İDARİ yargının en üst düzey mahkemesi Danıştay iki önemli karar aldı.
1- Özelleştirme İdaresi Başkan ve üst düzey yetkilileri hakkında, Tüpraş hisselerinin Ofer’e satışından dolayı soruşturma açılmalı.
2- Aynı kişiler hakkında Balıkesir SEKA kağıt fabrikasının özelleştirilmesi olayından da soruşturma açılmalı.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan bu iki olayda da bürokratlar için soruşturma açılmasına izin vermemişti. Danıştay bu kararları iptal etti.
Devlet, TÜPRAŞ hisselerinin yüzde 14’ünün Samy Ofer’e gizlice devredilmesi nedeniyle yüz milyonlarca dolar zarara girmişti.
Balıkesir SEKA kağıt fabrikası yüzlerce dönüm arazisi, fabrikaları, makineleri, lojmanları ve her şeyi ile Albayrak grubuna "özelleştirme" adı altında sadece ve sadece 1 milyon 100 bin dolara satılmış, mahkeme bu satışı iptal ettiği halde yargı kararı uygulanmamıştı.
Bu talih kuşu (!) kimin başına kondurulmuştu? AKP iktidarının en büyük destekçisi Yeni Şafak gazetesinin sahibi olan Albayraklar’a!
Kemal Unakıtan devleti zarara sokan Özelleştirme İdaresi Başkanı hakkında soruşturma iznini niçin vermemişti? Bilmece gibi soru!
İşte size ülkemizin nasıl yönetildiğinin somut, belgeli örnekleri. İyi ki yargı var. Bu hesaplar yine yargı önünde yakında görülecek. Ak koyun kara koyun o zaman ortaya çıkacak.
Danıştay ayrıca, Galataport olayı konusunda da yürütmenin durdurulması kararı verdi. Hem de bu olayda davayı açan, AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Bu proje kime verilmişti? Yine İsrailli işadamı Samy Ofer’e!
Ayrıca Anayasa Mahkemesi, İstanbul’da Hazine arazisine Dubai Şeyhi tarafından kuleler yapılması için çekilen kıyağı da yasaya aykırı buldu ve iptal etti.
Bunları bilelim, asla unutmayalım. Hepsinin hesabı çok yakın gelecekte Yüce Divan önünde verilecek.
(CHP İzmir milletvekili Enver Öktem’in "Özelleştirmenin Kara Kitabı" isimli kitabını lütfen okuyun. Bazı gerçekleri göreceksiniz.)
SAĞLIK SEKTÖRÜNDE REZALET
İstanbul’dan eczacı Hüsnü Akıncı yazıyor: "Devlet kurumlarına ilaç veriyorum. Kurumlar sözleşmedeki ödeme şartlarına uymuyor. Ancak ilgili kurumların kabahati yok çünkü Maliye Bakanlığı onlara para göndermiyor. Şu anda SSK’dan alacağım miktar 197 milyara ulaştı. Bu rakam 1 Temmuz’la 17 Ekim arasındaki hakedişlerime aittir. Bu durumda ben bütün ödemelerimde zorlanıyorum ve mecburen kredi alıp boşuna faiz ödüyorum. Yaklaşık 50 milyarlık borç listemi ekte gönderiyorum. Bu reva mıdır? Devletin taahhütlerine güvenip devlet kurumlarına mal ve hizmet satanların günahı nedir?"
İsminin açıklanmasını istemeyen bir ecza deposu sahibi yazıyor: "Çarşamba günkü yazınızda bir tıbbi malzeme firmasının hastanelerden para alamadığını ve bu firmaların tümünün batmak üzere olduğunu yazmıştınız. Tümüyle doğrudur. Hastaneler yaklaşık 5 aydır hiçbir ödeme yapamıyor. Bu paraların alınması şu anda hayaldir. Bu satışlar zaten en düşük kazançla yapılıyor. Ayrıca şunu söyleyeyim, kendilerine yakın firmalardan el altından yapılan alımların parasını gecikmeden ödüyorlar... Adımın saklı kalmasını rica ediyorum."
* * *
Türkiye’nin dört bir yanından korkunç yakınmalar geliyor. Müteahhitler, arazisi kamulaştırılan vatandaşlar, devlete mal ve hizmet satan irili ufaklı bütün firmalar -siyasi yandaşlar ve torpilliler dışında- çökme aşamasında.
Devlet onlara "Para yok, kusura bakmayın" diyor!
Bütün yatırım harcamaları durdurulmuş, IMF’ye hoş görünüp hesabı denk getirebilmek için devlet borçları ödenmiyor. Sonra bütçe rakamları açıklanıyor:
"Bütçemiz iyiye gitmektedir!"
Türkiye böyle yönetiliyor!
İşin ilginç yanı, şu ortamda bile bazı gazeteler her fırsatta bunlara manşetleriyle destek veriyor! Batık durumdaki İhlas Holding ve patronu Enver Ören’in Türkiye isimli gazetesinin doğalgazla ilgili dünkü manşeti:
"Doğalgaz krizi bize yaradı. Krizden korkan Avrupa, Türkiye’yi kilit ülke yapacak."
Dogalgazda yediğimiz büyük kazık ortaya çıktı da, krizin bize yaradığını da iktidar yağcıları böyle belirlemiş oldu! Sonuçta mizahtır, bu gergin ortamda gülmek de gerekir!