AKP iktidarı yine ilginç bir uygulama peşinde. Bunu bir kez daha görüyoruz. Devletin her kademesine eşinin başı bağlı olanını getirmek. Bu plan titizlikle uygulanıyor.
Son olarak Merkez Bankası Başkanlığı’na atanan, ancak kararnamesi Cumhurbaşkanı tarafından henüz onaylanmayan Erdem Başçı olayı karşımızda.
Bu arkadaş Devlet Bakanı Ali Babacan’ın yakın arkadaşı, sınıf arkadaşı. Atamayı yapan Ali Babacan. Ancak şimdi Başçı arka planda kaldı ve öne geçen eşi Sıdıka Başçı oldu.
Niçin?.. Çünkü başı bağlı!
Dünkü gazetelerde birinci sayfadan verilen türbanlı ve türbansız resimleri vardı. Hanımefendi birkaç yıl öncesine, AKP iktidarı dönemine kadar türbanlı mürbanlı değil.
Ne zaman ki AKP iktidar oluyor, kendisi örtünüyor.
Belki de hanımefendiye haber gidiyor:
"Örtünse, başını bağlasa iyi olur. Kocasının Merkez Bankası Başkanı olabilmesi için avantaj elde ederler."
Ya da hanımefendi bu "inceliği" kendisi düşünmüş, "Örtünürsem aile geleceğimiz açısından iyi olur" demiştir.
Kendisi 37 yaşında imiş. İki yıl öncesine kadar örtünmeyi düşünmezmiş.
Ne zaman ki 2003 yılında Erdem Başçı, yakın arkadaşı Ali Babacan’ın hizmetine girmiş, işte o aşamadan sonra hidayete erip örtünmüş.
Devlet protokolü böylece yeni bir türbanlı isim kazanmış oldu.
Başbakan, Meclis Başkanı, Dışişleri Bakanı, bir sürü bakan ve üst düzey bürokratın eşleri örtülü olacak, yeni atanan Merkez Bankası başkanının hanımı örtüsüz olacak!
Olmaz efendim! Gereği işte böyle yapıldı.
Sakın "Türkiye bunların elinde nereye sürükleniyor" diye sormayın!
Önemli olan ülkemizin parsellenip ona buna peşkeş çekilmesi, yolsuzluk yapanların, devleti ve milleti soyanların kollanması, milyonlarca insanımız aç ve işsiz gezerken yandaşlarına iş yaratılması değil.
Bu aşamada önemli olan türban, örtünmek... Ve Müslümanlık gibi kutsal ve saygın bir dini, bir örtüye indirgemek.
Türbanı ve örtünmeyi, kendi yolsuzluklarını örtbas eden bir alet olarak kullanmaya yeltenmek.
TÜRK DEĞİL, TÜRKİYELİ!
Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişte sık sık kullandığı "Türkiyeli" kavramı en sonunda Kürtçülerin diline pelesenk oldu.
"Türk yok, Türkiyeli var!"
Bu ülkenin Hakkari Belediye Başkanı, hem de Meclis çatısı altında "Ben Türkiyeliyim, Türklüğümle gurur duymuyorum çünkü Türk değilim" diyor.
Sonra ekliyor: "PKK terör örgütü değildir. İnsanların belli haklarını dile getiren bir örgüttür."
Bu söylemleri Güneydoğu’da büyük yetkilerle donatılan pek çok belediye başkanının ve PKK takımının ağzından duyabilirsiniz.
Onlar da aynen Recep Tayyip Erdoğan ağzıyla konuşuyor:
"Türkiyeli!"
Fırsat buldukları anda "Kürdistanlı" diyecekler.
* * *
Bu "Türkiyelilik" söylemini başlatanlardan biri kimdi? Bir kez daha yazıyorum:
Recep Tayyip Erdoğan.
Siz hiç onun "Ben Türk’üm" dediğini duydunuz mu? Hatta yaptığı binlerce konuşmada "Türk milleti" dediğine kaç kez tanık oldunuz?
ANAP milletvekili Emin Şirin tek başına bir muhalefet partisi gibi çalışıyor. Yazılarının ve sorularının yer aldığı www.haberx.com sitesine sık sık girip bakın. Çok ilginç şeyler göreceksiniz. Şirin dünkü yazısında Erdoğan’ın şu sözlerini aktarıyor:
"Gazetenin bir tanesi (Hürriyet’in simgesini kastediyor) yazmış ’Türkiye Türklerindir’ diye. Ahlaksız bu, hayasız. Eğer bunu derseniz Türkiye’yi 30’a bölersiniz. Olmaz böyle şey. Türkiye’de Türkiyelilik bilincini yakalamalıyız."
Yıllarca çalıştılar, uğraştılar, didindiler... Yanlarına bizim "entel takımını" ve medyamızın bazı tiplerini aldılar ve işi bugünkü aşamaya getirmeyi başardılar!
Ülkenin Başbakanı böyle söyler de, Hakkari Belediye Başkanı durur mu?
Ülkemiz giderek "modern" ve "demokratik" oluyor! AB’nin emir ve kuralları bizi dört yanımızdan kuşatıyor.Türkiye’yi yönetenler buna bilinçli olarak göz yumuyor.O kadar ki, birileri "Biz Türk değiliz, ben Türk değilim" gibi şeyler söylediğinde, belki de zevkten dört köşe olup ellerini ovuşturuyorlar.
"Ohhh, bizim mesajlar, ektiğimiz tohumlar tuttu" diyorlar.
Ama şunu unutmasınlar -köken hiç önemli değil- bu ülkedeki milyonlarca Türk evladı henüz ölmedi.