Geçtiğimiz hafta uygulamaya giren ÖTV indiriminin öncesi ve sonrasını, hükümetin desteğinde basının ne denli etkili olduğunu yapılan yorumlarla analiz etmeye çalışacağım.
Öncelikli olarak son 4 aydan bu yana hem sektör temsilcileri hem de dernekler, hükümetten destek almak için çok önemli çaba sarfetti. Defalarca Ankara’ya gidildi, raporlar sunuldu, prezentasyonlar yapıldı. Çok çalıştıkları ve mücadele ettikleri ortada. Ama tüm bu görüşme trafiği içinde, sektör temsilcileri ne yazık ki basına karşı sessiz kalma kararı aldılar. Yani basına gelişmeler hakkında en ufak bir açıklama yapılmayacaktı. Sebebi de farklı beyanatlar sonrası hükümetle ters düşüp, yapılmasını bekledikleri destekten olmak istemiyorlardı.
HÜKÜMETİN DİKKATİNİ ÇEKTİK
Bu arada unutmadan şunu da söyleyeyim, bu dönemde hükümetten destek isteyen tek sektör otomotiv de değildi. Diğer sektörlerde benzer lobi çalışmalarını hayata geçirdiler. İşte tam bu noktada otomotiv basını devreye girdi. Ne hükümetten ne de sektörden tek ses çıkmayınca, biz sesimizi yükseltmeye, yazılarımızda biran önce desteğin gelmesi gerektiğinin üstüne basmaya başladık. Avrupa’daki destekleri örnek gösterdik, vergi kaybını yazdık, eğer otomotiv desteklenmesse ekmek yiyen 4 milyon kişinin sosyal patlamaya yol açabileceğini söyledik. Geçen 4 ayda aralıksız her hafta ya ben, ya diğer otomotiv editörü arkadaşlarım bu konuda çok keskin yazılar yazdı. Bir şekilde hükümetin dikkatini otomotive çekme mücadelesine girmiştik. Bugün yapılan yorumlardan, gelen eleştirilerden bunu başardığımızı çok net görüyorum.
BASININ EN UZMAN EKİBİ
Ve 4 ayın sonunda hükümet gecikmeli de olsa krizde en büyük desteği otomotiv sektörüne verdi. Bu diğer sektörler tarafından eleştirildi ama inanın otomotiv basınını bu durumda yabana atmamak gerektiği bir kez daha anlaşıldı. Bugün özellikle gazetelerde uzman gazetecilik dendiğinde ilk sırayı artık otomotiv sektörünü takip edenler alıyor. Bu tartışılmaz. Bence bir alanda uzmanlaşmak, sektörü bazen sektörden bile çok daha iyi tanıyıp, gelişimi için en doğru yazıları yazmak anlamına geliyor. Bu krizde eğer otomotiv hükümetten en büyük desteği almışsa, sektör temsilcileri ve derneklerinin dışında basının da katkısı olduğunu düşünüyorum.
Aslında otomotiv basınının etkinliği ÖTV indiriminden sonra da çok net bir şekilde ortaya çıktı. Çünkü biliyorsunuz hükümet sadece otomotive değil, emlak ve beyaz eşya sektörüne de destek vermişti. Sanayi ve Ticaret Bakanı Çağlayan bile "Ya diğer sektörler arada kaynadı. Otomotiv sektöründe basının güçlü olması çok etkili oldu" yorumunu yaptı. Çağlayan’ın söyledikleri şu yönden doğruydu. Otomotiv basını destek kararının açıklandığı ilk andan bugüne kadar tüm fiyatları, etkilerini, yorumları hızla kamuoyuna duyurdu. Hemde eksiksiz ve hatasız bir şekilde. Biz Hürriyet olarak buna ek olarak bir ilki gerçekleştirerek, geçtiğimiz Perşembe günü ana gazetenin içinde 8 sayfalık ’Otomotivde fırsatlar dosyası’ bile hazırladık. Bu dosya ve diğer haberler sayesinde otomotivde indirimlerin tarihi bir fırsat olduğu tüm Türkiye genelinde duyuldu.
Geçtiğimiz hafta Toyota’nın Türkiye’de ürettiği 1 milyonuncu araç için Adapazarı’nda düzenlenen tören sırasında, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, "ÖTV indirimi sadece otomotiv sektörüne değil, paspasçısından yıkamacısına, lastikçisinden yan sanayisine kadar herkesin morallerini yükseltti. Bakın gazeteler bile ilan olmadığı için incecik çıkarken bugün otomotiv ilanlarıyla dolu" yorumunu yaptı. Tören bitip karayoluyla evime dönerken telefonum çaldı. Arayan Zafer Çağlayan’dı; "Emrecim, bugün orda isim veremedim ama kastettiğim Hürriyet Gazetesi’ydi. Bugün çok iyi ilan almışsınız. Gerçekten hem bugünkü haberlerin hem de önceki yazdıkların, çok etkili oldu. Seni tebrik ediyorum. Bizde bu teşvikle sektöre büyük moral verdiğimize inanıyoruz. Sen daha öncede yazmıştın, otomotiv sektörü dolaylı olarak sizleri de ilgilendiriyor. Umarım bu teşvik sayesinde artan reklamlarla sizin gazetede de en az 10 kişinin işini korumuşuzdur."
