SEVGİLİ okuyucularım, önümüzde birkaç günlük bayram tatili var. Bu fırsattan yararlanmak isterseniz size birkaç kitap önerebilirim. Zevkle okursunuz.
İlki, gazeteci arkadaşım Yavuz Donat’ın kitabı: ‘Cumhuriyet’in Kara Kutusu. Süleyman Demirel Anlatıyor’ (Merkez Kitaplar). Yavuz benim hayatımda tanıdığım ilk gazeteci. Taa 1968 yılında tanıştık. O Akşam gazetesinde muhabir, ben Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışıyorum. Yıllar sonra ben de onun mesleğine geçtim ve ilişkimiz hiç kesilmeden sürüp gitti.
Yavuz, Demirel’e en yakın gazetecidir. Kitabında Demirel’le bugüne kadar yaptığı konuşmaların yayınlanmamış notlarını ilgiyle okuyacaksınız.
Erol Mütercimler’in kitabı: ‘Onlar Bizim İçin Öldüler.Bu Vatan Böyle Kurtuldu’ (Alfa Yayınları). İstiklal Harbi ve öncesinde, çoğumuz tarafından bilinmeyen denizcilerin, isimsiz kahramanların, Atatürk’ün Lazoğlu muhafızı büyük kahraman Topal Osman ve savaşa hizmet veren Türk kadınlarının, bizim için ölenlerin belgesel öyküleri.
Anayasa Mahkemesi eski başkanı Yekta Güngör Özden’in iki kitabı: ‘Atatürk Güneşi’... Ve ‘Atatürk ve Atatürkçülük’ (İleri Yayınları). Ömrünü Atatürkçü Türkiye idealine adayan Özden’in iki değerli eseri.
Arslan Bulut’un yeni çıkan kitabı ‘Küresel Haçlı Seferi’ (Bilgi Yayınevi). Bu kitap rahmetli ustamız Atillá İlhan tarafından yönetilen ve bizleri uykumuzdan uyandırmak amacıyla hazırlanan Bir Millet Uyanıyor dizisinin 5.kitabı.Türkiye üzerinde yabancıların oynadığı oyunlar.
CHP milletvekili Onur Öymen’in kitabı: ‘Ulusal Çıkarlar. Küreselleşme Çağında Ulus Devleti Korumak’ (Remzi Kitabevi). Ülkemizin her alanda ve her konuda yabancılara teslim bayrağını çektiği, parsellenip satıldığı şu ortamda yok edilmek istenen ulus devlet kavramını nasıl korumak zorunda olduğumuzu anlatan bir kitap.
Hüseyin Köycü 1895-l958 yılları arasında yaşayan bir sivil kahraman.Yaşamını köylerde ve kentlerde geçiren, insanları uyandıran bir toplum kalkınması önderi. Cumhuriyet öğretmeni, şair, yazar ve büyük bir yurtsever. Onun yaşam öyküsünü torunu Prof. Dr. Koptagel İlgün kitap yapmış: ‘Toplum Kalkınmasında Örnek Lider Hüseyin Köycü’ (Erzurum Kalkınma Vakfı). Okudukça şaşırıyorsunuz, ülkemizin hangi koşullarda kimlerin, hangi isimsiz kahramanların omuzları üzerinde yükseldiğini görüyorsunuz.
Yukarıda ne yazık ki kısaca değinebildiğim bütün kitaplarda, Türkiye’nin nereden nereye sürüklenmek istendiğini göreceksiniz.
Geçmişin aydınlık ülkesinden bugünkü karanlığa!..
Geçmişin onurlu ülkesinden bugünkü satış ve pazarlama sürecine!..
Başka ülkelerin emir ve komutası altına!..
* * *
Kitap okuma alışkanlığı olan bir toplum değiliz. Bazı ‘ünlü’ kişilerin kitapları piyayasa sürülürken reklamı yapılıyor: ‘İlk baskısı 100 bin adet basıldı!’
Tamamen palavra. Böyle bir olay yok. Hiçbir yayınevi böylesine bir riski göze alıp bu kadar kitabı bastıramaz.
Sıradışı bir durum olmadığı takdirde, bir kitap bir yılda 2 bin adet satılırsa amacına ulaşmış kabul ediliyor! Düşünün, 72 milyonluk bir ülkede 2 bin adet satılan hem de çok güzel, çok yararlı kitaplar!
Okumuyoruz, öğrenmiyoruz. Magazine düştük. Bir sürü uçuk şey okuyup kitap okuduğumuzu zannediyoruz.
Sıradan bir arabesk kasedi bazen 100 bin satarken, popçuların ve sairenin CD’leri peynir ekmek gibi kapışılırken, birileri de ‘Kitap çok pahalı’ edebiyatı yapıyor. Kitap pahalı falan değil.
Bu, okumaktan kaçınmanın yapay gerekçesi.
Bir kitaba 15 milyon lira verdiğinizi varsayın. İki kişinin sinema parası! Tek kişinin kebapçıda ödediği para!
Kitap pahalı ise para verdiğimiz öteki nesneler ucuz mu?
Önümüzde bayram tatili var.
Belki biraz daha zaman buluruz, okuruz!
* * *
Söz kitaplardan açılmışken, çok dikkatimi çeken bir konuya da değinmek istiyorum. Elime ne zaman yazarı tarafından bana imzalanmış bir kitap gelse, mutlaka telefonla bir teşekkür ederim... Ve yazarların hemen hepsinden aynı sözleri duyarım:
‘Şu kadar kişiye imzalayıp gönderdim, arayan bir tek siz oldunuz.’
Aynı olayı kendi kitaplarımda defalarca yaşadım. Özellikle gazeteci arkadaşlarıma imzalı kitap gönderirim, inanın çok azından teşekkür gelir. Acı ve üzüntü veren bir olaydır.
Kitap alın teridir, göz nurudur, emektir. Bir yazar alnının terini, gözünün nurunu imzalayıp size göndermişse, lütfen açıp bir teşekkür edin. Bir kutu çikolata veya bir kravat gönderene teşekkür edenler, imzalı kitaba bir teşekkürü çok görmesinler.