlerle biraz değişmiş olabilir. Yaklaşık 130 bin kişinin görev aldığı bu dizilerin her biri haftada ortalama 160 bin YTL’lik bütçeyle çekiliyor. Bu da ortada büyük bir sektörün olduğunu gözler önüne seriyor.
ÜRÜN YERLEŞTİRME TAKTİĞİ
Kuşkusuz Türk otomotiv sektörü de bunu gözardı etmeyip, satışlarını artırmak için dizileri son dönemde önemli bir mecra olarak görmeye başladı. Bunun sonucu olarak bugün yüksek izlenme oranlarına sahip dizilerde, başrollerde otomobillerde yer almaya başladı. Ford Otosan Pazarlama Müdürü Serhan Turfan, dizilerde araç göstermeye, ’Product Placement’ yeni ürün yerleştirme dendiğini ve bunun dünyada bir pazarlama taktiği olduğunu söylüyor. Bu taktiğin Türkiye’de son dönemde çok popüler olduğunu kaydeden Turfan şöyle konuşuyor: "Doğru dizide veya filmde araç yerleştirme yaptığınız zaman marka imajına katkısı büyük. Bunun en güzel örneği, Ford’un ’James Bond-Casino Royale’de yaptığı büyük yatırım. Ayrıca tüm dünyada izlenme rekorları kıran ’Desperate Housewifes’ ve ’O.C’de en önemli örnekler arasında."
DİREKT REKLAM KOKMUYOR
Dizi filmlerde ’Ürün Yerleştirme’ yönteminin direkt reklam kokmadığını kaydeden Turfan, bunun da müşteriyi rahatsız etmediğini söylüyor. Turfan, özellikle dizide araçları kullanan karakterlerin çok önemli olduğunu da sözlerine ekliyor.
Gelişen dizi sektöründe hem prodüksiyon firmaları tarafından otomotiv firmalarına çekim amaçlı otomobil talepleri giderken hem de otomotiv firmaları popüler dizilerde yer almak isteyebiliyor. Ama otomotiv firmaları araç vermek için ’senaryo’ ve kullanacak karakter şartı getiriyor. Yani dizinin senaryosunu, prodüksiyon şirketini, oyuncularını, yönetmenini ve izlenirlik raporlarını görmeden araç vermiyorlar. Özellikle aracı kullanacak karekterin marka imajına uygun olup olmadığı çok önemli.
ŞİDDET İÇEREN DİZİLERE VERİLMİYOR
Tabi bunun aksi durumlarda olmuyor değil. Prodüksiyon firmaları, firmalara başvurmadan araçları kendi bütçeleri içinden alabiliyor veya dizinin çekildiği şehirdeki bayilerle bu işbirliğini yapabiliyor. Ama bunun sonucunda ortaya istenmeyen durumlarda çıkabiliyor. Özellikle bazı şiddet içeren mafya vari dizilerde görünen araçlar, markanın imajını zedeleyebiliyor. Bu yüzden firmalar bu tip dizilere son dönemde araç vermek istemiyor. Bu dizilerde kullanılan araçlar, normal hayatta polisleri bile etkiliyor. Polislerin kafasında bu araçlara yönelik öyle bir imaj oluşuyor ki, çevirmelerin değişmez araçları bile olabiliyor. Bu da bu tip araç sahiplerini yıldırıp başka modeller almaya zorluyor.
ALMASINLAR DİYE DUA ETTİK
Aslında buna en iyi örneği geçtiğimiz günlerde Jaguar’ın Türkiye distribütörü Ortaklar Otomotiv’in sahibi Oya Küçükberber verdi. Şiddet içeren bir dizinin prodüksiyon şirketinin bayilerine geldiğini kaydeden Küçükberber’in "Dizi için parasıyla Jaguar almak istediler. Yapacak hiç bir şeyimiz yoktu. Sonuçta satın alacaklardı. Tek yaptığımız almasınlar diye dua etmek oldu. Sonuçta başka bir araca karar verdiler ve bizden otomobil almadılar" yorumu durumu net olarak ortaya koyuyor.