EN ÜST KADEMEDEN TAKDİR
Bakan Çağlayan’ın benim üzerimden otomotiv basınını onure ettiğini düşünüyor ve kendisine birkez daha teşekkür ediyorum. Devletin en üst kademesi tarafından yaptığımız işin takdir görmesi, mücadelemizde doğru yolda olduğumuzu ortaya koyuyor. Bundan bir ay önce yazdığım yazılara yönelik aldığım bazı eleştiriler sonrası Oyak Otomotiv ve Çimento Grubu Başkanı Celal Çağlar’ın, "Eleştirilere kulağını kapat. Doğru yoldasın bu yolda devam et. Sektöre en büyük desteği veriyorsun" yorumu da aklımdan çıkmıyor.
Sonuçta, hükümetin otomotive geç de olsa verdiği desteğin sektöre nasıl moral verdiğini, bayilerin gülen yüzlerini, fabrikaların bacalarının tekrar tütmeye başladığını, evde oturan binlerce işçinin geri çağırıldığını, tüketicilerin 10 yıl önceki fiyatlara otomobil sahibi olduğunu görmek biz otomotiv basını için çok önemli. Biz otomotiv sektörünün bir parçasıyız, bu sektörün gelişimi için de her daim yanındayız.
Dil problemi yüzünden Japonlar ilk fabrikayı İngiltere’ye kurdu
Toyota Türkiye CEO’su Tamer Ünlü, "Krizde maliyetleri yüksek İngiltere’den Türkiye’ye üretim kayar mı" soruma şu ilginç cevabı verdi: "Japonların İngiltere’yle önemli bir bağı var. Biliyorsunuz, en büyük problemleri iletişim. Yabancı dillere çok yatkın değiller. Geçmişte sadece İngilizce’yi biraz konuşabiliyorlardı. Bu yüzden Avrupa’ya açılırken, yatırımları ilk olarak hep İngiltere’de yaptılar. Anlaşamayacaklarını düşündüklerinden Fransa, Almanya ve İspanya’ya yatırım yapmadılar. Bugün Toyota’nın Honda’nın ve diğer Japonların ilk fabrikaları genelde İngiltere’dir. Bu ülkeyle böyle bir bağları var. Dolayısıyla, yüksek maliyetlerine rağmen bu ülkeden çıkmayı çok düşünmüyorlar." İlginç değil mi, yapancı dil nelere kadir.
En ucuzu bulmak için fiyatları araştırın
Bildiğiniz gibi hükümetin otomotivde ÖTV oranlarında indirime gitmesiyle son 10 günder satışlarda adeta patlama yaşanıyor. Neredeyse sabah saatlerinden itibaren showroomların önünde kuyruklar oluşurken, stoklar tükeniyor, araç almak isteyenler ’kalmadı’ kelimesiyle karşı karşıya kalıyor. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’dan bile otomobil bulmak konusunda torpil isteniyorsa, varın gerisini siz düşünün.
Tabi öyle bir süreçteyiz ki, ÖTV indirimiyle özellikle stoktaki araçlar çok cazibeli hale geldi. Sebebi açık. Firmaların krizin boyutlarını bu kadar derin olacağını öngöremediği Eylül-Ekim ayında ithal ettikleri araçlar o zamanın döviz kuruyla satın alınmıştı. Yani dolar 1.2, Euro ise 1.8 TL civarındaydı. Bugün ise dolar bildiğiniz gibi 1.8’lere kadar çıkarken, Euro ise 2.2 TL civarında seyrediyor. Krize bağlı düşen talep nedeniyle stoklar erimeyince, fiyatlarda da doğal olarak artmadı, tam tersine kampanyalarla daha da aşağıya çekildi. Dolayısıyla, yaşanan canlılıkta elinde ucuz araç stoğu bitenler, yurtdışına yeni araç sipari vermeye başladı. Gelen araçlarda doğal olarak bugünkü kur üzerinden geldiği için, ÖTV indirimi eklensede bir önceki sattıkları kadar ucuzlamadı. Bu da müşterilerin çileden çıkmasını sağladı. Buna, ÖTV indirimini istismar eden bayilerde eklenince, basına yansıyan indirimli fiyatlar showroomlara gidince karşılarına çıkmamaya başladı. Haklı olarak bu konuda bize ulaşan şikayetlerin sayısı da hızla artıyor.
Bu noktada yapılması gereken, eğer en ucuz aracı almak istiyorsanız, araştırma yapmanız şart. Önce ana firmanın internet sitesine girip, yayınladığı ÖTV indirimli fiyatlara bir bakmalısınız. Bu fiyatları öğrendikten sonra da o markanın bayileri arasında bu fiyatları karşılaştırın. Bu noktada hangi bayi liste fiyatının üzerinde araç satıyorsa, bunu ya bizlere ya da ana markaya bildirin ki, o bayi teşhir edilip, uyarılabilsin. Sonuçta, markalar ve bayiler arasında stoğu olan veya olmayanlar olduğu için fiyatlarda konusunda da inanılmaz bir kargaşa olduğu bir gerçek. Özellikle belli modellerde belli özellikler arayanların sayısı çok olduğu zaman bu araçtan kalmayabiliyor. Mesela otomatik şanzıman seçeneği adeta karaborsa gibi oldu.
Sonuçta eğer şu an en ucuza otomobil almak istiyorsanız, biraz bulduğunuzla yetinmek durumundasınız. Aksi takdirde cebinizden biraz daha para çıkacaktır. Ama unutmayın, ÖTV indirimi bittiği zaman fiyatlar minumum yüzde 15, maksimum yüzde 40 artacak. Dolayısıyla, şu an aldığınız araç, eğer istismar yoksa yine de en ucuz araç.