Tabi bu tip durumların dışında, diziler sayesinde imajını artıran markalar da yok değil. Özellikle, Asmalı Konak, Aliye, Haziran Gecesi gibi izlenme rekoru kıran dizelerde araçları yer alan markalar, satışlarında bunun etkisini gördü.
Dizilerde yer alan bazı artist modeller
DiziYer alan araçlar
Kurtlar Vadisi Ford Mondeo, Focus, Street KaHyundai Santa Fe, Tuscon
Beyaz Gelincik Land Rover Range Rover,
Kia Sorento, Picanto ve Rio
SılaVolkswagen Touareg, Kia Sorento
Kia Sportage, Picaonta ve Rio
Binbir GeceToyota Land Cruiser,
Ihlamurlar AltındaSubaru Forester, Outback ve Subaru Legacy
İlk AşkımFord Transit
Hayat BağlarıFord Transit Connect, Transit
Ekmek TeknesiFord Street Ka
Asmalı KonakFord Focus, Toyota Land
Cruiser ve Rav 4
AliyeSubaru Forester, Outback ve Subaru Legacy
Yalancı YarimSubaru STI, Forester, Outback ve Subaru Legacy
İki AileSubaru Forester
Haziran GecesiToyota Land Cruiser
* Firmaların verdiği araçlar
Temsa, kamyon için Pininfarina ve Bertone’nin kapısını çaldı
2000 yılına kadar sadece iç pazara yönelik Mitsubishi markalı otobüsler üreten Temsa, 2001 kriziyle birlikte çözümü kendi markasını yaratıp ihracatta bulmuştu. 2002’den itibaren Adana’da Temsa markalı otobüsler üreten şirket, bugün yılda 1000 otobüs ve 2000 midibüs üretip bunun yüzde 70’ini yurtdışına ihraç eder hale geldi. Bununla yetinmeyen Temsa, Mısır’da Lasheen Group ile birlikte 20 milyon Euro yatırımla 500 otobüs ve 500 midibüs kapasiteli bir fabrika için düğmeye bastı. Yaklaşık 5 yılda hızla büyüyerek otobüs alanında dünyada söz sahibi bir Türk markası yaratan Temsa, şimdi benzer başarıyı kamyonda arıyor. Geçtiğimiz yıl, Askam’ı satın almak için masaya oturan ancak anlaşamayan Temsa, şimdi kendi bünyesinde kamyon üretmek için kolları sıvamış durumda. Ama Temsa Genel Müdürü Mehmet Buldurgan işbirlikler için kapıyı kapatmıyor; "Kamyon üretimi konusunda acelemiz yok. Her türlü teklife ve işbirliğine açığız. Biz kamyon üretiminde önemli bir güç olmak istiyoruz" çağrısını yapıyor. Ticari sınıfta büyümek istediklerini kaydeden Temsa Genel Müdürü Mehmet Buldurgan, "Sabancı Holding yönetimi otobüs ve midibüs’ten sonra kamyon üretiminde bize destek veriyor. Biz otobüsle yetinmeyip kamyon alanında da önemli bir marka olmak istiyoruz" diye konuşuyor.
2010 yılından önce Temsa markalı kamyonların üretimine başlamayı planladıklarını söyleyen Buldurgan, şu anda bu konuda çalışmalar yaptıklarını kaydediyor. Üretilecek Temsa markalı kamyonların tasarımı için ünlü İtalyan tasarım firmaları Pininfarina ve Bertone’nin de yer aldığı üç şirketle görüştüklerini söyleyen Buldurgan, "Ne yazık ki tasarım konusunda kendini kanıtlamış çok fazla Türk yok. Biz bu konuda profesyonel düşünüp, İtalyan firmalara başvurduk. Şimdi onların teklifini bekliyoruz. O tekliflere göre hareket edeceğiz" dedi. Buldurgan, "Askam’la ortaklık neden olmadı’ soruma ise, "Biz Askam’la masaya oturduğumuzda şartlarımızı söyledik. 1 yıl sonra da bu şartlarımız aynen devam ediyordu. Ama kendileri bu şartları yerine getirmediği için masadan kalktık" cevabını verdi.
Paylaş